Ceyhun BOZKURT – 20 Eylül 2023

Yıllardır SüperHaber’de ve çeşitli televizyon kanallarında düşüncelerimizi, bilgilerimizi paylaşıyoruz.

Artık yayın hayatına yeni başlayan World of TÜRKİYE sayfalarında da haftada bir kez yazılarımızla sizlerle birlikte olacağız.

İlk yazımda da gündemin önemli bir konusunu ele almak istedim.

***

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Birleşmiş Milletler’in 78’inci Genel Kurul oturumunda tüm dünyaya seslendi. Çok sayıda önemli başlıktan biri de Suriye sorunuydu. Türkiye’nin, Suriye’nin hem siyasi birliğini, hem sosyal bütünlüğünü, hem de ekonomik yapısını tehdit eden gelişmelere karşı ilkeli, yapıcı ve adil tutum ortaya koyan yegâne ülke konumunda bulunduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan şu önemli vurguları yaptı: “Suriye’nin toprak bütünlüğü ve siyasi birliğine en büyük tehdit, bu ülke üzerinde hesabı olan güçlerin güdümündeki terör örgütlerine verilen açık destektir. Bir yandan PKK-PYD terör örgütünün, diğer yandan mezhep ayrışması üzerinden organize edilen radikal grupların cenderesi altında bunalan Suriye halkı, isyan noktasına gelmiştir. Nitekim son dönemlerde bunun çeşitli sonuçları ortaya çıkmaya başladı.”

Bu sözlerin özeti şuydu:

– Suriye’nin toprak bütünlüğü tehdit altındadır.

– Bu tehdidin kaynağı terör örgütleri ve onları besleyenlerdir.

– Türkiye, bu ülkenin toprak bütünlüğünü korumak ve terörle mücadele konusunda üzerine düşeni yapmaya devam edecektir.

Türkiye bunları söylerken Suriye yönetimi neler söylüyordu. Özetle yeniden eskiye birkaç açıklamaya bakalım:

– 16 Eylül 2023: Küba’nın başkenti Havana’da düzenlenen 77 ülke ve Çin Grubu zirvesinde konuşan Suriye Maliye Bakanı Kenan Yağı, “Amerikan ve Türk işgal güçlerinin çekilmesi ve Suriye’deki yasa dışı varlıklarının sona erdirilmesi ve ayrılıkçı ve terörist gruplara sponsorluklarının sona erdirilmesi yönündeki kararlılığımızı da teyit ediyoruz” dedi.

– 13 Eylül 2023: Suriye Dışişleri ve Gurbetçiler Bakanı Faysal Mikdad, Lübnanlı mevkidaşı Abdullah Buhabib ile yaptığı telefon görüşmesinde Suriyeli mültecilerin geri dönüşlerini engelleyen şeyin, Kuzeybatı ve Kuzeydoğu Suriye’de Türk ve Amerikan işgalinin devam etmesi olduğunu ileri sürdü.

İlginizi çekebilir!  Yüzüncü Yılımız Kutlu Olsun

– 4 Eylül 2023: Şam Üniversitesi’nde düzenlenen Latin Amerika Ülkeleri Arap Kurumları Federasyonu’nun (VIA Arab) 50. Olağanüstü konferansında konuşan Suriye Dışişleri ve Gurbetçiler Bakanı Faysal Mikdad, “Suriye’nin kuzeyindeki Türk işgali bitecek” dedi.

Bunlara Şam Yönetimi lideri Beşar Esad’ın çeşitli dönemlerde yaptığı benzer açıklamaları da ekleyebiliriz.

Yani Türkiye Suriye’nin toprak bütünlüğü, terörle mücadele başlıklarıyla konuya yaklaşırken Şam yönetimi yatıyor kalkıyor (sözde) Türk işgalini diline doluyor.

Bu yaklaşımla da tarihi bir fırsatı kaçırıyor.

Elbette bir süreç işleyecek ve bu süreç biraz zaman alacak gibi görünüyor. Diplomasi de devam ediyor.

Ancak Şam yönetimi şunun farkında değil.

Bugün Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunan, hatta Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı harekatları ile bu bütünlüğü sağlayan tek ülke Türkiye.

Bu harekatlar yapılmasaydı Suriye’nin kuzeyinde DEAŞ ve PYD-YPG eliyle bir ABD-İsrail koridoru oluşacak ve bu koridorda bir terör devletçiği oluşturacaktı. Bu terör devletçiği hem Suriye’yi parçalamış olacak hem de Türkiye dahil olmak üzere bölge ülkelerine tehdit oluşturacaktı. Ancak harekatlar neticesinde koridor planı çöpe atıldı. 2016 yılı öncesindeki politikalardan bağımsız olarak da Astana süreci işletilerek Rusya ve İran ile Suriye’deki sorunun çözümü için adımlar atıldı.

Ancak Suriye yönetimi Türk askerine bakış açısını Amerikan askerlerine bakışı gibi sürdürerek, Türkiye’nin bu olumlu hamlelerini görmezden geliyor.

Ayrıca Şam yönetiminin, Türkiye’nin çekilmesi durumunda, o bölgeleri PYD’nin kontrolünden alabilecek gücü yok. İtiraz edenler olabilir ama çok basit bir örnekle sağlamamızı yapalım:

Bilindiği üzere Kamışlı kentinde Suriye askerleri ile PYD’li teröristler bulunuyor. Suriye Arap Haber Ajansı SANA’nın Türkçe servisinin 3 Eylül’de geçtiği habere göre, PYD-YPG’li teröristler, kentte önce Arap Kültür Merkezi’ne ardından da Popüler Kültür Enstitüsü binasına el koydular. Şimdi kendi kontrolündeki iki binaya sahip çıkamayan bir yönetim, Türkiye’nin çekilmesi durumunda nasıl o bölgeleri kontrol altına alabilir.

İlginizi çekebilir!  Eyleyici Yapay Zekâ ve ‘Büyük Veri’ Tehlikesi - Ferhat Ünlü

Daha Deyrizor’daki petrol bölgelerini ele geçiremeyen Suriye, Türkiye’nin çekilmesi durumunda yeniden terör cenderesi içine sıkışır ve çözüm çok ileri baharlara kalır.

Bu nedenle Şam yönetiminin aklını başına devşirmesi, Türkiye ile gerçek anlamda bir çözüme ve diyaloğa odaklanması elzem. Bu diyalog sayesinde hem siyasi çözüm arayışları hem de bağlantılı olarak terörle mücadele başarıyla sonuçlanır. Toprak bütünlüğünü sağlamış, vatandaşları geri dönmüş, terörden arındırılmış, muhalif vatandaşlarını sisteme eklemlemiş, Türkiye sınırını da güvenlik altına almış bir Suriye’de, Türk askerinin kalmasının da bir anlamı kalmaz.

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.