Prof. Dr. Faruk TAŞÇI – 11 Aralık 2024
Suriye’de 61 yıllık zulüm sistemi bitti; sistemin aktörleri artık yok. Bir yandan siyonist işgal rejimi çeşitli bahaneler ile Suriye’yi vursa da Suriye’de yeni bir dönem söz konusu. Hızlıca “geçici hükümet” belirlenmiş durumunda. Böylece Suriye ve Suriyeliler ile ilgili meseleler kademeli olarak masaya yatırılacaktır.
Onurlu Geri Dönüş Meselesi
Bu meselelerden biri de 2011’den beri yaşanan çatışmalar nedeniyle ülke içindeki nüfus hareketliliği ve ülke dışına göç edenlerin durumu. Suriye dışına göç edenlerin en büyük bölümü Türkiye’ye sığındılar; kendilerine “geçici koruma statüsü” verildi.
“Geçici” vurgusu, bir yönüyle Suriye’ye “dönüş” kapısının “potansiyel” olarak açık olduğu anlamına geliyordu zaten. Bu kapı, artık “fiilen” de açık durumda. Çünkü zalim rejim sona erdi. Suriye’deki yeni yönetime olan “güven” ve bu güvenin “istikrarlı” bir şekilde sosyal, ekonomik, siyasi, askeri alanda devam etmesi durumunda “geri dönüş” meselesi, zaten dönmeyi isteyenler için gayet “onurlu” bir şekilde devam edecektir.
Evet, ilk sevinç anlarında 2011’den beri vatanlarından uzak kalan Suriyeliler için “vatana dönüş” hamleleri “doğal refleks” olarak kendini gösterdi. Suriye’nin yeni yönetiminin de davetleri üzerine belli bir kesim hızlıca vatanlarına dönüyor. Dönüşün devamı için “güven” ve “istikrar”ın da devamı gerekiyor.
Ticari İlişkinin Devam Etmesi
Bununla birlikte, Suriyelilerin bir kısmının “onurlu dönüş” meselesi orta ve uzun vadede mümkün olabilir; hatta bazıları içinse “uyumlu kalış” hâli daha fazla öne çıkacaktır. Dönmek isteyip de çeşitli nedenlerle hemen dönüşleri mümkün olmayacak olan; bu nedenle orta ve uzun vadede dönüşe niyetli olanlar olacaktır. “Güven, istikrar” bekleyişi içinde olanlar veya “eğitim” nedeniyle bir müddet daha kalmak isteyenler ya da ekonomik imkanlar nedeniyle Türkiye’yi bir müddet daha tercih etmek isteyenler olacaktır.
Öte yandan belli sayıda vatandaşlık alan Suriyeliler var. Bunlar için Suriye, (aynı bizim gurbetçiler gibi) artık zaman zaman ziyaret edilen “aslî vatan” olarak kalacaktır. Geri dönüşten ziyade, aslî vatanları olan Suriye ile sosyo-kültürel ve “ticari ilişki” içinde olacaklardır. Bu ilişkinin Türkiye’nin ekonomisi için anlamlı olduğu muhakkak.
Ayrıca Türkiye’deki üniversitelerde öğrencilikleri devam eden 60 bin civarı Suriyeli bulunuyor. Bunların önemli bir kısmının Türkiye’de eğitimlerine devam etmeleri muhtemel. Mezun olduklarında da “geri döndükleri” Suriye’den Türkiye ile kuracakları ilişkinin bir ayağının ekonomik-ticari olması da muhtemel. Bu nedenle Türkiye’deki Suriyeli öğrencilerin Türkiye’nin bundan sonraki Suriye ile ilişkisinde başta ekonomik boyut olmak üzere önemli işlevleri olacaktır.
Bir de “onurlu dönüş” isteseler de istemeseler de Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu bazı sektörlerde halihazırda istihdam edilen Suriyeliler var. Bu sektörlerin geleceği açısından Suriyelilerin (tıpkı Batı Avrupa ülkeleri ile antlaşmalı olarak Türk işçilerin gitmesi gibi) yeni Suriye yönetimi ile antlaşma sonrasında Türkiye’de ihtiyaç duyulan belli sektörlerde istihdam edilebilmeleri mümkün.
Özetle; Suriye’de yeni bir dönem başlıyor. Bu dönem ile Türkiye-Suriye ilişkilerinin mahiyeti de olumlu anlamda derinleşecektir. Bu derinleşmenin ekonomi-ticari ayağı da olacaktır. Bu ayağın bir yönü vatandaşlık alan Suriye kökenlilerle ilgili, bir ayağı da Türkiye’de eğitim alıp Suriye’ye dönen nitelikli kişilerle. Bunları, “yumuşak güç” olarak görmeli ve ona göre davranmalı. Belli sektörlerdeki işgücü ihtiyacına göre hareket etmek de buraya eklenmeli.