Haydar AS – 07 Aralık 2024
Suriye’de muhalif güçler adım adım ilerliyor.
Halep, Tel Rıfat, Hama, Humus derken Şam’a dayanmaları an meselesi.
Gerçi, Şam’ın düşmesi gelecek açısından Esad’sız bir Suriye anlamına geliyorsa bu daha vahim bir durum anlamına gelir ki muhtemelen bu durum bizim hiç işimize gelmez.
Yani bir başka deyişle her ne olursa olsun Şam’ın Esad’ın kontrolünde olması bizim menfaatimizedir.
Aksi durumda biz de dahil bölge ülkeleri ciddi sıkıntılar yaşayabilir diye düşünüyorum.
Rusya, ABD, İran tarafından yalnızlığa itilen Esad’ın tutuna bileceği tek gücün PKK/YPG olmasını hiç kimse beklemiyordu muhtemelen.
Esad ailesinin darbe ile ele geçirdikleri bu kadim devletin, bugün geldiğimiz son nokta olarak bir terör örgütünün desteğine ihtiyaç duyuyor olması gerçekten acınası bir durum.
Rusya, Amerika, İran ve bilumum terör örgütlerinin Suriye toprakları üzerindeki işgallerini görmezden gelip, kendi sınır güvenliğini sağlamaktan başka hiç bir hedefi olmayan Türkiye’yi işgalcilikle suçlayan Esad kaçınılmaz sona adım adım yaklaşmaktadır.
Bugünleri en başından beri gören Türkiye’nin uyarılarını ve her fırsatta uzattığı samimi eli görmezden gelen Esad geldiğimiz noktada pişmanlık ve hüsranı aynı anda yaşıyordur muhtemelen.
Bizim, “Gel Suriye’nin geleceğini birlikte belirleyelim” teklifimizi reddeden Esad, şimdi terör örgütleriyle gelecek belirleme derdine düştü.
Türkiye elbette meşru haklarını korumak için 900 kilometre sınırı olan, vekâlet savaşlarının ayyuka çıktığı bir ülkeden gelecek olan her türlü tehdide karşı kendini koruyacaktır.
Sınırlarımız boyunca oluşturmak istediğimiz 30 kilometrelik koridoru güvenli bir tampon bölge oluşturana kadar mücadelemiz devam edecektir elbette.
Bu konudaki kararlılığımız tartışmasız devam edecektir.
Hem de içimizdeki “Ne işimiz var Suriye’de” diyenlere rağmen devam edecektir.
Bu süreçte rejim askerlerinin neredeyse hiç çatışmaya girmeden teslim olmaları ve geri çekilmeleri dikkat çekerken, muhalif güçlerin “Silahlarınızla birlikte gelin bize katılın” diye yaptıkları çağrılar kısmi de olsa cevap bulurken önümüzdeki günlerde daha yoğun katılımların yaşanacağını öngörmekteyim.
Bölgede varlığını sürdüren terör örgütlerinden PKK/YPG ile muhalif güçler yanlısı görünen HTŞ terör örgütü yarın ortak hareket ederlerse hiç şaşmam doğrusu.
Çünkü adı üstünde terör örgütü bunlar, mayalarında hainlik var nede olsa, ne kadar çok fonlansalar da yarın daha iyi bir teklife hayır diyemeyecek karaktere sahiplerdir.
Gidin, bölgede yaşayan Kürtlerden PKK/YPG’yi sorun bakalım nasıl zulüm yaptıklarını sizlere bir bir anlatsınlar.
Çünkü amaçlar farklı, kurdurulmak istenen teröristan hayallerine kapılan teröristler için her yol mübah.
Biz Türkiye olarak şu ana kadar sürdürdüğümüz akıllı politikayı aynı şekilde devam ettirmeliyiz.
Bölge ateş çemberi içindeyken, sabahtan akşama haritalar değişirken bizim hata yapma lüksümüz yoktur.
Hamasi söylemlerden öte, aklı selim hareket ederek bu süreçten kazançlı çıkabiliriz.
Burada her zamankinden daha fazla MİT ve Dışişleri Bakanlığı’na görev düşmektedir.