Bercan TUTAR – 04 Aralık 2024
Suriye’de yeniden alevlenen çatışmalar dünyada bütün gözlerin yeniden Türkiye’ye çevrilmesine yol açtı. Kuşku yok ki Suriye’deki yeni gelişmeleri ABD’de Donald Trump’ın gelişi öncesi Fransa, Almanya ve Güney Kore gibi Atlantik blokunun en sadık üyesi olan ülkelerdeki hareketlilikle birlikte değerlendirmek gerekir. Bir bakıma Trump öncesi temizlik harekatı söz konusu gibi. Fransa’da hükümetin kilitlenmesi Trump’ın ilk döneminde Donald Trump’a sıkıntı çıkaran Emmanuel Macron yerine Marine Le Pen’in gelmesinin hazırlıkları yapılıyor. Almanya’da Olaf Scholz hükümetinin çökmesi sonrası gözler AfD gibi milliyetçi ve Avrupa karşıtı partilerde.
Kanada’da Justin Trudeau yerine Trump ile anlaşabilecek muhalif parti yükselişte. Hasılı kelam ABD’nin hedefine koyduğu Çin ve İran ile mücadele edecek yeni bir yapılanmaya gidiyor Washington Atlantik bloku içindeki dünyada. Burada rakip kampta yer alan Rusya ve Türkiye’ye karşı ise iki farklı politika devrede. Rusya ile Ukrayna’daki sıcak gerginliği azaltma ve bir barış sürecinin kapısını aralamayı hedefleyen yeni Trump yönetimi Türkiye’ye gelince daha aktif ve daha stratejik bir pozisyonla hareket edeceği anlaşılıyor.
Bunun en somut göstergesi ise Suriye’de baş gösteren krizin zamanlaması ve yol açtığı sonuçlar. Her iki açıdan da krizin Türkiye’nin konumunu hem Atlantik hem de onun rakibi konumundaki Asya-Pasifik nezdinde hayli güçlendirdiğini görüyoruz.
Nitekim Batılı ve Ortadoğulu analistler, Suriye’deki muhaliflerin ataklarının Ankara’nın rızası olmadan gerçekleşme ihtimalinin düşük olduğunu ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Beşar Esad ve müttefikleri Rusya ve İran ile gelecekteki müzakerelerdeki pozisyonunu güçlendirebileceğini söylüyor.
Uzmanlara göre Türkiye, ayrıca Trump dönemi öncesi için de ABD’ye karşı el yükseltiyor. İngiliz Financial Times gazetesi, “Muhaliflerin saldırısı Türkiye’nin Suriye’deki etkisini artırdı” başlığını attığı haber analizde uzun süredir muhalif grupların destekçisi olan Ankara’nın Esad’ı müzakereye zorlama şansının giderek güçlendirdiği belirliyor.
Benzer bir yaklaşım kıta Avrupası’nda da var. Alman haber ajansı DPA da Türk bir yetkiliye dayandırdığı haberinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Suriye’deki son durumdan faydalanmasının kuvvetle muhtemel olduğunun altını çiziyor. Ajansa göre Suriyeli muhalifler eğer Halep’i ve diğer kazanılan yerleri ellerinde tutabilirlerse bunun Türkiye’deki 2 milyona kadar Suriyeli mültecinin anavatanlarına geri dönmesini tetikleyeceğinin altını çiziyor. Avrupa medyası ve siyaseti daha önce de Türkiye’nin kendi bölgesindeki hegemon rolünün farkındaydı. Ne var ki Angela Merkel’in anılarında da bahsedildiği üzere bu kıyas kabul edilmeyen düzeydeki yüksek mevkiimizi Ortadoğu’da pek sonuç alıcı ve milli çıkarlarımız için yeterince etkili kullanmamıza izin verilmedi.
Sürekli ülkemize yönelik operasyonlarla boğuşmak zorunda kaldık. Artık emperyalist Batı da bileğini bükemediği Türkiye’ye karşı öyle görünüyor ki kısa süreliğine de olsa ‘modus vivendi/geçici antlaşma’ ilan ediyor.
Kısa süre dediğimiz zaman dilimi Trump’ın başkanlık süresi ile sınırlı. Bu nedenle Batı medyası bugünlerde Erdoğan’a karşı bahis oynanmaması gerektiğini söylüyor. Çünkü oynayanların hepsi kaybetti. Bunu deneyerek tecrübe ettiler. İşte bu yüzden Suriye’deki mevcut krizle başa çıkmada Türkiye’nin merkezi role sahip olduğunu vurgulamadan geçemiyor Batı dünyası. .
Bunda bir bit yeniği olmalı. Burnundan kıl aldırmayan Pentagon bile bu kez terör örgütü YPG’nin oluşturduğu SDG’ye desteklerinin hava desteği ile sınırlı olduğunu açıklayarak yelkenleri biraz olsun indirdi. Suriye’de Beşar Esad rejimi, sıkıştıkça başkent Şam’ın Doğu Guta bölgesinde 15-47 yaş aralığında eli silah tutanları gözaltına almaya başladı. Suriye’deki son durum ise Suriye Milli Ordusu’nun Münbiç operasyonu için geri sayım sürüyor. Terör örgütü PKK/YPG’nin Tel Rıfat’ta yollara döşediği bombalar temizleniyor.
DEYREZOR
Suriye’nin resmi haber ajansı SANA, ülkenin doğusundaki Deyrezor bölgesinde saldırı başlatan Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) ordu tarafından püskürtüldüğünü bildirirken Suriyeli muhalif gruplar Halep’ten sonra bu kez Hama şehrinin kapılarına dayandı. Rus jetleri de Suriye savaş uçakları ile birlikte muhalifleri bombalamaya devam ediyor. İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, Tahran’ın Şam’ın talebi halinde Suriye’ye asker göndermeyi düşüneceğini söylerken Ortadoğu’da ezber bozan ilk çıkış Katar’dan geldi. Katar Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, Katar’ın bölgedeki çatışmaları sona erdirecek çözümler için Türkiye ve bölgedeki diğer ortaklarla birlikte çalıştığı ifade edildi.
Rusya Savunma Bakanlığı ise bu esnada Doğu Akdeniz’de nükleer kapasiteli gelişmiş bir hipersonik seyir füzesi denemesi yaptığını duyurdu. Görüldüğü üzere bölgemiz ve özellikle Suriye’yi bekleyen gelecek bu. Haliyle Suriye’de kazanılan kentler ve stratejik noktalar ya ikinci bir katliam sürecini ya da Esad rejimi ile muhalefetin yeniden masaya oturma planının anlaşmasıdır. Ne var ki burada artık Suriye’nin Türk-Rus ilişkilerini baltalama veya zehirleme dönemi artık geride kaldı.
Bu nedenle Suriye’de eli en rahat olan ülke Türkiye… Ya herkes Türkiye’ye oynuyor ya da Türkiye ile oyuna dahil oluyor. Diğer bütün ihtimaller şimdilik zayıf görünüyor.