Cemal DEMİR – 18 Aralık 2024
Başta belirlenen bir amaca ulaşmak için hakkaniyet duygusunu güçlendirmek, her daim adalet istemek, adaletsizlik duygusunu aşmak ve hakkın gerçekleşmesinde ısrar etmek. Zaman zaman hamasetle, uysallıkla ve aşırı durağanlıkla eleştirilse de esasen sabırlı olmak. Ta ki kırmızıçizgi geçildiğinde tepkisini ortaya koymaktan geri durmayan strateji Anadolu irfanıdır.
Anadolu irfan sahibi, memleket mesellerini sezgi gücüyle anlamlandırır ve gönül objektifinden geçirir sonra ise bilgelik ruhuyla sağına soluna bakmadan sorunu içselleştirir ve çözümüne odaklanır. Asya ve Anadolu’da yaşayan tüm etnisite gruplar, yaşamış olduğu coğrafyada küresel emperyalist ideallerle toplumu kin, nefret ve çatışma ortamına sokmamalıdır. Coğrafyamızın insan potansiyeli ve doğal kaynakları bu coğrafyanın inşası için kullanılmalı, emperyalist emellere heba edilmemelidir. Binlerce kilometre uzakta olan emperyalist güçlere ülkenin istikbali peşkeş çekilmesine fırsat tanınmamalıdır.
Suriye’de ki iç savaş 13. yılını geride bırakırken, Suriye krizi sebebiyle ve bu ülkeye komşu olan bir ulus olarak onlarca yorumcu, iç savaş konusuyla ilgili ulusal ve uluslararası birçok çözüm önerilerinde bulundu. Suriye krizini anlama ve tanımlama da akademisyen, gazeteci, stratejist ve entelektüellerin bir bölümü bölgesel ve uluslararası yorumlamalarda ülkenin milli ve birliğini zedeleyen analizlerde bulundu. Bu coğrafyada akan gözyaşı ve kanı durdurmayacak emperyalist reçeteleri sonuç olarak paylaşmaları gerçekten çirkindi. Ulusal ve bölgesel sorunların çözümünde küresel güçlerin himaye düşünceleri paylaşıldı ve paylaşılmaya devam edildi. Bir kısım akademisyen, gazeteci, stratejist ve entelektüeller, ABD, AB, Rusya, İsrail ve İran yanlısı, kusurlu ve özürlü beyanlarda bulundu. Aslında onlardan beklenen Anadolu irfanı stratejisinin odak noktası olan ulusal çıkarlarımıza ters düşmeyecek beyanlarda bulunmalarıydı.
Tarih boyunca bu coğrafyada yaşayanlar, Anadolu irfanı stratejisi ile krizleri çözme metodolojisini geliştirmiştir. Bu metodolojide bilgelik ve milli karakter önceliktir. Ulusal ve uluslararası krizleri anlama ve tanımlamada, bilginin sağduyu ve sezgisel anlayışını, milli karakter ile barındırmak önem arz etmektedir. Aksi takdirde tüm ifadeler yabancılaşmasının soyut halidir.
2015’te Suriye krizinin çözümü için bölgesel ve küresel bir Astana İnisiyatif Komitesi Kazakistan hükûmetinin desteği, Suriye muhalefet güçleri üyeleri arasında Astana’da Birleşmiş Milletler gözetiminde, Türkiye, Rusya ve İran üçlüsü ile bir irade başlamıştı. Yerel ve bölgesel halklar Astana görüşmelerinde, Suriye krizinin çözümü için bir beklentiye girmişti. Astana görüşmeleri topal ördek misali ince uzun bir yolda devam ederken, Suriye krizine nihai çözüm olmadı. Rusya’nın emperyalist ve İran’ın ise Şii hilal eksenli politikaları Astana görüşmelerini tıkamıştı. Astana görüşmeleri, yerel ve bölgesel halklar tarafından bir umut treni olarak beklenirken Rusya ve İran’ın lokomotif stratejisini, Türkiye ve Suriye muhaliflerin aleyhine makas değiştirmesi sonucu Astana inisiyatifi çökmüş oldu. Astana görüşmelerin başarısız olması durumunda Rusya ve İran’ın inisiyatif kaybedeceği uyarısını (21.12.2016 X) ifade etmiştim.
Türkiye Cumhuriyeti siyasi erki, başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere Suriye krizinde istikrarlı bir duruş göstermesi, bölge halkında güven ve gelecek tasavvurunu yeşertti. Türkiye, Suriye’de ki krizin başlamasıyla açık diplomasi yürüterek, Esed’in katliamlarından kaçan, ülkemizin sınır kapılarına ulaşan Suriye vatandaşlarına, ahlaki ve komşuluk yaklaşımıyla, insani ve evrensel değerleri tüm dünyaya göstermiş oldu. Dünya, Suriye’de ki katliam ve zumlulara duyarsız kalırken, Türkiye ise açık kapı mülteci politikasını uygulamaktan hiç tereddüt etmedi. Tabii Türkiye yönetiminin, bu kadirşinas tavrından dolayı bölgesel ve küresel güçlerin mankurtları tarafından çok acımazca yargılandı. Yönetimin dirayetli duruşu neticesinde, vatandaşlarımız ve mülteciler arasında doğa bilecek büyük sorunların önüne geçilmiş oldu.
Suriye muhaliflerini, emperyalist güçlerinin zihin okuma ve algılarıyla yargılamak veya yargılama zorunluluğunu hissetmek, bu haleti ruhiye ve zihinsel boşalma durumu mankurt sürüsüne ilhak olmaktır. Bu coğrafyanın akademisyen, gazeteci, stratejist ve entelektüelleri okumalarını bağımsız ve Anadolu irfanı objektifinden yaptığında işte o zaman coğrafyamız barış, güven ve istikrar içinde olur. Aksi ise belirsizlikler coğrafyamızı kuşatmış olacaktır.
Türkiye’nin egemenlik anlayışı gereği, Suriye sınırında oluşturmuş olduğu güvenli bölgeler ve eğit-donat, birlikte savaş, amacıyla teşkilatlandırılmış olduğu, Suriye Milli Ordusu (SMO) Suriye rejiminin çöküşünde dinamik kuvveti sağladı. Türkiye yönetiminin bu planlamaları bir zamanlar iç siyaset konusu edildi. İktidar, muhalefet tarafından acımasızca yargılandı. Türkiye’nin milli menfaatleri söz konusu olduğunda muhalefet edilmez. Aksi takdirde emperyalist güçlere alan açmaktır.
Suriye muhalifleri son hamlelerini Halep’ten başlatmasıyla, akabinde başkent Şam’ı teslim almaları sonucu 61 yıllık Baas rejimi ve Esed’in zulüm yönetimi son buldu. Suriye’de istenmeyecek harici ve dahili müdahalelere sebep vermeden bu yeni devrimin inşası, sulh ve selameti için yeni stratejiler belirlenmelidir!