Coşkun BAŞBUĞ – 14 Ocak 2025
Los Angeles…
Dünyanın en büyük ve en önemli şehirlerinden biri…
Amerika Birleşik Devletleri’nin en büyük üretim merkezi, dünya sinema sektörünün kalbi, aynı zamanda da en önemli finans merkezi.
Ününe ün katan bu özellikler içinde en önemlisi bana göre tartışmasız Hollywood…
İnsanlığın beynini formatlayan sinema sektörü, bugün dünyanın yaşadığı ahlaki çöküntünün temel sebebi olan ünlü film stüdyoları, platoları, reji merkezleri yine bu şehrin içinde.
Kimler yaşamıyor ki bu şehirde…
Ünlü sinema sanatçıları, sporcular, dünyaca tanınmış isimler, Amerika’nın en zenginleri.
Var oğluuu var…
Geçmiş Zaman Olur ki…
Neden bu geçmişe atıf.
Bunun sebebi artık bu şehrin yerinde yeller esmesi.
Hala açıklanamayan sebeplerden dolayı başlayan yangın neredeyse bütün şehri aldı götürdü, daha da nereleri götüreceği bilinmiyor.
Birilerinin yere göre sığdıramadığı rüyalar ülkesi Amerika olan biteni sen, ben, tüm dünya gibi fener önündeki tavşan misali sadece seyrediyor.
Şu ana kadar oluşan zararın 150 milyar dolar civarında olduğu söyleniyor, felaket sonrası rakamın nerelere gideceği bilinmiyor.
Yanan evlerin sayısı 13.000’ e dayanmış durumda.
Yaklaşık 400.000 kişi yanma ya da güvenlik nedeniyle evlerini terk etmek zorunda kaldılar.
Bu kara tablo karşısında süper güç(!) Amerika neler yapıyor gelin ona bakalım.
Devlet Baba…
Böyle bir durumda olması gereken; devletin “baba” sıfatıyla halkını kucaklayarak yaraları sarması ve yananı yıkılanı yerine koymasıdır.
Evlerini terk edenlere acilen barınma imkânı sağlaması, ihtiyaçlarını karşılaması, ceplerine harçlık koyması devletten beklenen temel görevdir.
Tüm bunları yerine getirmek için bütün devlet kurumlarının eş zamanlı seferber olması, bir an önce olaylara müdahale ederek süreci kontrol altına alması vatandaşın devletten beklentisidir.
Biz anadan, atadan, biz devletten böyle gördük.
Zavallı Amerikalılar…
Buraya kadar anlattıklarım olması gerekenler.
Peki Amerika bu olması gerekenleri nasıl yaşıyor, Amerikalılar ne durumda bir de ona bakalım.
Amerika’nın kurumları olayın şokunda, sıradan vatandaş gibi olan biteni çaresizce seyrediyor.
Evlerini terk etmek durumunda kalan Amerikalılar; parası varsa otellere, akrabası varsa akrabasının yanına sığınıyor.
Böyle imkânı olmayanlar ise spor salonlarına, parklara, bahçelere sığınıyor.
Burada akıllara; hani devletin mağdur vatandaşı için aldığı tedbirler, nerede çadır kentler, nerede aşevleri sorusu geliyor.
Süper Güç(!) şu ana kadar bu konuda herhangi bir tedbir almadığı gibi pek alacağa da benzemiyor.
Yangın söndürme faaliyetlerinde de durum buradan farksız.
Söndürme tedbirleri yetersiz ekipman, ehil olmayan personel ve su yokluğundan dolayı kör topal ilerlemeye çalışıyor.
Daha da vahimi olay patlayınca Los Angeles gibi koca bir şehrin su kaynaklarının Yahudi bir iş adamı tarafından satın alındığı ortaya çıkıyor.
Burada tartışma konusu olan bir diğer husus ise itfaiye erleri içinde ehil personel olmaması.
Bu durumun sebebi de ortaya çıktı.
Gün ağardığında ortaya çıktı ki LGBT sapkınlığını topluma yaymak için İtfaiye müdürü tarafından birçok LGBT (i….), itfaiye eri olarak işe alınmış.
Siz işe alacağınız personelin liyakati yerine cinsel tercihini dikkate alırsanız felaketi ellerinizle hazırlamış olursunuz.
İşin Özü…
Kısacası bütün Amerika ve tüm dünya şunu net gördü ki Amerika denilen efsane gerçekte kâğıttan bir kaplanmış.
Dizilerle, filmlerle, sosyal medyada şişirilen rüyalar ülkesi Amerika esasen içi boş kalabalıktan ibaret ucube bir yapıymış.
Böyle bir yapı daha ne kadar ayakta kalabilir?
Bilinmez…
Bekleyip göreceğiz…