bercan tutar bariz

Bercan TUTAR – 11 Ekim 2024

Statüko değişmeyecek!

Çünkü Siyonistlerin her yeni Ortadoğu projesi daha fazla kan, savaş ve kaosla sonuçlanıyor

 

Gazze’yi yakıp yıktıktan sonra Hamas lideri İsmail Heniyye ile Hizbullah lideri Hasan Nasrallah’a yönelik suikastlara girişen Lübnan halkına karşı yeni soykırım saldırılarına başlayan Siyonist İsrail rejimi ne yapsa da bu savaşı kazanamayacak. Siyonistlerin nihai hedefi olan Ortadoğu’yu İsrail ve ABD’nin güvenlik ihtiyaçlarına ve emperyalist arzularına göre yeniden dizayn projesi başarıya ulaşamayacak. Yani İsrail, Siyonistler için daha güvenli bir yer olmayacak. Bilakis yeni bir kaos yurduna dönecek.

Bunu aklı başında realist Siyonistler de görüyor ve yazıyor. Bunlardan biri olan Haaretz yazarı Leon Hadar, İsrail ve ABD’nin daha önceki çabalarının başarısızlıkla sonuçlandığına göndermeler içeren yazısında “Yeni bir Ortadoğu olmayacak’ diyor.

Olmayacak çünkü İsrail’in fantezileriyle küresel ve bölgesel realiteler arasında büyük bir uçurum var. İsrail’in Gazze ve Lübnan’a yönelik son saldırılarından sonra bu uçurum daha da derinleşti.

Dolayısıyla ufukta Siyonistlerin propagandasını yaptığı ‘Yeni bir Ortadoğu’ görünmüyor. Bu ham hayale Gazze Kasabı Benyamin Netanyahau gibi ondan önceki bütün Siyonist liderler de inanıyordu. Ancak kâbuslarla uyandılar. 1982’de İsrail Başbakanı olan Menahem Begin ile savunma bakanı Ariel Şaron, Ortadoğu’da Batı yanlısı bir Maruni hükümeti altında özgür bir Lübnan ve Ürdün’de bir Filistin Devleti ile yeni bir düzen kurmak için yola çıktı. Bunun için Lübnan’ı işgali edip Filistin Kurtuluş Örgütü’nü (FKÖ) yok ederek İsrail’in güvenliğini sağlayacaklarını vadediyorlardı. Benzer şekilde

İsrail Başbakanı Şimon Peres de 1993’teki Oslo Anlaşması’nın ardından “Yeni Ortadoğu” sözü verdi. Genç Filistinliler ve İsrailliler savaşmak yerine yüksek teknolojili küreselleşen ‘dünya cephesi’nde barış içinde yaşayacaklardı. Tarih yeniden yazılacaktı.

Ardından, Oğul George W. Bush’un 2000’li yıllardaki demokratik ve Amerikan yanlısı yeni bir Ortadoğu planları devreye girdi. Bunu, 2010’lardaki Arap Baharı izledi. Ardından İran’ı kontrol altına almak için Arap-İsrail stratejik bloğunun oluşmasını hedefleyen 2020 İbrahim Anlaşmaları imzalandı. Arap ülkeleriyle İsrail arasında normalleşme döneminin startı verildi. Daha demokratik ve müreffeh bir Ortadoğu projesinden dem vuruluyordu.

Ancak bütün bu sömürgeci planlar boşa çıktı. Her yeni Ortadoğu projesi kan, savaş ve kaosla sonuçlandı. Şimdi yine yeni bir Ortadoğu’dan bahsediliyor. Ve sonuç yine değişmeyecek. Gazze Kasabı Netanyahu videolar çekerek İsrail’in bölgede yeni bir düzen kuracağını söylüyor. Daha önceki Siyonist liderlerin ve Amerikalı neo-conların başaramadığını kendisinin başaracağını ileri sürüyor. Buna ancak kullanışlı aptallar ile içimizdeki ve dışımızdaki zil zurna sarhoş Siyonist kesimler inanıyor.

Siyonistlerin iddia ettiği gibi Hizbullah-İsrail savaşlarının (1982, 2002 ve 2006) enkazlarından şimdiye kadar özgür bir Lübnan çıkmadı.

İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, İran ve Lübnan halkına hitaben gönderdiği son mesajlarda, Ortadoğu’da bir tür rejim değişikliği öngörüyor. Farsların, Arapların ve Yahudilerin barış içinde yaşayacağı günü hayal ediyor.

Oysa Netanyahu gibi Şaron’un boş hayalleri de Lübnan’da İsrail’i bir bataklığa sürükleyen uzun ve feci bir savaşa yol açtı. Maruni lider Bachir Cemayel suikaste uğradı. FKÖ hayatta kaldı. Ardından 1987’de Filistin intifadası geldi. 1993 Oslo Anlaşması, gerçekleşmeyen barış beklentilerini ateşledi. Daha sonra, ABD Başkanı Bill Clinton’ın 1999’da Camp David’de yeni bir barış süreci için başarısız girişiminin hemen ardından İkinci İntifada geldi. Şaron, 2005 yılında İsrail’in Gazze’den çekilmesine izin vermek zorunda kaldı.

Irak işgali ABD ve İsrail için stratejik bir felakete, Afganistan’daki işgal ise Amerika’nın hezimetle sonuçlanan en uzun savaşına dönüştü. Savaşlar, Ortadoğu’daki güç dengesinin çökmesine yol açtı ve bu da İran’ın nihayetinde bölgesel bir hegemon olarak ortaya çıkmasına yol açtı.

Bu bağlamda Netanyahu’nun İbrahim Anlaşmaları üzerinden Filistin sorununu marjinalleştirme girişiminin nasıl bir tarihi ve stratejik hata olduğu Hamas’ın 7 Ekim 2023’teki Aksa Tufanı taarruzuyla daha net görüldü.

İsrail ne yapsa da Hamas yok olmayacak. Filistinliler, Filistin devletinden vazgeçmeyecek. Hizbullah, Lübnan’da önemli bir siyasi ve askeri oyuncu olmaya devam edecek. İran pozisyonunu koruyacak.

Çünkü Batılı ve çoğu Siyonist analizcinin de işaret ettiği gibi İsrail kesinlikle İran’ı “yenecek” bir konumda değil. İsrail’in İran’a karşı bir misilleme hamlesi, özellikle de nükleer tesislerine ve petrol tesislerine yönelik bir saldırı ABD’yi de içine çekecek bölgesel bir askeri çatışmaya yol açacaktır. Ancak ABD bunu istemiyor.

İran’ın Amerikan askeri tesislerine ve bölgedeki ABD müttefiklerine yönelik saldırıları kaçınılmaz olan ABD askeri müdahalesine yol açar. Bu da İsrail’in uzun vadeli çıkarlarına zarar verecektir. ABD’nin İsrail için yeniden Ortadoğu’ya dönmesi Amerika’da büyük bir İsrail karşıtı siyasi tepkiyi ateşleyecektir.

İşte bu yüzden Netanyahu’nun bölgesel savaş provokasyonları ve ABD’yi İran ile savaşa çekme girişimleri ters tepecektir. İsrail tarihte hiç olmadığı kadar güvensiz hale gelecek, bölgeden ve dünyadan daha fazla tecride maruz kalacaktır. Siyonistlerin yeni bir Ortadoğu hayali daha kabusa dönüşecektir.