Gerek ekonomi gerekse savaşlar konusunda var olan küresel krizlerin 2024’ün ikinci yarısı hatta 2025 yılında da devam edeceği son zamanlarda konunun uzmanları tarafından hep dillendiriliyor.
Savaş halinde olan Rusya ve İsrail’in küresel anlamda yarattığı sıkıntıların 2025 yılına taşınma ihtimali…
ABD’de yapılacak olan seçimle gelecek olan liderin yaşanan savaşlar hakkındaki tavrının belirleyici olması..
Hatta Nükleer savaşın bile yaşanabileceğini öngörmekteler.
Uzmanların çizdiği bu karamsar tablonun gerçekleşmemesi en büyük temennimizdir.
Çünkü, oralarda oluşan hafif bir rüzgarın, bizde kasırgaya dönüşmesi bilinen bir gerçektir.
İçinde bulunduğumuz ekonomik buhranı bertaraf etmekle uğraşırken yeni bir küresel krizle karşı karşıya gelmeyi hiç birimiz istemeyiz elbette.
Peki biz bu sıkıntılı süreci iyi yönetebiliyor muyuz acaba?
Her ne kadar hükümet tarafından orta vadede bir takım programlar uygulansa da, an itibarıyla içinde bulunduğumuz durumdan hiç birimiz memnun değiliz maalesef.
Zaten bu kötü gidişin faturasını, vatandaş Yerel seçimlerde keserek tepkisini ortaya koymuştu.
Orta vadede düz yola çıkamadığımız takdirde, gelecek seçimlerde hükümetin daha sert bir tepkiyle karşılaşacağını net bir şekilde görmekteyiz.
Vatandaşın sessiz çığlığına umarım bir an önce tedbir alınır da, yaralar fazla derinleşmeden kabuk bağlamaya başlar.
Aksi takdirde, 10 bin lira maaş alan bir emekliden iyi niyet bekleyip sabır telkin etmek onunla dalga geçmek değilse nedir?
Bırakın yoksulluğu, açlığa mahkum edilmiş olan toplumun büyük bir bölümü varken, halen birilerinin çıkıp
Millette para var efendim!
Bayramda tüm oteller doldu…
Kafeler, restoranlar ful çekti…
Gibi, istatistikten uzak görüş belirtmeleri ayrı bir sorun.
Bir tarafa Türkiye nüfusunu, diğer tarafa otel ve yatak sayısını alsın bakalım bu çok bilmiş tayfa!
Otellere gidenlerin, nüfusun yüzde birini bile oluşturmadığını çok net görecektir.
Yıllar önce bin lira olan bayram ikramiyesiyle bir kurban alabilen emeklilerimiz, bu bayram bırakın kurban kesmeyi et almayı bile hayal edemedi maalesef.
Bıçak kemiğe dayandı, ama kurbana değil!
Milletimizin sessiz duruşu sakın yanlış anlaşılmasın, sadece Türk töresi gereği devletine olan bağlılıktandır bu sessizlik.
Bu sessizlik aslında büyük bir çığlıktır duyanlara!
Sonuç olarak, Küresel anlamda yaşanan sıkıntıların 2025 yılında bile yaşanacağı dillendirilirken.
Hatta, Avrupa birliğinin dağılacağı bile öngörülürken bizlerin kısa vadede atacağı adımlara çok dikkat etmesi gerekiyor.
Bu konuda elbette ki hükümete çok iş düşmektedir.
Uzun vadeden hiç bahsetmeden kısa ve orta vadede yani 2025 ortalarına kadar vatandaşı rahatlatıcı politikalarını bir bir hayata geçirmelidir.
Aksi takdirde, çöküş kaçınılmaz olur…