Sen Bu Değilsin

rabia yavuz

Rabia YAVUZ – 11 Kasım 2023

 

İncecik yas dumanı herkese ulaşıyor

 

İsmet Özel

 

“Sen bu değilsin” dedi bugün bana. Evet bir aydır kendimi ben gibi hissetmiyorum doğrusu. Her gördüğüm çocuk bana Filistin’de katledilen diğer çocukları hatırlatıyor. Ekranlardan bize ulaşan fotoğrafları gördüğümde hissettiğim o şok, kısa anlar şeklinde yine zihnimde beliriyor. Hayatta ve capcanlı her çocuk yüzü hayatta olmayan cansız bedenleri çağrıştırıyor. Yüzlerini göremiyorum artık.

 

Evet bir aydır ben, ben değilim. Sanki içini kaybetmiş bir kabuk gibiyim çoğu zaman. İçim nerede şimdi diye soruyorum. Sanırım acıyı taşıyamadığım yerlerde. Burnumun sızladığı, gözlerimin yaşardığı, ani ağlama ataklarında. Dişlerimin kenetlendiği öfke anlarında, Muhammed Ebu Hatab’ın ölüm haberini canlı yayında paylaşan Filistin TV Muhabiri Selman Beşir’in sözlerinin kulaklarımda çınladığı vakitlerde. Sonra hayat geliyor ve görevlerimin beni çağırıyor saatleri geldiğinde. Ben de parçalanmış bilincimi başka dertli gönüllerle buluşturduğumda yeniden ilişiyorum hayata. Yeniden insan olmanın, insan kalma mücadelesi vermenin, dert sahibi olmanın, dermanı çağırmanın mümkün olduğu o vakit parçalanan bilincim hayatta olduğumu duyumsatıyor. Hayata halen şahitlik etmem gerektiğini hatırlatıyor bana. Hayatın sadece iyi hissetmekten değil her şeyi hissedebilmekten oluştuğunu hatırlıyorum bir kez daha. Acının açtığı yaralardan insanoğlunun onurunu taşıyanların varlığı sızıyor. Hayatı ve ölümü karşılayabilenlerin onurlu yalnızlığına bakıyorum şu çivisi çıkmış dünyada. Şerefli insanların asaletini ve cesaretini görüyorum halen hayatta olanlarda.

 

Yasın duyguları donduran serinliğinin bir koruyucu olabileceğini hatırlıyorum yeniden. İnsanlık uğruna yas tutuyor duygularımız. Şok yaşıyoruz yapılanlar ve hatta yapılmayanlar karşısında. Pazarlık ediyoruz içimizden bir daha olması için neler yapmalıydık diye. Bundan sonra neyi farklı yapacağımıza dair kararlar alıyoruz. Yapamadıklarımızın hüznünü yaşıyoruz.  Şu an neler yapabildiğimize ya da yaptıklarımızı daha iyi yapmanın yeni yollarına ulaştığımız vakitlerde yasın onarıcı topraklarına ulaşıyoruz. Hatta sadece yapmaya devam etmenin bile ne kadar güç olduğunu hissettiğimiz anlarda sabrın elimizi tuttuğu yerden kalkarak yine eylemeye devam ediyoruz. Duygularımız ve eylemlerimiz arasındaki bu salınım aynı nefes almanın ve vermenin sükûnetini aralıyor bir parça. Zor zamanlara da şahitlik ederek burada ve şimdi de olmayı yeniden öğreniyoruz. Evet eskisi gibi değilim, eskisi gibi de olmayacağım artık. Yeni bir benlik için yeni kararlar ve tazelenen duygularla sadece yürümeyi deneyeceğim. Yolun beni terbiye etmesini ve bana öğretmesini dileyerek.

İlginizi çekebilir!  Şükrün Şükredilesi Faydaları

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

Rabia YAVUZ – 11 Kasım 2023

 

İncecik yas dumanı herkese ulaşıyor

 

İsmet Özel

 

“Sen bu değilsin” dedi bugün bana. Evet bir aydır kendimi ben gibi hissetmiyorum doğrusu. Her gördüğüm çocuk bana Filistin’de katledilen diğer çocukları hatırlatıyor. Ekranlardan bize ulaşan fotoğrafları gördüğümde hissettiğim o şok, kısa anlar şeklinde yine zihnimde beliriyor. Hayatta ve capcanlı her çocuk yüzü hayatta olmayan cansız bedenleri çağrıştırıyor. Yüzlerini göremiyorum artık.

 

Evet bir aydır ben, ben değilim. Sanki içini kaybetmiş bir kabuk gibiyim çoğu zaman. İçim nerede şimdi diye soruyorum. Sanırım acıyı taşıyamadığım yerlerde. Burnumun sızladığı, gözlerimin yaşardığı, ani ağlama ataklarında. Dişlerimin kenetlendiği öfke anlarında, Muhammed Ebu Hatab’ın ölüm haberini canlı yayında paylaşan Filistin TV Muhabiri Selman Beşir’in sözlerinin kulaklarımda çınladığı vakitlerde. Sonra hayat geliyor ve görevlerimin beni çağırıyor saatleri geldiğinde. Ben de parçalanmış bilincimi başka dertli gönüllerle buluşturduğumda yeniden ilişiyorum hayata. Yeniden insan olmanın, insan kalma mücadelesi vermenin, dert sahibi olmanın, dermanı çağırmanın mümkün olduğu o vakit parçalanan bilincim hayatta olduğumu duyumsatıyor. Hayata halen şahitlik etmem gerektiğini hatırlatıyor bana. Hayatın sadece iyi hissetmekten değil her şeyi hissedebilmekten oluştuğunu hatırlıyorum bir kez daha. Acının açtığı yaralardan insanoğlunun onurunu taşıyanların varlığı sızıyor. Hayatı ve ölümü karşılayabilenlerin onurlu yalnızlığına bakıyorum şu çivisi çıkmış dünyada. Şerefli insanların asaletini ve cesaretini görüyorum halen hayatta olanlarda.

 

Yasın duyguları donduran serinliğinin bir koruyucu olabileceğini hatırlıyorum yeniden. İnsanlık uğruna yas tutuyor duygularımız. Şok yaşıyoruz yapılanlar ve hatta yapılmayanlar karşısında. Pazarlık ediyoruz içimizden bir daha olması için neler yapmalıydık diye. Bundan sonra neyi farklı yapacağımıza dair kararlar alıyoruz. Yapamadıklarımızın hüznünü yaşıyoruz.  Şu an neler yapabildiğimize ya da yaptıklarımızı daha iyi yapmanın yeni yollarına ulaştığımız vakitlerde yasın onarıcı topraklarına ulaşıyoruz. Hatta sadece yapmaya devam etmenin bile ne kadar güç olduğunu hissettiğimiz anlarda sabrın elimizi tuttuğu yerden kalkarak yine eylemeye devam ediyoruz. Duygularımız ve eylemlerimiz arasındaki bu salınım aynı nefes almanın ve vermenin sükûnetini aralıyor bir parça. Zor zamanlara da şahitlik ederek burada ve şimdi de olmayı yeniden öğreniyoruz. Evet eskisi gibi değilim, eskisi gibi de olmayacağım artık. Yeni bir benlik için yeni kararlar ve tazelenen duygularla sadece yürümeyi deneyeceğim. Yolun beni terbiye etmesini ve bana öğretmesini dileyerek.

İlginizi çekebilir!  Psikolojik Sağlamlık

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

rabia yavuz

Rabia YAVUZ – 11 Kasım 2023

 

İncecik yas dumanı herkese ulaşıyor

 

İsmet Özel

 

“Sen bu değilsin” dedi bugün bana. Evet bir aydır kendimi ben gibi hissetmiyorum doğrusu. Her gördüğüm çocuk bana Filistin’de katledilen diğer çocukları hatırlatıyor. Ekranlardan bize ulaşan fotoğrafları gördüğümde hissettiğim o şok, kısa anlar şeklinde yine zihnimde beliriyor. Hayatta ve capcanlı her çocuk yüzü hayatta olmayan cansız bedenleri çağrıştırıyor. Yüzlerini göremiyorum artık.

 

Evet bir aydır ben, ben değilim. Sanki içini kaybetmiş bir kabuk gibiyim çoğu zaman. İçim nerede şimdi diye soruyorum. Sanırım acıyı taşıyamadığım yerlerde. Burnumun sızladığı, gözlerimin yaşardığı, ani ağlama ataklarında. Dişlerimin kenetlendiği öfke anlarında, Muhammed Ebu Hatab’ın ölüm haberini canlı yayında paylaşan Filistin TV Muhabiri Selman Beşir’in sözlerinin kulaklarımda çınladığı vakitlerde. Sonra hayat geliyor ve görevlerimin beni çağırıyor saatleri geldiğinde. Ben de parçalanmış bilincimi başka dertli gönüllerle buluşturduğumda yeniden ilişiyorum hayata. Yeniden insan olmanın, insan kalma mücadelesi vermenin, dert sahibi olmanın, dermanı çağırmanın mümkün olduğu o vakit parçalanan bilincim hayatta olduğumu duyumsatıyor. Hayata halen şahitlik etmem gerektiğini hatırlatıyor bana. Hayatın sadece iyi hissetmekten değil her şeyi hissedebilmekten oluştuğunu hatırlıyorum bir kez daha. Acının açtığı yaralardan insanoğlunun onurunu taşıyanların varlığı sızıyor. Hayatı ve ölümü karşılayabilenlerin onurlu yalnızlığına bakıyorum şu çivisi çıkmış dünyada. Şerefli insanların asaletini ve cesaretini görüyorum halen hayatta olanlarda.

 

Yasın duyguları donduran serinliğinin bir koruyucu olabileceğini hatırlıyorum yeniden. İnsanlık uğruna yas tutuyor duygularımız. Şok yaşıyoruz yapılanlar ve hatta yapılmayanlar karşısında. Pazarlık ediyoruz içimizden bir daha olması için neler yapmalıydık diye. Bundan sonra neyi farklı yapacağımıza dair kararlar alıyoruz. Yapamadıklarımızın hüznünü yaşıyoruz.  Şu an neler yapabildiğimize ya da yaptıklarımızı daha iyi yapmanın yeni yollarına ulaştığımız vakitlerde yasın onarıcı topraklarına ulaşıyoruz. Hatta sadece yapmaya devam etmenin bile ne kadar güç olduğunu hissettiğimiz anlarda sabrın elimizi tuttuğu yerden kalkarak yine eylemeye devam ediyoruz. Duygularımız ve eylemlerimiz arasındaki bu salınım aynı nefes almanın ve vermenin sükûnetini aralıyor bir parça. Zor zamanlara da şahitlik ederek burada ve şimdi de olmayı yeniden öğreniyoruz. Evet eskisi gibi değilim, eskisi gibi de olmayacağım artık. Yeni bir benlik için yeni kararlar ve tazelenen duygularla sadece yürümeyi deneyeceğim. Yolun beni terbiye etmesini ve bana öğretmesini dileyerek.

İlginizi çekebilir!  Gazze’de yıkım, sürgün ve Ölüm

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.