Dr. Eray GÜÇLÜER – 02 Ocak 2025
Türkiye’nin hava savunma sistemi Hava Kuvvetleri Komutanlığımıza bağlı çoğu tugay seviyesinde, yurdun çeşitli yerlerinde konuşlu taktik füze komutanlıkları tarafından sağlanır. Bu komutanlıkların bünyesinde bulunan hava savunma füze sistemlerinin yine yurdumuzun çeşitli kritik yerlerinde konuşlu sabit ve mobil radar sistemleriyle entegrasyonu en büyüğü Ankara’da bulunan sıralı komuta ve harekât merkezleri tarafından gerçekleştirilir. 24 saat esasına göre çalışan bu merkezler kriz veya savaş durumunda sevk ve idareyi sağlayan harp karargahları haline dönüşür. Hem radarlardan hem de sahadaki unsurlardan alınan istihbarat bilgilerine göre anlık taktik hava resimleri canlı bir şekilde saniye saniye buralardan izlenir.
HAVA SAVUNMASINDA YENİ BİR AŞAMAYA GEÇİLDİ
Aslında izlenirdi veya yapılırdı demek daha doğru olur çünkü Türkiye hava savunmasında yeni bir sisteme geçti. Adı da hepimizin bildiği gibi Çelik Kubbe. Geçtiğimiz günlerde Çelik Kubbe Bütünleşik Hava Savunma Sistemini yönetecek olan yapay zekâ destekli Hakim-100 isimli merkezi yazılım sistemi aktive edildi. Böylece Türkiye’nin ürettiği milli hava savunma füzeleri olan ve halen Türk Silahlı Kuvvetlerimizin envanterine girmiş bulunan Siper-Blok1, Hisar-O ve Hisar-U dahil elimizdeki yerli veya yabancı bütün hava savunma füze sistemleri bu Hakim-100 isimli komuta sistemine entegre edilmeye başlandı.
Ancak işin daha da ilginç yönü sadece milli ve yerli füze sistemleri değil ayını zamanda Ruslardan aldığımız S-400 hava savunma füzeleri ve 2005 yılında ABD’den aldığımız I-HAWK orta menzilli hava savunma bataryaları da yine bu Hakim-100 ile entegre edildiler. Dolayısıyla geçmişte farklı ülkelerden aldığımız silah sistemleri de Çelik Kubbeye entegre edilerek milli hava savunma sistemimiz içerisinde yer almaları sağlandı.
Burayı biraz açmak istiyorum. Farklı ülkelerden aldığımız farklı hava savunma füze sistemleri farklı teknolojilere sahip olduklarından bunlar birbirlerini ve kendi ürettiğimiz milli füze sistemlerini aslında düşman olarak görürler. Bu nedenle manuel çalışan yöntemsel kontrol teknikleriyle farklı silah sistemleri koordine edilirler. Bu da kısa zamanda karar verilmesi gereken kritik durumlarda ilave zaman gerektirmektedir. Şimdi artık yöntemsel kontrol tekniklerine ihtiyaç duymadan TSK bünyesindeki bütün hava savunma sistemlerinin tek çatı altında ve birbirlerini dost olarak görmeleri ve tek merkezden koordine edilmeleri mümkün hale geldi. Bundan sonra S-400’ler depoya kaldırıldı, Ruslardan aldığımız bu füzeler atıl kaldı gibi iddialar olursa Hakim-100’e sorsunlar.
HAKİM-100’ÜN HAKİMİYETİ
Çelik Kubbe bünyesindeki hava savunma füzelerini yönetecek olan Hakim-100 isimli yapay zeka destekli sistem bu işin beynini oluşturan, tamamen milli olarak Türk mühendislerince üretilmiş robotik bir yazılım aslında. Kendisine entegre olan hava savunma füzelerinin Radar ve komuta kontrol olarak tabir edilen iletişim sistemlerini yönetiyor. Ama aynı zamanda Türkiye’deki sabit veya hareketli bütün radar bilgilerini de eş zamanlı alabiliyor.
Bu nedenle şimdilik yaklaşık 800 kilometre mesafeye kadar havada kuşlar dahil hareket eden bütün uçan nesneleri görebiliyor ve 400 kilometre mesafeden de saldırı hazırlığındaki düşman hava araçlarını vurabilecek kapasiteye sahip. Artık geçmişte yarı otonom ve genellikle manuel çalışan komuta ve harekat merkezlerimize eş zamanlı veriler aktarabilmesi ve hangi hedefe hangi hava savunma bataryalarının müdahale edebileceğini saniyeler hatta saliseler içerisinde bildirebilmesinden dolayı Türkiye Hava Savunmasında dünyada en üst lige çıkmış bulunuyor. Hayırlı olsun.
Burada birkaç hususu daha belirtmek isterim. Birincisi Hakim-100 karar vermede zamanı kısaltan gelişmiş bir yapay zeka destekli milli yazılımdır. Ama son kararı her zaman siyasi irade ve onun emir ve talimatları doğrultusunda komutanlarımız verir. İkincisi de farklı ülkelerden aldığımız hava savunma füze sistemlerinin Hakim-100’e entegrasyonu hiç de kolay bir iş değildir. Bunun için TSK envanterinde bulunan daha önceden yabancı ülkelerden edindiğimiz hava savunma füze sistemlerinin yazılımlarında da bazı değişikliklerin yapılması gerekiyordu ki bu Türk mühendisleri tarafından başarılmıştır.
İşte Türkiye’nin savunma teknolojilerinde geldiği yüksek seviyeyi göstermesi bakımından bu entegrasyonun sağlanabilmesi muazzam bir olaydır. Değerli mühendislerimizi tebrik ediyorum. Son olarak Hakim-100’ün kapasitesi her geçen gün daha da artırılacak. O yüzden başlangıç için Hakim-100 olarak adlandırıldı. Bundan sonra da Hakim yazılım sisteminin 200, 300 ve daha üst versiyonları hizmete girecek. Özellikle milli hava savunma füzelerinin ve milli radar sistemlerimizin menzillerinin artmasına bağlı olarak Hakim yönetim sisteminin de kapasitesi artacaktır.