Rabia YAVUZ – 22 Aralık 2024
Annemle pazar alışverişi yapmak, sadece evde eksik olan gıda malzemelerini temin etmekten çok daha fazlası olmuştur benim için. Bu alışverişler, bir yandan annemin hayat felsefesini anlamama olanak tanırken, diğer yandan insanlar arasındaki farklı etkileşimlerin önemine dair farkındalığımı artırdı. Bana aynı görünse de tezgahtaki birçok ürün annem için çok farklıydı. Diyelim ki listedeki gıdalardan biri havuçtu. Annem, birçok tezgahı dolaştıktan sonra hangi havucu alacağına karar verirdi.
Bir gün, “Aynı havuç, neden tüm tezgahlara bakmamız gerekiyor?” diye sorduğumda, annem şu şekilde yanıt vermişti: “Ben havuca değil, havucu satan esnafa da bakıyorum.” Aynı havuç olsa bile satıcıların tavrı ve tutumu çok farklıydı. Annem, temas ettiğimiz insanların sözcük seçiminin, beden duruşunun ve genel tutumunun sadece kendilerini değil, çevrelerindeki herkesi etkilediğinin farkında olarak yaşıyor hayatını. İşte bu yüzden, o hep havucu değil havuç satan esnafı seçiyor.
Alışveriş yaparken sadece ürün ve ücret takası yapmıyoruz; duygularımız da alışveriş halinde. Biz fark etmesek bile, insanlar birbirlerini sayısız yollarla etkiliyor. Annemin bu farkındalığı bana, psikolog Pablo Briñol ve meslektaşlarının beden duruşuyla zihinsel tutum arasındaki bağlantıyı ortaya koyan araştırmalarını hatırlatıyor. Örneğin, sırtımızı ve göğsümüzü dik tutarak bir duruş benimsemek kendimizi daha iyi hissetmemizi sağlıyor.
Annem, çocukluğumdan beri sık sık kambur durmamamı söylerdi. O zamanlar bu tavsiyeyi hafife almıştım; ancak şimdi edindiğim bilgilerle annemin bilgeliğini daha iyi takdir ediyorum. Dik durmak, sadece omurgamız için değil, ruhsal sağlığımız için de büyük bir fark yaratıyor.
Duygu Alışverişi
Hepimiz kambur bir duruşu nerede görsek tanırız. Öne eğilmiş, küçülmüş bir bedenden yorgunluk veya üzüntü yayılır. Kambur durmak aslında hem bir neden hem de bir sonuçtur. Üzgün olduğumuz zamanlarda bedenimiz kendini küçültür, bedenimiz küçüldüğünde ise kendimizi üzgün hissetmeye başlarız. Bu nedenle, dik bir duruş sadece fiziksel sağlık için değil, ruhsal sağlık için de çok önemlidir.
Psikolojimiz fizyolojimizi takip eder. Dışsal olan ile içsel olan birbirine sıkı sıkıya bağlıdır. Güçlü bir tokalaşma, karşımızdakine olan güvenimizi iletmekle kalmaz, aynı zamanda bizde de güven duygusunu artırır. Zayıf bir tokalaşma ise isteksizlik veya güvensizlik hissi yaratır.
Yüz ifadelerimiz de benzer şekilde etkileyicidir. Bir gülümseme, hem gülümseyen kişiye hem de bu gülümsemeyi alan kişiye olumlu duygular getirir. Bilge Thich Nhat Hanh’in dediği gibi: “Bazen sevincimiz gülümsememizin kaynağıdır, bazen de gülümsememiz sevincimizin kaynağı olabilir.”
Bu makaleyi kaleme alırken annemin sözlerini hatırladım ve omurgamı dik tutarak cümlelerimin sayfalara akışını izledim. Sanırım, yazı da yazan gibi farklı oldu.
Siz bu yazıyı okurken bedeniniz nasıldı? Dik mi duruyordunuz, yoksa fark etmeden duruşunuz öne eğilmiş miydi?
Belki şimdi, şu anda bedeninizin duruşunun ruh halinize etkisini görmek için dik durmayı deneyebilirsiniz. Kim bilir, bu ufak değişiklik ruh halinizi de değiştirir.