Reşit Kemal AS – 6 Nisan 2024
Başarısızlıkla sonuçlanan 15 Temmuz darbe girişiminin ardından ABD genel bir strateji yapılanmasına gitti. Bu yapılanma Türkiye üzerinde ve Erdoğan özelindeydi. Ana plan ise, halkı Erdoğan’dan ayırmak!
Farklı planlar kuran ABD, darbe girişimi sonrası, mücadelesinde Erdoğan’a koşulsuz destek veren MHP’yi bölmek için Meral Akşener’e İYİ Parti’yi kurdurdu. Bu, birlikteliğe karşı birinci darbeydi.
Sonrasında yerel seçimler yaklaşırken yeni strateji uygulamaya koyuldu. Nedir bu strateji? Gizli kripto FETÖ’cüleri devreye sokmak. Peki bu FETÖ’cüler kimdi ve nerelere yerleşmişti bunlar?
Bu kritopların yerleştiği yerler başlıca şunlardı aslında:
1- AK Parti 2- CHP 3- Altılı masa üyeleri 4- STK’lar 5- Cemaatler 6- Yeniden Refah Partisi 7- DEM Parti 8- Medya
Medyayla başlayalım…
Medya, 15 Temmuz’dan sonra bu kripto FETÖ’cüler eliyle algı operasyonuna başladı. OHAL sürecinde Erdoğan’ın farklı planları olduğu, Devlet Bahçeli’nin çıkar uğruna, bakanlık ve milletvekilliği uğruna Erdoğan’ın yanında yer aldığı Erdoğan’a yakınlaşan parti liderlerinin farklı amaçlara hizmet ettiğine dair çokça haberler yer aldı kanallarda.
CHP’yi Zirveye Taşıma Planı
ABD liderliğindeki “dış güçler”in birleştikleri nokta Mayıs’taki genel seçimlerde Erdoğan’ı indirmekti. Buna A planı diyebiliriz.
Bu güçler amaçları için ne yaptı? CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu liderliğinde 6’lı masayı kurdular. Hatta masaya dışarıdan da HDP’yi (DEM) eklediler. Planları, Erdoğan’ı devirip Kılıçdaroğlu’nu Cumhurbaşkanı, Akşener’i ise Başbakan yapıp ülkeyi parlamenter sisteme döndürmekti.
Bunu görmekte zorlanmadık. Zira Meral Akşener defalarca belirtti “Ben Başbakan olacağım” diye!
Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş da oyuna dahil edilerek bizim gördüğümüz süreçteki gibi Cumhurbaşkanı yardımcısı değil Başbakan yardımcısı olacaklardı. Eğer genel seçimdeki A planları tutsaydı…
Bu kirli oyunu gören MHP lideri Devlet Bahçeli, Erdoğan’a tam destek olarak Cumhur İttifakı’nı kurdu. Kıyasıya mücadele de bu dönemden sonra başladı. Algılar ve operasyonların ardı arkası kesilmedi.
Cumhur İttifakı’na daha sonra BBP, HÜDA PAR, DSP, YRP ve ikinci tur seçimlerinde de Sinan Oğan katıldı. Bu ittifak çıkarlar uğruna değil, bir oyunu bozmak amacıyla kurulmuştu.
ABD’nin karşı taraftaki planı ise işlemeye devam ediyordu. Ta ki son demine gelene kadar… İYİ Parti lideri Meral Akşener’in masadan kalkmasındaki sebep A planını başarısız kıldı!
Peki Akşener’i masadan kaldıran sebep neydi?
ABD, deyimi yerindeyse dereyi geçerken at değiştirmeye kalktı. Parlamenter sistem ile yola çıkılan plan son evrede Başkanlık sisteminde kalmaya dönüştü. Haliyle bu sistemde Akşener’in yeri yoktu. Başbakan olamayacaktı.
A planı olan parlamenter sistemden B planı olan Başkanlığa devam adımına geçişin temel sebebi ise yıllardır türlü oyunlarla denenen ama başarılamayan arzuydu: Önce eyalet sistemi, ardından özerklik ve son olarak Bağımsız Kürdistan’ın kurulması! Parlamenter sistemde bunu yapamazlardı ve bu neden plan değişmek zorunda kaldı.
Meral Akşener, masadan kalktı ancak tehditlerle masaya geri döndürüldü. Akşener, o dönem strateji değiştirdiklerini ifade edip, “Görüş ve önerilerimiz kesin bir biçimde reddedildi. Bu aşamada 6’lı masa bir ortak akıl platformu olmaktan çıktı. Partimiz bir dayatmaya mecbur bırakıldı ancak buna boyun eğmeyiz” açıklamasında bulunmuştu.
İmamoğlu ve Yavaş’ı öne sürdüğünde ise Kılıçdaroğlu çoktan onlarla ilgili planını kurmuştu. İki başkan, Kılıçdaroğlu’nun yerine aday değil aksine onun yardımcısı olarak görev alacaklardı. Kılıçdaroğlu, bir yanına İmamoğlu’nu bir yanına da Yavaş’ı alarak video çekmiş, videonun başlığını “Yiğitlerim” olarak belirlemiş ve onlara “Cumhurbaşkanı Yardımcılarım” diye hitap etmişti.
Akşener de öne sürdüğü iki ismin bir şekilde konuya müdahil olmasını gerekçe göstererek, masaya geri döndüğünü açıkladı.
Diğer üyelere yani küçük DEV ortaklara ise plana uymaları, deyimi yerindeyse “çıkıntılık” yapmamaları için sus payı verildi. Bu sus payı ise genel seçimlerde 39 milletvekiliydi.
Bu şekilde plana devam edildi. Ancak o dönemde STK ve cemaatlere çok fazla etki edemediler. Aynı şekilde etki edemedikleri bir yer daha vardı: Yeniden Refah Partisi!
Yeniden Refah Partisi’ne de kripto FETÖ’cüler tarafından Cumhur İttifakı’na katılmaması yönünde çalışmalar, telkinler ve operasyonlar yürütüldü.
Ama Milli Görüş ideolojisi kriptoları yendi ve Cumhur İttifakı’na devam etti!
FETÖ’cüler genel seçimlerde çok uğraşsalar da YRP’yi kendi taraflarına çekmeyi başaramadılar ve sonuç olarak Erdoğan zor da olsa seçimi kazandı.
ABD’nin A planı tutmadı..!
Evet, Erdoğan seçimleri kazandı ama eksilerek… Bu algıların temel sebebi Erdoğan’ı yalnızlaştırmaktı ve kısmen de başarılı olmuşlardı. Yukarıda bahsettiğimiz gibi medya eliyle, Bahçeli’nin makam mevki istediği, Sinan Oğan’ın para karşılığı anlaştığı, HÜDA PAR’ın farklı yönlere çekilerek HDP ile eşmiş gibi gösterilmesi etkisini hissettirmişti.
ABD bu şekilde, 10 ay sonraki mart yerel seçimlerini etkileyecek hamlelerini başlatmış oldu. “Perşembenin geleceği çarşambadan belli olur” misali yerel seçimlerde de ne yapacakları, nasıl bir yol izleyecekleri belli olmuştu.
Genel seçimlerde az da olsa başarı elde edince Yerel seçimler için B planına hazırlanmaya başladılar. Adeta Genel seçimde ekmiş olduklarını 31 Mart seçimlerinde biçmek istediler. Kripto FETÖ’cüler de bu süreçte kriptoluktan çıkıp alenen savaş ilan ettiler.
AK Parti içerisindeki kriptolar, genel seçimde tohumlarını attıkları çalışmalarla teşkilatları partiye, “Erdoğan’a” küstürmek için ellerinden geleni yaptılar. Teşkilatların rahatsızlıkları, milletvekili seçilemeyenlerin “hazımsızlığı” ve halktan partililere gelen tepkiler ana akım medyaya ve sosyal medyaya sıkça yansıdı.
Erdoğan’cı gibi görünüp gerçekleri gizleyen bu kriptolar, halkın ve teşkilatın öne çıkardığı, talep isimler yerine “kaybedecek adaylar”ı raporlayıp bir üst kademeye hatta Cumhurbaşkanı Erdoğan’a raporluyorlardı. Erdoğan da alt kademeden gelen raporlar doğrultusunda kararlar aldıkça bu sefer teşkilatı ve halkı Erdoğan’dan koparma planları da güçlü şekilde işlemeye devam ediyordu.
STK’lardaki Kripto FETÖ’cüler
Gerek Yeniden Refah Partisi gerekse AK Parti içindeki kriptolar STK’ları bölmeyi başardı. Bu operasyonda da özellikle “sözde mili görüşçüler” kullanıldı. Ülke genelinde birçok STK, geçmiş dönemde AK Parti’yi desteklemesine karşın son seçimde karşı adayı destekleme kararını ardı ardına açıkladı ve bölünen oylar planın işlemesine büyük katkı sağladı.
Ve gelelim cemaatlere
Aynı şekilde cemaatlere de STK’lar ve YRP üzerinden yapılan operasyonlar dikkat çekti. Cübbeli Ahmet hocanın cemaatinden ayrılması, Süleymancıların CHP’yi destekleme kararı alması seçim sonuçlarında önemli rol oynadı.
Yeniden Refah Partisi’ndeki büyük çark ediş
Tıpkı genel seçimler öncesi Akşener’e verilen sözler gibi Erbakan’a da sözler verildi ve bu sefer başarılı sonuçlar alındı.
YRP içerisindeki kriptolar gerek babasının sözde intikamını alması yönündeki söylemleri ile gerekse geleceğin lideri “gazlamalarıyla” Fatih Erbakan’ı kandırdılar.
Son düzlüğe gelindiğinde, Erbakan üzerinden sert ama gerçekliği olmayan İsrail mesajları vererek Erdoğan’ı zora sokmayı amaçladılar.
Seçmenin bir kesiminde kabul gören bu çıkışında eklenmesiyle, Genel seçimde yapamadıklarını yerel seçimde başardılar!
Yeniden Refah Partisi, STK’lar ve cemaatler içindeki oyları çok net bir operasyonla böldüler ve Erdoğan’ı bu seçimde başarısız kıldılar.
Sonuç olarak 31 Mart seçimlerinde Amerika’nın planı dahilinde, CHP birinci parti seçildi. Yeniden Refah’ı inandırmak istedikleri şey de kısmen başarılı oldu ve YRP bu seçimlerin üçüncü partisi konumuna geldi.
Seçimler geride kaldı, peki şimdi ne olacak?
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın önünde ülkeyi yöneteceği daha 4 yılı var ama bu durum ABD’nin hiç işine gelmiyor. Hele ki yerel seçimlerdeki planları bu kadar iyi işlemişken…
“Amerikalıların planı mı biter?” derler ya, işte o hesap bu durum için de bir plan geliştirdiler tabii ki.
C Planı: Erken Seçim
Erken seçim söylemleri daha yerel seçim sonuçları netleşmeden dillendirilmeye başlanmıştı. Bunu ilk olarak Yeniden Refah Partisi’nin İstanbul adayı Mehmet Altınöz gündeme getirmişti.
Altınöz, katıldığı bir yayında, “Yapılacak ilk erken seçimde Genel Başkanımız sayın Fatih Erbakan Bey’i inşallah Cumhurbaşkanı yapacağız. Bu sonuç bir erken seçim sonucudur. Diyeceksiniz ki 14 Mayıs’ta seçim yapıldı bu kadar hızlı da erken seçim olur mu? Olur” sözleriyle planın fitilini ateşlemişti.
Sonra geri kalanlar da ardından geldi…
Tabii erken seçimi ancak halkı sokağa dökerek yapabilirler. Bunu da zaten seçim sonrası DEM Parti’lilerin Güneydoğu’da sokağa çıkmaları ile başlatmayı hedeflediler. Planları Erdoğancı’ların da sokağa çıkarak bir karşılık vermesi idi. Planı çözen Erdoğan ve güvenlik güçlerinin tecrübesiyle halk, bu galeyana gelmedi.
İkinci bir hedef daha vardı aslında. Hatta bunun hazırlığı seçimden önce devreye sokuldu ve adeta bir kamuoyu yoklaması yapıldı.
Neydi O Prova?
Halkı iki türlü sokağa dökebilirlerdi. Biri PKK üzerinden halkın sinir uçlarına dokunmaktı. Ancak bu başarısız oldu. İkinci yol ise laiklerle muhafazakarları karşı karşıya getirmek.
Feyza Altun’un geçtiğimiz Şubat ayında “Şeriate sokayım” çıkışı bu kamuoyu araştırmasının bir parçasıydı. Altun, bunu da “Atatürkçü” kisvesi altında söyleyerek iki tarafı da kaşımayı başarmıştı bir anlamda…
Hemen ardından Şevki Yılmaz’ın katıldığı bir düğünde Atatürk’e ettiği hakaretler sosyal medyada yayıldı. İki tarafında ayarlarıyla oynanıyor, kesimler sınanıyordu.
Feyza Altun’un gözaltına alınırken verdiği fotoğraf muhafazakar kesimi kışkırtmak amaçlı bilinçli olarak kullanıldı.
Bu bir provaydı! “Olur ya PKK’lıları sokağa döküp halkla çatıştıramazsak, laiklerle muhafazakarları karşı karşıya getirebilir miyiz” diye!
Neyse ki Güneydoğu’daki olaylar alevlenmeden söndü. Ancak ikinci yol hala akıllarının bir köşesinde bekliyor.
Neler olup biteceğini zamanla göreceğiz.