Gazze Bir Sınav Kağıdı

rabia yavuz

Uzman Klinik Psikolog Rabia YAVUZ – 04 Haziran 2024

 

Kanla kirlenmiş bir çağda yaşıyoruz. Filistinlilerin kanı küresel vicdanın üzerinde kocaman bir çığlık gibi duruyor. Yutkunmadan, burnum sızlamadan, gözlerim yaşarmadan ve yumruğum sıkılmadan Filistin’den gelen haberlere bakamıyorum artık. İçimde kocaman bir isyan. Daha sık nefes alıp vermeye çalışıyorum gözyaşlarımı bırakmamak için. Çenem sımsıkı kilitleniyor. Aklımın sınırlarının uçurumlarına itiyor beni hepimizin seyircisi olduğu bu korkunç vahşet.

 

Yaşamak umurumuzda ve bu yüzden bu vahşet sona ersin istiyoruz. Bitsin istiyoruz. Bitmiyor lakin, günler birbirine eklenirken artık aylar birbirine eklenir oldu. Bitiriyor sanki bizi de bitmeyen ve şiddeti artarak devam eden bu soykırım. Ahlakın, ötekinin varlığında ortaya çıktığı söylenir lakin 7 Ekim’den bu yana dünyanın gözü önünde pervasızca yapılan bu soykırım ahlakın da tükenişini haber veriyor bize. Ahlakın olmadığı bir dünyada hiçbirimiz güvende değiliz. Daha da önemlisi hiçbirimiz insan olamayız, insan kalamayız, insanca yaşayamayız.

 

Hep beraber tükeniyoruz. En derin acılara şahitlik ediyoruz Gazze söz konusu olunca. Çocuklar, ihtiyarlar, kadınlar, erkekler ve hepimizin vicdanı işgal altında. Cesetlerin üstünde yükselen bunca çığlığa rağmen Filistin’deki tüm canlılar için umut kalmamış görünüyor her geçen gün. Sanki çağımızda orman kanunları geçerliymişçesine güçlü ve zorba olmanız dışında bir varlık hakkınız yok.

 

Yeniden doğacağız biliyorum çünkü “Her dem yeniden doğarız biz” diye fısıldıyor Yunus’un dizeleri kulaklarıma. “Ölüyoruz, demek ki yaşanılacak” diyor İsmet Özel her dizlerimin üzerine çöküşümde. İyinin ve doğrunun yanında olmanın yetmediği bu çağda isyandan güç alarak yeniden ayağa kalkmayı deniyorum zira Zarifoğlu’nun dediği gibi “Filistin bir sınav kâğıdı” gibi duruyor hepimizin önünde.

 

İlginizi çekebilir!  Orta Doğu'da Casuslar Savaşı

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

Uzman Klinik Psikolog Rabia YAVUZ – 04 Haziran 2024

 

Kanla kirlenmiş bir çağda yaşıyoruz. Filistinlilerin kanı küresel vicdanın üzerinde kocaman bir çığlık gibi duruyor. Yutkunmadan, burnum sızlamadan, gözlerim yaşarmadan ve yumruğum sıkılmadan Filistin’den gelen haberlere bakamıyorum artık. İçimde kocaman bir isyan. Daha sık nefes alıp vermeye çalışıyorum gözyaşlarımı bırakmamak için. Çenem sımsıkı kilitleniyor. Aklımın sınırlarının uçurumlarına itiyor beni hepimizin seyircisi olduğu bu korkunç vahşet.

 

Yaşamak umurumuzda ve bu yüzden bu vahşet sona ersin istiyoruz. Bitsin istiyoruz. Bitmiyor lakin, günler birbirine eklenirken artık aylar birbirine eklenir oldu. Bitiriyor sanki bizi de bitmeyen ve şiddeti artarak devam eden bu soykırım. Ahlakın, ötekinin varlığında ortaya çıktığı söylenir lakin 7 Ekim’den bu yana dünyanın gözü önünde pervasızca yapılan bu soykırım ahlakın da tükenişini haber veriyor bize. Ahlakın olmadığı bir dünyada hiçbirimiz güvende değiliz. Daha da önemlisi hiçbirimiz insan olamayız, insan kalamayız, insanca yaşayamayız.

 

Hep beraber tükeniyoruz. En derin acılara şahitlik ediyoruz Gazze söz konusu olunca. Çocuklar, ihtiyarlar, kadınlar, erkekler ve hepimizin vicdanı işgal altında. Cesetlerin üstünde yükselen bunca çığlığa rağmen Filistin’deki tüm canlılar için umut kalmamış görünüyor her geçen gün. Sanki çağımızda orman kanunları geçerliymişçesine güçlü ve zorba olmanız dışında bir varlık hakkınız yok.

 

Yeniden doğacağız biliyorum çünkü “Her dem yeniden doğarız biz” diye fısıldıyor Yunus’un dizeleri kulaklarıma. “Ölüyoruz, demek ki yaşanılacak” diyor İsmet Özel her dizlerimin üzerine çöküşümde. İyinin ve doğrunun yanında olmanın yetmediği bu çağda isyandan güç alarak yeniden ayağa kalkmayı deniyorum zira Zarifoğlu’nun dediği gibi “Filistin bir sınav kâğıdı” gibi duruyor hepimizin önünde.

 

İlginizi çekebilir!  Siber-Terörde Yeni Aşama

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

rabia yavuz

Uzman Klinik Psikolog Rabia YAVUZ – 04 Haziran 2024

 

Kanla kirlenmiş bir çağda yaşıyoruz. Filistinlilerin kanı küresel vicdanın üzerinde kocaman bir çığlık gibi duruyor. Yutkunmadan, burnum sızlamadan, gözlerim yaşarmadan ve yumruğum sıkılmadan Filistin’den gelen haberlere bakamıyorum artık. İçimde kocaman bir isyan. Daha sık nefes alıp vermeye çalışıyorum gözyaşlarımı bırakmamak için. Çenem sımsıkı kilitleniyor. Aklımın sınırlarının uçurumlarına itiyor beni hepimizin seyircisi olduğu bu korkunç vahşet.

 

Yaşamak umurumuzda ve bu yüzden bu vahşet sona ersin istiyoruz. Bitsin istiyoruz. Bitmiyor lakin, günler birbirine eklenirken artık aylar birbirine eklenir oldu. Bitiriyor sanki bizi de bitmeyen ve şiddeti artarak devam eden bu soykırım. Ahlakın, ötekinin varlığında ortaya çıktığı söylenir lakin 7 Ekim’den bu yana dünyanın gözü önünde pervasızca yapılan bu soykırım ahlakın da tükenişini haber veriyor bize. Ahlakın olmadığı bir dünyada hiçbirimiz güvende değiliz. Daha da önemlisi hiçbirimiz insan olamayız, insan kalamayız, insanca yaşayamayız.

 

Hep beraber tükeniyoruz. En derin acılara şahitlik ediyoruz Gazze söz konusu olunca. Çocuklar, ihtiyarlar, kadınlar, erkekler ve hepimizin vicdanı işgal altında. Cesetlerin üstünde yükselen bunca çığlığa rağmen Filistin’deki tüm canlılar için umut kalmamış görünüyor her geçen gün. Sanki çağımızda orman kanunları geçerliymişçesine güçlü ve zorba olmanız dışında bir varlık hakkınız yok.

 

Yeniden doğacağız biliyorum çünkü “Her dem yeniden doğarız biz” diye fısıldıyor Yunus’un dizeleri kulaklarıma. “Ölüyoruz, demek ki yaşanılacak” diyor İsmet Özel her dizlerimin üzerine çöküşümde. İyinin ve doğrunun yanında olmanın yetmediği bu çağda isyandan güç alarak yeniden ayağa kalkmayı deniyorum zira Zarifoğlu’nun dediği gibi “Filistin bir sınav kâğıdı” gibi duruyor hepimizin önünde.

 

İlginizi çekebilir!  Emperyal Batı ile Birlikte ‘İslam Dünyası’ da Çöküşün Eşiğinde

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.