Ezbere Hayat ve Ezber Bozan Oruç

Uzman Klinik Psikolog Rabia YAVUZ – 9 Nisan 2024

 

Son günlerde sıkça duyuyorum, Ramazan ayı ne çabuk geçti cümlesini. Bir ay boyunca dürtülerimizi ya da isteklerimizi ertelemeyi deneyerek kendimizi geliştirme fırsatlarımız oldu. Bu fırsatları kullanabildiysek ne mutlu bize.

Elbette, çabuk geçse de zorlandığımız vakitler de olmuştur. Yeme-içme ve cinsel ilişkiden uzak kalarak tuttuğumuz oruç, insanın ve dahi tüm hayat sahibi canlıların temel ihtiyaçlarından. İki temel ihtiyaca belli vakitlerde ara vermek bazılarımızı diğerlerinden daha da fazla zorlayabilir.

Örneğin, benim gibi kahveyi fazlaca seven ve içen biri için gün içinde kahve içememek bir yoksunluk yaşatır. Bu dönemde başka şeylerin de yoksunluğunu çekmiş olabiliriz. Bu yoksunluklar bir yanıyla olmazsa olmaz dediğimiz birçok şeyin aslında düşündüğümüz kadar bağlayıcı olmadığını öğrenme fırsatı da vermiş olabilir. Belki yaşamda sadece bu iki temel ihtiyaçtan daha fazlası için de bu öğrenme fırsatından yararlanabiliriz.

Çaysız yapamam, kahvesiz yapamam gibi ezberlerimizi boza bildiğimize göre başka ezberlerimizi de mercek altına alabiliriz. Olmadan yapamam dediğimiz şeyleri bir daha gözden geçirsek? Yapamam ya da yapmam lazım dediğimiz ne çok şey var bize gerçek olmayan sınırlar koyan hayatımızda acaba?

Varsayımlarımız terapi odasında da altını çizerek baktığımız kabullerimizdir. Zaman zaman bu vazgeçilmezler ya da zorunluluklar kendimizin ya da başkalarının hayatını zorlaştırır. Belli varsayımlara dayanan bu sınırlar ne de kolay dayatmalara da dönüşebiliyor. Hepimizin sınırlara ihtiyacı var, lakin sağlıklı olanlarına. İnsanî sınırlara, bir yönüyle de işlevsel olanlara.

Zorunlulukların ya da sınırların işlevsel olmasının bir şartı da koşullar değiştiğinde kural ya da sınırların da güncellenebilir olmaları. Sadece kural olduğu için kabul ettiğimiz zorunluklar ya da yapılmalı veya yapılmamalı gibi kabuller hiç sorgulanmadan uygulandığında gerçek işlev ve değerlerini de kaybedebilir. Kaldı ki, tarih boyunca kurallar ve sınırlar sürekli değişim geçirmiştir. Geçirmelidir de. Bunca şey değişirken kurallar, vaz geçilmezler ya da zorunluluklar da dönüşür. İnsanı cehalet ve gafletten uzak tutan bir canlılığın kaynağıdır bir yanıyla bu değişimler.

Örneğin, Maide Suresi’nde doğruya davet edilen bazı kişiler “Atalarımızdan gördüklerimiz bize yeter” diyerek yeni olanı reddederler. Bu ezberlerini bozacak soru ise ardından gelir: “Ya ataları hiçbir şey bilmeyen ve doğru yoldan uzak kimseler ise de mi?”

Bazı kural ya da uygulamaları sadece bize öyle söylendiği için yapmaya ya da yapmamaya devam edersek doğruyu bulmamız ve işlevsel bir hayat yaşamamız mümkün olmayabilir. Kabullerimizin, zorunluluklarımızın ya da olmazsa olmazlarımızın arkasına bir bakalım.

Ramazan ayını geride bıraktığımız bu günlerde belki bu ayın hürmetine ezberlerimizi yeniden incelemeyi deneyebilir, yaşamın diriliğine ve dinginliğine yol alabiliriz. Siz ne dersiniz?

Bu vesileyle hepimizin Ramazan Bayramı’nı kutlar, hayırlara vesile olmasını dilerim.

Bayramlarımızın gerçekten bayram olduğu, katliamların son bulacağı günlere ulaşabilmek umuduyla.

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

Bizi Biz Yapan Hikayeler – Rabia Yavuz

Uzman Klinik Psikolog Rabia YAVUZ – 9 Nisan 2024

 

Son günlerde sıkça duyuyorum, Ramazan ayı ne çabuk geçti cümlesini. Bir ay boyunca dürtülerimizi ya da isteklerimizi ertelemeyi deneyerek kendimizi geliştirme fırsatlarımız oldu. Bu fırsatları kullanabildiysek ne mutlu bize.

Elbette, çabuk geçse de zorlandığımız vakitler de olmuştur. Yeme-içme ve cinsel ilişkiden uzak kalarak tuttuğumuz oruç, insanın ve dahi tüm hayat sahibi canlıların temel ihtiyaçlarından. İki temel ihtiyaca belli vakitlerde ara vermek bazılarımızı diğerlerinden daha da fazla zorlayabilir.

Örneğin, benim gibi kahveyi fazlaca seven ve içen biri için gün içinde kahve içememek bir yoksunluk yaşatır. Bu dönemde başka şeylerin de yoksunluğunu çekmiş olabiliriz. Bu yoksunluklar bir yanıyla olmazsa olmaz dediğimiz birçok şeyin aslında düşündüğümüz kadar bağlayıcı olmadığını öğrenme fırsatı da vermiş olabilir. Belki yaşamda sadece bu iki temel ihtiyaçtan daha fazlası için de bu öğrenme fırsatından yararlanabiliriz.

Çaysız yapamam, kahvesiz yapamam gibi ezberlerimizi boza bildiğimize göre başka ezberlerimizi de mercek altına alabiliriz. Olmadan yapamam dediğimiz şeyleri bir daha gözden geçirsek? Yapamam ya da yapmam lazım dediğimiz ne çok şey var bize gerçek olmayan sınırlar koyan hayatımızda acaba?

Varsayımlarımız terapi odasında da altını çizerek baktığımız kabullerimizdir. Zaman zaman bu vazgeçilmezler ya da zorunluluklar kendimizin ya da başkalarının hayatını zorlaştırır. Belli varsayımlara dayanan bu sınırlar ne de kolay dayatmalara da dönüşebiliyor. Hepimizin sınırlara ihtiyacı var, lakin sağlıklı olanlarına. İnsanî sınırlara, bir yönüyle de işlevsel olanlara.

Zorunlulukların ya da sınırların işlevsel olmasının bir şartı da koşullar değiştiğinde kural ya da sınırların da güncellenebilir olmaları. Sadece kural olduğu için kabul ettiğimiz zorunluklar ya da yapılmalı veya yapılmamalı gibi kabuller hiç sorgulanmadan uygulandığında gerçek işlev ve değerlerini de kaybedebilir. Kaldı ki, tarih boyunca kurallar ve sınırlar sürekli değişim geçirmiştir. Geçirmelidir de. Bunca şey değişirken kurallar, vaz geçilmezler ya da zorunluluklar da dönüşür. İnsanı cehalet ve gafletten uzak tutan bir canlılığın kaynağıdır bir yanıyla bu değişimler.

Örneğin, Maide Suresi’nde doğruya davet edilen bazı kişiler “Atalarımızdan gördüklerimiz bize yeter” diyerek yeni olanı reddederler. Bu ezberlerini bozacak soru ise ardından gelir: “Ya ataları hiçbir şey bilmeyen ve doğru yoldan uzak kimseler ise de mi?”

Bazı kural ya da uygulamaları sadece bize öyle söylendiği için yapmaya ya da yapmamaya devam edersek doğruyu bulmamız ve işlevsel bir hayat yaşamamız mümkün olmayabilir. Kabullerimizin, zorunluluklarımızın ya da olmazsa olmazlarımızın arkasına bir bakalım.

Ramazan ayını geride bıraktığımız bu günlerde belki bu ayın hürmetine ezberlerimizi yeniden incelemeyi deneyebilir, yaşamın diriliğine ve dinginliğine yol alabiliriz. Siz ne dersiniz?

Bu vesileyle hepimizin Ramazan Bayramı’nı kutlar, hayırlara vesile olmasını dilerim.

Bayramlarımızın gerçekten bayram olduğu, katliamların son bulacağı günlere ulaşabilmek umuduyla.

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

Bizi Biz Yapan Hikayeler – Rabia Yavuz

Uzman Klinik Psikolog Rabia YAVUZ – 9 Nisan 2024

 

Son günlerde sıkça duyuyorum, Ramazan ayı ne çabuk geçti cümlesini. Bir ay boyunca dürtülerimizi ya da isteklerimizi ertelemeyi deneyerek kendimizi geliştirme fırsatlarımız oldu. Bu fırsatları kullanabildiysek ne mutlu bize.

Elbette, çabuk geçse de zorlandığımız vakitler de olmuştur. Yeme-içme ve cinsel ilişkiden uzak kalarak tuttuğumuz oruç, insanın ve dahi tüm hayat sahibi canlıların temel ihtiyaçlarından. İki temel ihtiyaca belli vakitlerde ara vermek bazılarımızı diğerlerinden daha da fazla zorlayabilir.

Örneğin, benim gibi kahveyi fazlaca seven ve içen biri için gün içinde kahve içememek bir yoksunluk yaşatır. Bu dönemde başka şeylerin de yoksunluğunu çekmiş olabiliriz. Bu yoksunluklar bir yanıyla olmazsa olmaz dediğimiz birçok şeyin aslında düşündüğümüz kadar bağlayıcı olmadığını öğrenme fırsatı da vermiş olabilir. Belki yaşamda sadece bu iki temel ihtiyaçtan daha fazlası için de bu öğrenme fırsatından yararlanabiliriz.

Çaysız yapamam, kahvesiz yapamam gibi ezberlerimizi boza bildiğimize göre başka ezberlerimizi de mercek altına alabiliriz. Olmadan yapamam dediğimiz şeyleri bir daha gözden geçirsek? Yapamam ya da yapmam lazım dediğimiz ne çok şey var bize gerçek olmayan sınırlar koyan hayatımızda acaba?

Varsayımlarımız terapi odasında da altını çizerek baktığımız kabullerimizdir. Zaman zaman bu vazgeçilmezler ya da zorunluluklar kendimizin ya da başkalarının hayatını zorlaştırır. Belli varsayımlara dayanan bu sınırlar ne de kolay dayatmalara da dönüşebiliyor. Hepimizin sınırlara ihtiyacı var, lakin sağlıklı olanlarına. İnsanî sınırlara, bir yönüyle de işlevsel olanlara.

Zorunlulukların ya da sınırların işlevsel olmasının bir şartı da koşullar değiştiğinde kural ya da sınırların da güncellenebilir olmaları. Sadece kural olduğu için kabul ettiğimiz zorunluklar ya da yapılmalı veya yapılmamalı gibi kabuller hiç sorgulanmadan uygulandığında gerçek işlev ve değerlerini de kaybedebilir. Kaldı ki, tarih boyunca kurallar ve sınırlar sürekli değişim geçirmiştir. Geçirmelidir de. Bunca şey değişirken kurallar, vaz geçilmezler ya da zorunluluklar da dönüşür. İnsanı cehalet ve gafletten uzak tutan bir canlılığın kaynağıdır bir yanıyla bu değişimler.

Örneğin, Maide Suresi’nde doğruya davet edilen bazı kişiler “Atalarımızdan gördüklerimiz bize yeter” diyerek yeni olanı reddederler. Bu ezberlerini bozacak soru ise ardından gelir: “Ya ataları hiçbir şey bilmeyen ve doğru yoldan uzak kimseler ise de mi?”

Bazı kural ya da uygulamaları sadece bize öyle söylendiği için yapmaya ya da yapmamaya devam edersek doğruyu bulmamız ve işlevsel bir hayat yaşamamız mümkün olmayabilir. Kabullerimizin, zorunluluklarımızın ya da olmazsa olmazlarımızın arkasına bir bakalım.

Ramazan ayını geride bıraktığımız bu günlerde belki bu ayın hürmetine ezberlerimizi yeniden incelemeyi deneyebilir, yaşamın diriliğine ve dinginliğine yol alabiliriz. Siz ne dersiniz?

Bu vesileyle hepimizin Ramazan Bayramı’nı kutlar, hayırlara vesile olmasını dilerim.

Bayramlarımızın gerçekten bayram olduğu, katliamların son bulacağı günlere ulaşabilmek umuduyla.

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.