Anasayfa - Köşe Yazısı - Rabia Yavuz - Acı Tatlı Erteleme

Acı Tatlı Erteleme

Bizi Biz Yapan Hikayeler – Rabia Yavuz

Rabia YAVUZ – 25 Aralık 2023

 

Ertelemeyip girişelim yazıya. Erteledim bir süre yazmayı en güzel giriş kapısını bulurum belki diye. Aradım ama bulamadım. Belki de mesele bulmak değil aramaktı zira ararken kibrim de tükendi. Ertelemek başımıza dert gibi görünse de ertelemeyen de yok gibi aramızda. O nedenle hepimiz hayatımızda ertelenen bir şeyler bulabiliyoruz. Çocukken ertelenen ödevler. Yetişkinken ertelenen işler, kimi zaman vaktinde ödenmeyen faturalar. Ama en acı vereni ertelenen hayatlar. Terapi odasında da ertelenen hayatlarımızın muhasebesini yapıyoruz çoğu zaman.

 

Tümden de kötü bir şey değildir ertelemek. Kısa vadeli anlık hazlarımızı da erteleriz zaman zaman. Daha uzun vadeli sağlıklı seçimlerimizin hatırına yaparız bunu. Mesela, daha sağlıklı bir beden istediğimizde aç olmadığımız vakitlerde bize sunulan yiyecekleri yemeyi reddederiz. Sinirlendiğimiz ya da üzüldüğümüz vakitlerde kendimizi sakinleştirmek ya da can sıkıntımızı uzaklaştırmak için hemen bir şeyler yemek gelir aklımıza. Lakin bu yeme isteğini erteleriz aç olduğumuz vakitlere. Belki de duyduğumuz bir cümleyle öfkemiz kabarır ama önce sakinleşmek için biraz çekiliriz içimize. Sonra doğru bir tutum geliştirmek için o konuyu düşünmeyi ya da ele almayı sakinleştiğimiz vakte erteleriz. Bu açıdan bakıldığında erteleme işlevsel bir davranışa dönüşür. Hatta erteleme güçlüğü yaşadığımız zamanlarda başımız çok ağrır. O vakitlerde dürtüsellik dediğimiz ayrı bir sorunla karşılaşırız. Düşünün ki, evladınızın yarın sınavı var ve sınava çalışmak yerine bilgisayar oynamayı istiyor. Bu isteği erteleyememek de bir sorun haline gelir içindeki isteği erteleyemediğinde. Oyun oynamakta bir sorun yoktur, sadece zamanlamasıdır durumu kritik hale getiren.

 

Çocukluktan itibaren bir şeyleri ertelemeyi yavaş yavaş öğreniyoruz. Erteleme ne zaman bir problem haline geliyor diye baktığımızda benim kanaatim, erteleme davranışının bir alışkanlık haline gelmesi. Hatta bir yaşam biçimine dönüşür zaman zaman. Neredeyse bir otomatik ayara dönüşmesi ise ertelemeyi işlevsiz hale getiren şey. Beynimiz üzerine yapılan çalışmalar gösteriyor ki bu muazzam organ ekonomik çalışmaya ayarlı. Her şeyi bilinçli olarak yapmıyoruz. Özellikle bilinçli olmayan davranışlarımızın arkasında dopamin hormonuyla ilişkili olan ödül sistemimiz var. Bu ödül sistemi kısa vadeli hazları önceliklendirmemizi sağlıyor. Özellikle keyif aldığımız şeyleri şöyle hızlıca bir düşünürsek ne kadar zahmetsiz yaptığımızı fark ederiz. Çok sevdiğimiz bir arkadaşımızı görmek söz konusu olduğunda saatlerin nasıl geçtiğini fark etmiyordur. Merak ettiğimiz bir konuyu araştırırken her zorluğu aşabiliyor olmamız hep bu sistem sayesindedir.

İlginizi çekebilir!  Küresel statükonun Davos fiyaskosu

 

Ödül sistemimiz hazzı arar ve sıkıntıdan kaçar.  Bu nedenle ertelediğimiz birçok davranışın arkasında da yapılacak işlerin ya da verilecek kararların üzerimizde oluşturduğu sıkıntı yer alıyor olabilir. Davranışın arkasındaki duygu ya da düşünceyi bulmak bizleri otomatik ayarlardan çıkaracak şeydir aslında. Bir süre meraklı bir bilim adamı gibi duygularımıza ya da düşüncelerimize bakmayı deneyebilirsek çoğu zaman ertelediğimiz meselelerin bizim için değerini fark ederiz. Çoğu zaman ertelediklerimiz bizim için önemsiz olan şeyler değildir bilakis çok önemli şeylerdir. Farkındalık ise otomatik ayarlardan çıkıp beynimizin manuel ayarlarını kullanmamızı gerektirir. İşte bu farkındalık ayarlarında hoşnut olmadığımız alışkanlık döngülerini kırabiliriz. Küçük bir adımdır farkındalığa geçme kararı ama büyük bir fark oluşturabilir. Aynı tren raylarında makas değiştirmek gibidir. Bir an durup önce durumun ne olduğunu tanımlayabilirsek hikayemizi yeniden yazabiliriz. Bu sayede “Ben tembelim” demek yerine “Bu davranış birçok insanın mücadele ettiği bir tutum. Birçok insan bu alışkanlığın zararlarını yaşıyor. Yalnız değilim. Bu sorunu aşan insanların tecrübelerinden yararlanabilirim” dediğimiz anda farklı sonuçlar almaya başlayabiliriz.  Sizin de çevrenizde erteleme davranışı ile ilgili zorluk yaşayan var mı? Onlar bu durumu nasıl yönetiyorlar? Ya da siz daha önce bu sorunla nasıl başa çıktınız? Bu sorular sayesinde ortak insanlık deneyiminden faydalanmaya başlayabiliriz.

 

Erteleme sizin de gündeminizdeyse 28 Aralık 19.30da Üsküdar Altunizade Kültür Merkezinde ertelemeyi konuşmak niyetindeyiz. Sizleri de bekleriz.

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

Bizi Biz Yapan Hikayeler – Rabia Yavuz

Rabia YAVUZ – 25 Aralık 2023

 

Ertelemeyip girişelim yazıya. Erteledim bir süre yazmayı en güzel giriş kapısını bulurum belki diye. Aradım ama bulamadım. Belki de mesele bulmak değil aramaktı zira ararken kibrim de tükendi. Ertelemek başımıza dert gibi görünse de ertelemeyen de yok gibi aramızda. O nedenle hepimiz hayatımızda ertelenen bir şeyler bulabiliyoruz. Çocukken ertelenen ödevler. Yetişkinken ertelenen işler, kimi zaman vaktinde ödenmeyen faturalar. Ama en acı vereni ertelenen hayatlar. Terapi odasında da ertelenen hayatlarımızın muhasebesini yapıyoruz çoğu zaman.

 

Tümden de kötü bir şey değildir ertelemek. Kısa vadeli anlık hazlarımızı da erteleriz zaman zaman. Daha uzun vadeli sağlıklı seçimlerimizin hatırına yaparız bunu. Mesela, daha sağlıklı bir beden istediğimizde aç olmadığımız vakitlerde bize sunulan yiyecekleri yemeyi reddederiz. Sinirlendiğimiz ya da üzüldüğümüz vakitlerde kendimizi sakinleştirmek ya da can sıkıntımızı uzaklaştırmak için hemen bir şeyler yemek gelir aklımıza. Lakin bu yeme isteğini erteleriz aç olduğumuz vakitlere. Belki de duyduğumuz bir cümleyle öfkemiz kabarır ama önce sakinleşmek için biraz çekiliriz içimize. Sonra doğru bir tutum geliştirmek için o konuyu düşünmeyi ya da ele almayı sakinleştiğimiz vakte erteleriz. Bu açıdan bakıldığında erteleme işlevsel bir davranışa dönüşür. Hatta erteleme güçlüğü yaşadığımız zamanlarda başımız çok ağrır. O vakitlerde dürtüsellik dediğimiz ayrı bir sorunla karşılaşırız. Düşünün ki, evladınızın yarın sınavı var ve sınava çalışmak yerine bilgisayar oynamayı istiyor. Bu isteği erteleyememek de bir sorun haline gelir içindeki isteği erteleyemediğinde. Oyun oynamakta bir sorun yoktur, sadece zamanlamasıdır durumu kritik hale getiren.

 

Çocukluktan itibaren bir şeyleri ertelemeyi yavaş yavaş öğreniyoruz. Erteleme ne zaman bir problem haline geliyor diye baktığımızda benim kanaatim, erteleme davranışının bir alışkanlık haline gelmesi. Hatta bir yaşam biçimine dönüşür zaman zaman. Neredeyse bir otomatik ayara dönüşmesi ise ertelemeyi işlevsiz hale getiren şey. Beynimiz üzerine yapılan çalışmalar gösteriyor ki bu muazzam organ ekonomik çalışmaya ayarlı. Her şeyi bilinçli olarak yapmıyoruz. Özellikle bilinçli olmayan davranışlarımızın arkasında dopamin hormonuyla ilişkili olan ödül sistemimiz var. Bu ödül sistemi kısa vadeli hazları önceliklendirmemizi sağlıyor. Özellikle keyif aldığımız şeyleri şöyle hızlıca bir düşünürsek ne kadar zahmetsiz yaptığımızı fark ederiz. Çok sevdiğimiz bir arkadaşımızı görmek söz konusu olduğunda saatlerin nasıl geçtiğini fark etmiyordur. Merak ettiğimiz bir konuyu araştırırken her zorluğu aşabiliyor olmamız hep bu sistem sayesindedir.

İlginizi çekebilir!  Ekonomik Büyüme, İstihdam ve AR-GE

 

Ödül sistemimiz hazzı arar ve sıkıntıdan kaçar.  Bu nedenle ertelediğimiz birçok davranışın arkasında da yapılacak işlerin ya da verilecek kararların üzerimizde oluşturduğu sıkıntı yer alıyor olabilir. Davranışın arkasındaki duygu ya da düşünceyi bulmak bizleri otomatik ayarlardan çıkaracak şeydir aslında. Bir süre meraklı bir bilim adamı gibi duygularımıza ya da düşüncelerimize bakmayı deneyebilirsek çoğu zaman ertelediğimiz meselelerin bizim için değerini fark ederiz. Çoğu zaman ertelediklerimiz bizim için önemsiz olan şeyler değildir bilakis çok önemli şeylerdir. Farkındalık ise otomatik ayarlardan çıkıp beynimizin manuel ayarlarını kullanmamızı gerektirir. İşte bu farkındalık ayarlarında hoşnut olmadığımız alışkanlık döngülerini kırabiliriz. Küçük bir adımdır farkındalığa geçme kararı ama büyük bir fark oluşturabilir. Aynı tren raylarında makas değiştirmek gibidir. Bir an durup önce durumun ne olduğunu tanımlayabilirsek hikayemizi yeniden yazabiliriz. Bu sayede “Ben tembelim” demek yerine “Bu davranış birçok insanın mücadele ettiği bir tutum. Birçok insan bu alışkanlığın zararlarını yaşıyor. Yalnız değilim. Bu sorunu aşan insanların tecrübelerinden yararlanabilirim” dediğimiz anda farklı sonuçlar almaya başlayabiliriz.  Sizin de çevrenizde erteleme davranışı ile ilgili zorluk yaşayan var mı? Onlar bu durumu nasıl yönetiyorlar? Ya da siz daha önce bu sorunla nasıl başa çıktınız? Bu sorular sayesinde ortak insanlık deneyiminden faydalanmaya başlayabiliriz.

 

Erteleme sizin de gündeminizdeyse 28 Aralık 19.30da Üsküdar Altunizade Kültür Merkezinde ertelemeyi konuşmak niyetindeyiz. Sizleri de bekleriz.

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.