14 Şubat Dedikleri Birkaç Gül ve Birkaç Çikolata, Bana Seni Gerek Seni
Rabia YAVUZ – 14 Şubat 2024
14 Şubat birçok kişinin doğum günü ya da sevdiklerimizden birinin ölüm yıl dönümü olabilir ama çoğumuzun aklına 14 Şubat deyince güllerden oluşmuş bir buket ve kalp şeklindeki bir kutu çikolata geliyorsa bu durum çok şaşırtıcı değil. Televizyon, sosyal medya, reklam panoları sürekli bu özel güne dair uyaranlarla dolu. Kitap aldığım online siteler bile 14 Şubat yüzü suyu hürmetine hediyelik kitap önerileri için posta kutumu günler önce doldurmaya başladı. Instagram hesabımın ana sayfası mücevher firmalarının sevginin en saf ifadesi olarak pazarladıkları aksesuarların doldurduğu reklamlarla işgal altında. Sanırım siz de kuşatıldığımız kapitalist kültürün uyaranlarına sürekli maruz kalıyorsunuzdur.
İlişkilerimiz söz konusu olduğunda beklentilerimiz sosyal medya ve reklamlara maruz kaldığımız oran kadar yüksek olabiliyor. Özellikle ilişkilerin değerinin özel bir günde yapılacak olanlarla sınırlandırıldığı ve idealleştirilmiş çiftlerin ve onların kutlamalarının göz önünde sergilendiği bu günlerde. Evet ilişkilerimiz çok önemli zira Dr. Ester Perel’in dediği gibi hayatlarımızın niteliği ilişkilerimizin niteliği ile belirleniyor. Bu nedenle ilişkilerden ne beklediğimizi netleştirmek daha da önem arz ediyor. Acı, beklentilerle gerçeklerin arasındaki uçurumdan kaynaklanır. Eşlerimiz asla mükemmel olmayacak, biz de. Mükemmeliyetçilik genellikle ya hep ya hiç düşüncesine odaklanır ve olan şey kusursuz değilse değerli de değildir. İdealize edilmiş eş ve ilişki için çabalamak ilişkimizde göremediğimiz engeller yaratır. Neyse ki mükemmeliyetçilik ile başa çıkmanın yolları vardır. İdealize edilmiş beklentiler ile ilişkilerimizin gerçekliği arasındaki boşluğa bakmak yerine eşimizin gerçekte kim olduğunu anlamaya çalışmak ve onunla daha yapıcı yollarla ilişki kurabilmemize fırsat verebilir. Sevdiklerimize merak, takdir, minnettarlık ve açıklıkla baktığımızda daha mükemmel değil ama daha gerçek ilişkiler kurabiliriz.
Sevgililer gününe gelince, tüm sevgimizi özel bir güne bağlamak takdir ve kabul gibi ilişkileri geliştiren küçük ama kıymetli adımları atmamıza engel olur. İlişkileri yalnızca 14 Şubat’ta kutlamak yerine yıl boyunca ilişkilerimize özen göstermeli ve onları takdir etmeliyiz. Reklam verenlerin “Sevgililer Günü” konseptini şekillendirdiğini unutmamalı. Şık akşam yemekleri, gün batımı veya mücevherlerle süslenen reklamlara maruz kalıyoruz ve tüm bu görsel şartlanma ne beklememiz gerektiğine dair bir illüzyon yaratıyor. Her yıl 14 Şubat’ta daha fazla para harcanıyor. Bunu aklımızda tutarak bu tür kutlamaların bizim için gerçekten ne anlama geldiğini biraz düşünmekte fayda var. Özel günler birinin sevgisini göstereceği bir sınav ya da sevdiğiniz kişinin zihninizi okuyup okuyamadığını kontrol etmenin bir yolu değil. Eğer özel günler için bir beklentimiz varsa da bunu nazikçe eşimize iletmeyi ve fikrini almayı deneyebiliriz. İletişimi açık tutmak ilişkinin canlılığını korumanın en sahici yoludur.
14 Şubat birçok kişinin doğum günü ya da sevdiklerimizden birinin ölüm yıl dönümü olabilir ama çoğumuzun aklına 14 Şubat deyince güllerden oluşmuş bir buket ve kalp şeklindeki bir kutu çikolata geliyorsa bu durum çok şaşırtıcı değil. Televizyon, sosyal medya, reklam panoları sürekli bu özel güne dair uyaranlarla dolu. Kitap aldığım online siteler bile 14 Şubat yüzü suyu hürmetine hediyelik kitap önerileri için posta kutumu günler önce doldurmaya başladı. Instagram hesabımın ana sayfası mücevher firmalarının sevginin en saf ifadesi olarak pazarladıkları aksesuarların doldurduğu reklamlarla işgal altında. Sanırım siz de kuşatıldığımız kapitalist kültürün uyaranlarına sürekli maruz kalıyorsunuzdur.
İlişkilerimiz söz konusu olduğunda beklentilerimiz sosyal medya ve reklamlara maruz kaldığımız oran kadar yüksek olabiliyor. Özellikle ilişkilerin değerinin özel bir günde yapılacak olanlarla sınırlandırıldığı ve idealleştirilmiş çiftlerin ve onların kutlamalarının göz önünde sergilendiği bu günlerde. Evet ilişkilerimiz çok önemli zira Dr. Ester Perel’in dediği gibi hayatlarımızın niteliği ilişkilerimizin niteliği ile belirleniyor. Bu nedenle ilişkilerden ne beklediğimizi netleştirmek daha da önem arz ediyor. Acı, beklentilerle gerçeklerin arasındaki uçurumdan kaynaklanır. Eşlerimiz asla mükemmel olmayacak, biz de. Mükemmeliyetçilik genellikle ya hep ya hiç düşüncesine odaklanır ve olan şey kusursuz değilse değerli de değildir. İdealize edilmiş eş ve ilişki için çabalamak ilişkimizde göremediğimiz engeller yaratır. Neyse ki mükemmeliyetçilik ile başa çıkmanın yolları vardır. İdealize edilmiş beklentiler ile ilişkilerimizin gerçekliği arasındaki boşluğa bakmak yerine eşimizin gerçekte kim olduğunu anlamaya çalışmak ve onunla daha yapıcı yollarla ilişki kurabilmemize fırsat verebilir. Sevdiklerimize merak, takdir, minnettarlık ve açıklıkla baktığımızda daha mükemmel değil ama daha gerçek ilişkiler kurabiliriz.
Sevgililer gününe gelince, tüm sevgimizi özel bir güne bağlamak takdir ve kabul gibi ilişkileri geliştiren küçük ama kıymetli adımları atmamıza engel olur. İlişkileri yalnızca 14 Şubat’ta kutlamak yerine yıl boyunca ilişkilerimize özen göstermeli ve onları takdir etmeliyiz. Reklam verenlerin “Sevgililer Günü” konseptini şekillendirdiğini unutmamalı. Şık akşam yemekleri, gün batımı veya mücevherlerle süslenen reklamlara maruz kalıyoruz ve tüm bu görsel şartlanma ne beklememiz gerektiğine dair bir illüzyon yaratıyor. Her yıl 14 Şubat’ta daha fazla para harcanıyor. Bunu aklımızda tutarak bu tür kutlamaların bizim için gerçekten ne anlama geldiğini biraz düşünmekte fayda var. Özel günler birinin sevgisini göstereceği bir sınav ya da sevdiğiniz kişinin zihninizi okuyup okuyamadığını kontrol etmenin bir yolu değil. Eğer özel günler için bir beklentimiz varsa da bunu nazikçe eşimize iletmeyi ve fikrini almayı deneyebiliriz. İletişimi açık tutmak ilişkinin canlılığını korumanın en sahici yoludur.
14 Şubat birçok kişinin doğum günü ya da sevdiklerimizden birinin ölüm yıl dönümü olabilir ama çoğumuzun aklına 14 Şubat deyince güllerden oluşmuş bir buket ve kalp şeklindeki bir kutu çikolata geliyorsa bu durum çok şaşırtıcı değil. Televizyon, sosyal medya, reklam panoları sürekli bu özel güne dair uyaranlarla dolu. Kitap aldığım online siteler bile 14 Şubat yüzü suyu hürmetine hediyelik kitap önerileri için posta kutumu günler önce doldurmaya başladı. Instagram hesabımın ana sayfası mücevher firmalarının sevginin en saf ifadesi olarak pazarladıkları aksesuarların doldurduğu reklamlarla işgal altında. Sanırım siz de kuşatıldığımız kapitalist kültürün uyaranlarına sürekli maruz kalıyorsunuzdur.
İlişkilerimiz söz konusu olduğunda beklentilerimiz sosyal medya ve reklamlara maruz kaldığımız oran kadar yüksek olabiliyor. Özellikle ilişkilerin değerinin özel bir günde yapılacak olanlarla sınırlandırıldığı ve idealleştirilmiş çiftlerin ve onların kutlamalarının göz önünde sergilendiği bu günlerde. Evet ilişkilerimiz çok önemli zira Dr. Ester Perel’in dediği gibi hayatlarımızın niteliği ilişkilerimizin niteliği ile belirleniyor. Bu nedenle ilişkilerden ne beklediğimizi netleştirmek daha da önem arz ediyor. Acı, beklentilerle gerçeklerin arasındaki uçurumdan kaynaklanır. Eşlerimiz asla mükemmel olmayacak, biz de. Mükemmeliyetçilik genellikle ya hep ya hiç düşüncesine odaklanır ve olan şey kusursuz değilse değerli de değildir. İdealize edilmiş eş ve ilişki için çabalamak ilişkimizde göremediğimiz engeller yaratır. Neyse ki mükemmeliyetçilik ile başa çıkmanın yolları vardır. İdealize edilmiş beklentiler ile ilişkilerimizin gerçekliği arasındaki boşluğa bakmak yerine eşimizin gerçekte kim olduğunu anlamaya çalışmak ve onunla daha yapıcı yollarla ilişki kurabilmemize fırsat verebilir. Sevdiklerimize merak, takdir, minnettarlık ve açıklıkla baktığımızda daha mükemmel değil ama daha gerçek ilişkiler kurabiliriz.
Sevgililer gününe gelince, tüm sevgimizi özel bir güne bağlamak takdir ve kabul gibi ilişkileri geliştiren küçük ama kıymetli adımları atmamıza engel olur. İlişkileri yalnızca 14 Şubat’ta kutlamak yerine yıl boyunca ilişkilerimize özen göstermeli ve onları takdir etmeliyiz. Reklam verenlerin “Sevgililer Günü” konseptini şekillendirdiğini unutmamalı. Şık akşam yemekleri, gün batımı veya mücevherlerle süslenen reklamlara maruz kalıyoruz ve tüm bu görsel şartlanma ne beklememiz gerektiğine dair bir illüzyon yaratıyor. Her yıl 14 Şubat’ta daha fazla para harcanıyor. Bunu aklımızda tutarak bu tür kutlamaların bizim için gerçekten ne anlama geldiğini biraz düşünmekte fayda var. Özel günler birinin sevgisini göstereceği bir sınav ya da sevdiğiniz kişinin zihninizi okuyup okuyamadığını kontrol etmenin bir yolu değil. Eğer özel günler için bir beklentimiz varsa da bunu nazikçe eşimize iletmeyi ve fikrini almayı deneyebiliriz. İletişimi açık tutmak ilişkinin canlılığını korumanın en sahici yoludur.