Terörist Tövbe Eder mi? – Prof. Dr. Faruk Taşçı

Prof. Dr. Faruk TAŞÇI – 15 Mayıs 2024

 

Dünya genelinde 2 milyar civarı bir Müslüman nüfus bulunuyor. Müslüman nüfusun çoğunluğu İslam İşbirliği Teşkilatı’na (İİT) üye 57 ülkede bulunmakla birlikte, İİT’ye üye olmayan başka ülkelerde de Müslümanlar var.

Dünya Mutluluk Raporu

Böyle bir bağlamda, etkili bir haber portalındaki “Dünya Mutluluk Raporu” ile ilgili haberin ilk cümlesi aynen şöyle veriliyor: “Finlandiya, Birleşmiş Milletler destekli yıllık Dünya Mutluluk Raporu’nda yedinci kez dünyanın en mutlu ülkesi oldu.”

Haber metninin devamında şu ifadeler dikkat çekiyor: “Araştırmaya göre, Finlandiya, yedinci yıl üst üste dünyanın en mutlu ülkesi oldu. Birleşmiş Milletler destekli yıllık Dünya Mutluluk Raporu’nda diğer İskandinav ülkeleri Danimarka, İzlanda ve İsveç ilk 10’da yer aldı. Afganistan, Taliban’ın 2020’de yönetime gelmesinin ardından 143 ülke arasında en alt sıralarda kaldı.”        Haber metninin devamında “Mutluluk raporunda Türkiye, 4.975 puanla genel tabloda 98. sırada yer aldı.” bilgisi de dikkatlere sunuluyor.

Söz konusu haber portalının Afganistan üzerinden “İslam alerjisi” ve genel manada “Türkiye hazımsızlığı” başka bir yazının konusu. Bu nedenle burada sadece şunu sormakla yetinelim: Gerçekten İslam ülkeleri “mutlu” değil mi?

Bu sorunun cevabını vermek için öncelikle Dünya Mutluluk Raporu’nun bağlamına bakmak gerekiyor. Dünya Mutluluk Raporu’nda ülkeler arasında ortalama mutluluğu açıklayan regresyonlar için “kişi başına düşen GSYİH, sosyal destek, doğumda sağlıklı yaşam beklentisi, yaşam tercihleri yapma özgürlüğü, cömertlik ve yolsuzluk algısı” kullanılıyor.

Kişi başına düşen GSYİH’ndan kastedilen belli. Sosyal destek denilince “Başınız sıkıştığında, ihtiyacınız olduğunda size yardım edeceklerine güvenebileceğiniz akrabalarınız ya da arkadaşlarınız var mı, yok mu?” sorusunun cevabına bakılıyor. Doğumda sağlıklı yaşam beklentisine ilişkin zaman serileri, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Küresel Sağlık Gözlemevi veri havuzundan alınıyor.

İlginizi çekebilir!  Komplo Hikayeleri 3:  Hayalet

Yaşam tercihleri yapma özgürlüğünde “Hayatınızda ne yapacağınızı seçme özgürlüğünüzden memnun musunuz yoksa memnun değil misiniz?” sorusu, cömertlikte “Geçtiğimiz ay bir hayır kurumuna bağış yaptınız mı?” sorusu ve yolsuzluk algısında “Yolsuzluk hükümet genelinde yaygın mı, değil mi?” ve “Yolsuzluk işletmelerde yaygın mı, değil mi?” soruları var.

İslam Ülkeleri Neden “Mutlu Değil” Görünüyor?

Bu bağlama göre ülkelere mutluluk puanları veriliyor. Çıkan sonuçlarda İslam ülkelerinin hemen hepsi “mutlu değil” görünüyor. Bu durumu anlamlandırmak iki türlü olabilir: Ya İslam ülkeleri hakikaten çok mutsuz ya da Dünya Mutluluk Raporu’nun mutluluk göstergeleri İslam’a (ülkelerine) göre değil. Birincisine meyletmek en kolay olanı ama ikincisi ile ilgili birkaç not düşmek daha mühim. Burada mutluluk “türleri” önemli bir açılım sunuyor.

Mutluluk türlerinden biri, “bir şey ile” veya “bir şeyden” mutlu olmak. Burada mutluluk için bir “şey” gerekli. Örneğin elde edilen gelir ile bu mutluluk gerçekleşebiliyor, ancak önemli mesele şu ki “ne kadar gelir insanı mutlu eder?” “Arzularını bir türlü tatmin edemeyen nefis” sahibi ve örneğin cebine (kişi başı GSYİH) 30 bin dolar giren insanlardan oluşan bir batılı ülke insanı mı yoksa azimle helalinden çalışıp “ihtiyaçlarını gideren mutmain nefis” sahibi olan bir İslam ülkesi Müslüman insan mı?

Mutluluk türlerinde ikincinde kişinin kendisini “mutlu hissetmesi” bulunuyor. Burada mutluluk için herhangi bir şeyin varlığı şart değil; olması gereken, sadece duygu. Bu bağlamda belki de görünürde bir şey yok ama mutlu hissetme var. “Adam saraylarda yaşıyor, bir sürü hizmetçileri var, altında çeşit çeşit arabalar var” dense de “buna rağmen bir türlü mutlu olamıyor” laflarını duymak sıradan bir durum. Tersinden adamın elinde bir şeyi yok, “ağzı kokuyor” diye küçümsenen bazı gariplerin mutlulukları imrendirecek cinsten olabiliyor.

İlginizi çekebilir!  Kazanan Seçmen Oldu!

Yine “mutlu bir yaratılışa veya kişiliğe sahip olmak” mutluluk türlerinden. Bu anlamda belki mutlu hissetmek de kişilikle ilgili. Mutluluk için aykırı “görünen” bir durum olarak, mesela, her ne zorluk olursa olsun neşeli bir kişiliğe sahip olmak, insanı mutlu kılabiliyor. Hacıyatmaz tabiatlı insanların İslam dünyasında varlığı, “sabır” kavramından dolayı daha çok olsa gerek; bu nedenle sabredenlerin mutlulukları da çok oluyordur.

Son olarak, mutlu olmak aynı zamanda, “mutlu bir hayata sahip olmak” demek. Burada, hayata karşı olumlu tutum sahibi olmak var. Bu da bilişsel ve duygusal bir karışım demek, yani çok öznel; çünkü bilişsel yön, hayatı olumlu görmeyi, dengeli duruşu ve ölçüyü temsil ediyor. Hal böyle olunca, “hayrın de şerrin de Allah’tan olduğunu” kabul eden Müslümanlar mı daha mutlu olmalıdır yoksa Allah’ı paranteze alanlar mı?

Özetle; (daha detaylı açıklamalara ihtiyaç olmakla birlikte) İslam ülkeleri için ayrı bir mutluluk endeksi gerekiyor. Çünkü mevcut mutluluk endeksleri Müslümanlara ait kavramların, inançların, olayların ve amellerin mahiyetini yansıtmıyor, yansıtamaz; çünkü karanlık ile bakır ile altın bir değildir! Bu nedenle İslam ülkelerini, Batı’nın ölçülerine göre değerlendirmek adil olmaz. Bununla birlikte İslam Ülkeleri Mutluluk Endeksi’nin temel standart ilkeleri olması gerektiği gibi, her ülkeye has örfi/yerel mutluluk ölçülerinin de endekse dahil edilmesi elzem. Bu mesele, başka bir yazıyı hak ediyor.

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.