24 kez görüntülendi.
bercan tutar banner

Bercan TUTAR – 21 Ocak 2025

 

PKK’yı da KDP gibi bölünme ve iç çatışmalar mı bekliyor?

 

Terör örgütü PKK 1970’lerin ortalarında Türkiye başta olmak üzere Irak, Suriye ve İran topraklarında bağımsız bir Kürt devletine dönüşecek bir dayanak oluşturmak amacıyla Marksist-Leninist bir hareket olarak kuruldu. Lideri Abdullah Öcalan’ın 1999’da yakalanmasından sonra ideolojisini ve hedeflerini önemli ölçüde değiştirdiğini iddia etti. 2000’li yılların başından itibaren Öcalan, hiyerarşik olarak yukarıdan aşağıya her türlü örgütlü rejime karşı komünalizmi savunmaya başladı. Çevreye ve cinsiyet çeşitliliğine dayalı, demokratik ve hiyerarşik olmayan bir yönetim biçimini vurguladı. 2004 yılında bu fikirlerini “demokratik konfederasyon” adı altında kavramsallaştırdı.

Bu tarihten sonra PKK sürekli olarak bağımsızlık fikrinden vazgeçtiğini ve bunun yerine demokratik özerklik için çalıştığını ilan ediyor. Ne var ki PKK ve uzantılarının resmi belgeleri ve eylemleri, ideoloji ya da hedefleri açısından bu kadar dramatik bir değişimi yansıtmıyor. Bu modelin her ne kadar ulus devlet fikrine, liderlik kültürüne ve hiyerarşiye karşı olduğu iddia edilse de PKK’nın üst yapısı konumundaki KCK sözleşmesi mutlak bir devlet yapısından oluşuyor.

Bu nedenle Türkiye’de tıkanma noktasına gelen PKK örgütü ayrılıkçı söylemini ve iddialarını değiştirmiş görünse de nihai hedefi değişmiş değil. Türkiye’de konjonktüre göre ‘demokratik özerkliği’ savunan PKK’nın Suriye kolu PYD/YPG ise en son açıklamalarına bakarsak siyasi federalizm yerine coğrafi federalizmi savunduklarını söylüyor.

“Kürdistan Topluluklar Birliği/Koma Civakên Kurdistanê” adıyla kurulan KCK adlı üst yapının Türkiye versiyonunda HPG silahlı gücü PKK ise siyasi yapılanmayı temsil ediyor. Ülkemizde HPG yerine PKK daha fazla kullanılıyor. KCK-Suriye yapılanmasının silahlı kolunu YPG, siyasi kolunu ise PYD oluşturuyor.

Suriye yapılanmasının adı ‘KCK-Rojava’ olarak geçiyor. KCK-Rojava’nın ideolojisi, sembolleri, örgütlenmesi ve hedefleri Kandil’de üslenmiş çatı örgüt KCK’nın ideolojileriyle hayli uyumlu. PYD, doktrininde PKK’yı takip ediyor ve PYD’ye bağlı YPG üyelerinin önemli bir kısmı Türkiye’den devşiriliyor. YPG’nin silahlı gücü Kandil liderliğine bağlı olarak faaliyet gösterirken, militanları büyük ölçüde PKK’nın silahlı kolu olan HPG tarafından eğitiliyor.

İlginizi çekebilir!  Suriye İle Normalleşme Nerede, Nasıl ve Ne Zaman?

Suriye’deki iç savaşın dinamikleri PYD’nin ülkenin kuzeyinde siyasi bir aktör olarak kendini konsolide etmesini sağlarken YPG, ABD’nin hizmetinde paralı askerler olarak DEAŞ’a karşı verdiği sözde mücadele ile meşrulaştırılmaya çalışılıyor. PKK, Suriye’de uygulanacak yönetim modelinin Türkiye’nin doğu ve güneydoğusundaki kentlerde de izleneceğini sık sık ilan etti. ABD, Suriye iç savaşındaki çıkarları gereği PYD-YPG’nin PKK bağlantılı olduğu gerçeğini göz ardı etti ve sahada müttefik olarak YPG’yi destekledi.

Ancak Suriye’de 8 Aralık 2024’te HTŞ liderliğindeki halk devriminde 61 yıllık Esad rejiminin devrilmesiyle kartlar yeniden karılıyor. Türkiye’nin Suriye’de ana aktör olarak sahneye çıkması tıpkı PKK gibi YPG’de de alarma yol açtı. PKK artık silah bırakma noktasına gelirken YPG ise uzatmaları oynuyor.

İki yapı arasında son kertede ABD ve İsrail gibi aktörlerin yönlendirmesi ve direktifleriyle tamamen Türkiye’nin güdümüne giren PKK karşıtı bir yol izlenebilir. Bu da PKK içinde daha önce Irak’taki KDP’nin maruz kaldığına benzer bir çatışmayı tetikleyebilir. Çünkü Molla Mustafa Barzani’nin partisi KDP ile Irak hükümeti arasında 1970 yılında anlaşma imzalandıktan sonra bu duruma karşı çıkan Celal Talabani KDP’den ayrılarak kendi partisi KYB’yi kurdu. Daha sonra da iki parti arasında ‘birakujî’ denilen kardeş kavgası başladı. Bu sorun şimdiye kadar da çözülebilmiş değil. 1978’deki KDP ve KYB çatışmalarında 800 peşmerge hayatını kaybetti. 1990’larda ise kardeş kavgası iç savaşa kadar evrildi. Türkiye araya girerek KDP ve KYB arasındaki iç çatışmaları engelledi.

Benzer bir süreç PKK ve YPG arasında da yaşanabilir. Çünkü Suriye’deki YPG yapılanması tamamen ABD ve İsrail güdümündeyken Kandil’deki PKK üzerinde ise Avrupa ve ABD dışında İran gibi bölgesel aktörler de etkili.

Öcalan’ın temsil ettiği PKK kanadının Türkiye ile uyumlu bir çizgide olacağının sinyallerini vermesi diğer aktörlerin etkili olduğu PKK fraksiyonlarında çatlaklara yol açabilir.

İlginizi çekebilir!  Irak ve Suriye'nin kuzeyine hava harekatı!

Bu bağlamda Türkiye’nin veya imkân verilen Abdullah Öcalan’ın Kandil ve Suriye’deki YPG üzerinde ne kadar etkili olacağı sorusu kafaları meşgul ediyor. Öcalan’ın taleplerine uyulması halinde ABD, İsrail ve İran gibi aktörler kendi gündemlerine bağlı grupları oluşturacaktır. Ya YPG ve Kandil bir bütün olarak ya da bu gruplardan kopan yeni gruplar PKK lideri Öcalan’a karşı kazan kaldırabilir.

Bu nedenle bazı kesimler merak içinde. PKK’nın Talabani’sinin kim olacağını tahmin etmeye çalışıyor. Şimdilik bütün parmaklar YPG lideri Mazlum Abdi’yi işaret ediyor. Fakat Abdi yerine başkaları da sürpriz yapabilir. PKK içinde iki başlılık yerine üç hatta dört başlı bir muhalif tablo da oluşabilir.

Türkiye bunu istemeyecektir. O zaman bir yerine daha fazla PKK ile mücadele gerekecektir. Bunun köklü çözümü Türkiye’nin Batı’ya ve bölgesel güçlere karşı verdiği mücadelede zafer elde etmesidir. Çünkü terör ile mücadele aynı zamanda Batı ile ve ülkemize dair hesapları olan bölgesel aktörlerle bir mücadeledir. Eğer küresel ve bölgesel denklemlerdeki ağırlığımızı artırırsak o zaman Batı’nın bize terör örgütleriyle düzenlediği saldırıları da kolaylıkla püskürtür ve etkisiz hale getiririz. Yoksa bir örgütü bitirsek bile diğeri ortaya çıkacaktır. Bunu önlemenin yolu bataklığı tamamen kurutmaktır.

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.