Prof. Dr. Celalettin Yavuz, Güvenlik Politikaları Uzmanı – 14 Aralık 2024
Önceki bölümde ele alınan terörün tasfiyesi için gerekenler, çatışma çözümlenmesi bağlamında PKK’nın tasfiyesi için şartların olgunlaşıp olgunlaşmadığı konusu üzerinde bir sonuca varıldı.
İmralı çıkışının ardından kamuoyu şaşkınlık içerisindeyken, Bahçeli’nin “iç cepheyi güçlendirme” çağrısı havada kaldı. Zira iktidar ve muhalefet kutuplaştırıcı dili bırakmak bir yana, arttırarak sürdürdüler. Bu kutuplaştırıcı dil sürdürülürken iç cephenin güçlendirilmesi mümkün olabilir mi?
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bahçeli’nin çağrısını “Cumhur İttifakı yoluna pekleşerek devam ediyor. Türklerle Kürtler arasına örülmek istenen terör duvarını yıkıp atacağız!” diyerek, Bahçeli’yi incitmeyen ama güçlü bir destek de vermeyen tutum sergilemişti. Bahçeli’nin DEM’e de yönelttiği terör örgütünü silah bırakmaya çağrısına DEM yöneticileri “Biz PKK’lı değiliz, silah bırakmasını istemeyiz!” şeklinde karşılık bulsa da daha sonra İmralı’yı ziyaret için Adalet Bakanlığı’na başvuru yaptı. Bir süre sonra Bahçeli, terörün tasfiyesinde “A” noktasıyla ile İmralı’yı “B” ile DEM’i niteleyerek adres göstererek, devletin muhataplarının bu iki adres olacağını gösterdi.
Aynı günlerde Erdoğan, Bahçeli’nin davetine DEM’in yaklaşımını pek umutlu bulmayan bir tarzda “Tüm bunlara rağmen geleceğe odaklanan perspektifle neler yapılabileceğini mütalaa ediyoruz. Silahları gömdüğünüz anda bizim için her şey sizin önünüzü açmaktır. Silahları gömmeyip bombaları patlatırsanız bu devletin eli de sizin üstünüzde olacaktır.” şeklinde konuştu.
PKK terör örgütünün tasfiyesi için ortam uygun mu?
Terörün tasfiyesinde önceki girişimlerdeki gibi bu kez de Öcalan! Daha önceki girişimler için “Gömleğin düğmelerinin yanlış yerden iliklendiği” gibi düşünenler, Çözüm Süreci sırasında Bahçeli’nin “Erdoğan, PKK’nın kostüm değiştirmiş, maske takmış, karakter nakli yapmış bir parçası, bir yüzü, bir çehresidir!” ifadesini hatırlayıp aynısını tekrarlarsa ne olacak?
“Huzur içinde terörsüz Türkiye” söylemine ilaveten MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın da; terörle bitmesiyle ekonomi üzerindeki ağır yükün ortadan kalkacağını, yatırım ve istihdamın artacağını, işsizlere iş, aşsızlara aş bulunacağını, maaşlarının artacağını vurguluyor. Bu durum daha önceki girişimlerde de vardı ama “Çözüm süreci”ne ihanet süreci” denildiği unutulabilir mi?
Öte yandan MSB’nin 28 Kasım 2024 tarihli açıklamasına göre Ocak 2024’ten itibaren 2.611 terörist etkisizleştirilmiş. Benzer bilgiler Hendek Operasyonlarından itibaren Savunma ve İçişleri bakanlarınca defalarca açıklandı ama PKK eleman devşirmeyi hala sürdürüyor. Son olarak Pençe-Kilit Operasyonuyla Irak sınırımızın, sınır ötesinden emniyete alındığı bildirildi. Bu gelişme ve hele de Irak’ın PKK’yı terör örgütü olarak tanıması kuşkusuz çok önemli gelişmelerdir.
Maksadımız terör örgütünü tasfiye ederken geçmişte yaşananları hatırlatarak, benzer yanlışların yapılmasını önlemektir. Zira her yanlış yüzlerce cana, zamana ve kalkınmaya ayrılacak kaynaklara mal olmaktadır. Dünyadaki en akıllı yaratık insanın öğrenmesi, düşünmesi, analiz yapması ve sorgulaması esastır. “Lider böyle düşünüyorsa vardır bir bildiği!” demek, insan olma vasfını inkar etmektir. Sorgulayan insan en azından “Liderimiz, şu gerekçelerle böyle hareket etmiştir!” diyebilmelidir. Yeni bir küresel girdaba sürüklendiğimiz, ekonominin yalpalamayı sürdürdüğü, kutuplaşmanın siyasi çıkarlar uğruna alabildiğine körüklendiği bir dönemde düşünen, sorgulayan, milletin/ülkesinin geleceği için öneriler getirenlere ihtiyaç vardır.
Sonuç: 45 yıldır devam eden PKK terörünün tasfiyesinin yararlı olacağı konusunda kamuoyu hemfikirdir. Adı ne konursa konsun terörün tasfiyesiyle ilgili proje yeni bir ‘çözüm süreci olup, ‘Cumhur İttifakı’nda olgunlaştırılmadan halka duyurulduğu algısı yaygındır. Güçlü bir siyasi irade gösterilmesi ve kamuoyunun büyük bir kısmının iknası için ana muhalefetin de desteği gereklidir. Suriye’deki yeni dönemde şayet PYD/YPG de silah bırakırsa Bahçeli’nin girişiminin başarı şansı yükselecektir. İç cephenin güçlendirilmesinde iktidarın keskin dili bırakarak örnek olması esastır. Aksi takdirde yeni Anayasa ile Erdoğan’ın yeniden cumhurbaşkanı seçilmesi için ‘siyasi oyun’ kurulduğu algısı yayılacaktır. Öte yandan PKK’nın yardım/yataklık ve siyasi desteği1990’lı yılların sonlarındaki gibi mutlaka kesilmelidir.