Ferhat ÜNLÜ – 22 Ağustos 2024 – Paranın ‘metafizik’ enflasyonu
Enflasyon; kapitalist iktisadın, hatta her tür ekonominin en büyük risk faktörlerinden biri, hatta birincisidir. Serbest piyasa -eğer kuralları da tam oturmadıysa- zengin ile fakirin arasındaki gelir dağılımı makasının açıldığı oranda enflasyona, bir başka deyişle ‘ekonomik enfeksiyona’ açık hale gelir.
Yine de günümüzde ekonomik enfeksiyon, yaşam düzenimizi tehdit eden en önemli risk değildir. Kapitalist iktisadın temel mottolarından biri kabul edilen “İhtiyaçlar sınırsız kaynaklarsa kıttır” anlayışı, zamanımızda paranın paranormal evrimi ile birlikte düşünüldüğünde enfeksiyonun asıl kökenini oluşturuyor.
İki farklı kelimenin sentezinden oluşan ‘paranormal’ kelimesi, para dediğimiz olgunun 21. yüzyıldaki hızlı, sarsıcı ve geri dönüşsüz evrimini anlatmak için başvurabilecek belki de tek kelime. Paranormal, İngilizce’den dilimize geçmiş. ‘Bilinen doğa yasa yasalarına ya da bilimsel kurallara uymayan, alışılmamış’ gibi anlamları var. Normal ötesi manasına da geliyor. Bizdeki para kelimesi ise Farsça’daki ödül anlamındaki ‘pare’den alıntıdır.
Aşağıdaki iki soru, zamanımızda devletler açısından sorulması şart sorular:
Aslında sadece değer denkliğinin bir ölçüsü olan, değişim aracı olarak kullanılan para, çeyrek asrı bile bulmayan bir zaman diliminde nasıl ana amaca dönüştü? Maddi değerinin yanı sıra bir tür metafizik değeri nasıl kazandı? Bu soruların cevapları bizi teşhise, dolayısıyla tedaviye götürür.
Şimdi gençleri de kandırmayalım. Allah için, paraya her zaman önem verilirdi. Ama değerler dünyası bugünkü gibi neredeyse safi paradan ibaret değildi. Paranın, değerler ya da daha doğrusu güçler hiyerarşisinde bu kadar üstlere çıktığı, hatta kimileri için en tepeye yerleştiği böylesi bir zaman dilimi tarih için bile nadir.
ÇEYREK ASIRDIR GÖSTERİ TOPLUMUNDAYIZ
21. Yüzyıl’ın başından beri, neredeyse çeyrek asırdır bir gösteri çağında yaşıyoruz. Ne istediğini bilen ve bunun için çalışanlar hariç herkes ‘parayı bulma’ derdinde. Para, bulunabilecek bir şey değil, kazanılması gerek; rahat, insanca yaşayacağınız kadar paranız olsun yeter. Hazine ve şöhret mi istiyorsunuz, o zaman buyrun; sizi gösteri dünyasına alalım!
Ama bunun da bir bedeli var. Parayla güç elde etmeye, statü kazanmaya, kendini kabul ettirmeye, insanlara gövde gösterisi yapmaya çalışanların sonu iyi olmuyor. Dilan Polat gibi sui misallerin emsal olmayacağı görüldü.
Para avcılığının trajedilere de yol açabildiğini herkes gibi gençler de müşahede ediyor. Zaten bundan sonra yazacaklarım daha çok gençler için. Biraz klişe olacak, ama hakikat hakikattir. Açgözlülük insanı doyurmaz, hatta ruhen öldürür. Para; tamah edilecek, hakkından fazlasını kazanmak için karakterinizi değiştirmenize değecek bir parametre değildir. Hani diyor ya Pink Floyd meşhur The Dark Side of the Moon albümündeki Money adlı şarkısında. “Money, it’s a gas…” Yani para, uçucudur… Kalıcı değildir. Misal zaman karşısında acizdir para. Çoğu zaman zorlu sağlık sorunlarını çözmeye bile gücü yetmez.
Kalıcı olmayan bir değişim aracının gereğinden fazlasına erişmek için gayrimeşruluğa yönelmek, oyunun kuralını bozarak, hile yaparak, başkalarının hakkını yiyerek yaşamak, ileride mutlaka insana farklı bedeller çıkarır.
‘PARANIN PARANORMAL EVRİMİ’
SABAH gazetesindeki köşemde de yazdım: Paranın 21. yüzyıldaki paranormal evrimini ve dolayısıyla insandaki ibretlik değişimi hayretle izleyen eski kuşaklar da var, ama öte yandan Tiktok’ta dans eden Baby Boomers, yani Bebek Patlaması kuşağına mensup teyzeler de…
Bu yüzden jenerasyonları da yekpare analiz etmemek lazım. Boomerslar, bizim X neslinin bir üst kuşağı, malum; 1945-1964 arası doğanları kapsıyor. Bu insanlardan ne ilginç zamanlarda yaşıyoruz diyeni de var. Ama dediğim gibi koca koca teyzelerin Tiktok’a girip saçma sapan direkt dansları yaptığını da X’te önümüze düştükçe görüyoruz. Sorunca para için diyorlar.
Paranın zamanımızda psikolojik ve sosyolojik açıdan yarattığı tahribat bir yana politik, hatta diplomatik sorunları derinleştirdiği de muhakkak. 21. yüzyılın ilk yıllarından değilse bile 2010’lardan itibaren gelişen ve 2020’den itibaren büyüyüp serpilen paranın ‘paranormal’ evriminin tezahürlerini gördükçe ekonominin hiç olmadığı kadar ahlakla ilişkili bir toplumsal, siyasal faktör haline geldiğini anlıyoruz.
Paranın bir değişim aracı olarak hakiki değerinin ötesinde bir ‘metafizik’ değere erişmesi siyasal riskler doğuran bir durumdur. Buradan toparlayalım: Dolayısıyla sorun; yalnızca ekonomik değil, psikolojik, sosyolojik ve siyasal tedbirleri aynı anda uygulamakla çözülebilecek noktaya gelmiş vaziyette. Bu tünelden çıkış sürecinde ise yaşayan tüm nesillere, ama en çok da X ve Y kuşağına büyük sorumluluklar düşüyor. Aksi seçenekte insan türü olarak paraya, güce göre bir düzen kurmaya çalışacağız ki; bu da imkânsızdır. Çünkü herkesin kendisinde olmayanı istediği bir dünyada düzen değil, kaos çıkar. Düzen için yeni bir ulus devlet ve dünya vatandaşı tanımı yapmak ve paranın paranormal, metafizik enflasyonunu engellemek elzem.