Haydar As – 13 Kasım 2024
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli dünkü grup toplantısında, tarihi çağrısını sadece “terörist başı gelsin DEM grubunda konuşsun” diye anlayan ve çarpıtma gayretleri içinde olanlara;
“Biz Ne Mutlu Türküm Diyene sözünü haykırırken, enternasyonal marşı söyleyen, orak-çekiçli gelecek tasarlayan, PKK’nın, DEM ve seleflerinin kayığına binen martaval siyasetçilerin, yakamızdan ve yarınlarımızdan tarla kongreleriyle düşen maskaraların mücadelemizi kundaklamasına, kararlılığımızı köreltmesine müsaade etmeyeceğiz”.
Diyerek, kararlılık vurgusunu bir kez daha yineleyerek uyarıda bulunurken MHP’nin duruşunu sorgulamaya çalışanlara;
“Bizim ülkücülüğümüzü sorgulamaya, vatanseverliğimizi tartıya çıkarmaya cüret ve teşebbüs eden yeni yetme siyaset döneklerine, kalbimizdeki dava ve vatan aşkının bir günlük sadakasını versek alayına ömürleri boyunca yetecektir”
Diyen Sayın Bahçeli, bu tarihi çağrısını itibarsızlaştırmaya çalışıp suistimal etmeye çalışan siyasi müptezellere had bildirmekten de geri durmadı.
Hakikaten, neredeyse bir ay öncesine dayanan bu tarihi çağrıya henüz muhataplarından ses çıkmamışken beklenmedik yerlerden gelen tepkileri görünce Sayın Bahçeli’nin “bilge lider” oluşunu bir kez daha anlıyorum.
Devlet Bey’in bu çağrısının hemen ardından Sayın Cumhurbaşkanının “altına imzamı atıyorum” diyerek desteklemesi ve “sayın Bahçeli bu sorunun altına kolunu değil gövdesini koydu” diyerek destekler açıklama yapmasına rağmen…
Henüz, ne terörist başından…
Ne Kandil’den…
Ne de çözümün adresini her seferinde İmralı olarak işaret eden siyasi temsilcileri DEM’den…
Bir açıklama gelmemesi teröristlerin, bu üç unsurun dışında bir oyun kurucuları olduğu bir kez daha ortaya çıkmıştır.
Özellikle DEM Parti’ye el uzatıp “siyasi sorumluluk alın, Türkiye partisi olun” diye çağrı yapmasına rağmen cılızda olsa bir ses çıkmaması DEM partinin bu konuda irade beyan edecek durumda olmadığının ispatıdır.
Sürekli adres gösterilen Öcalan’a yapılan çağrıdan ise her hangi bir ses gelmemesi artık örgüt üzerinde Öcalan’ın bir yaptırım gücü olmadığının ispatıdır.
Kandil’e gelince, onları yemleyen birilerinin olduğu bir kez daha ispatlanmıştır.
Dolayısıyla Devlet Bey, yapmış olduğu bu tarihi çağrı ile birlikte bunların hiç birinin irade beyan edecek güçlerinin ve sürekli kendilerine maske olarak kullandıkları Kürt diye bir dertlerinin olmadığını bizlere ispat etmiştir.
Bizim iflah olmaz muhalefete gelince, işleri güçleri olayı manipüle etmek. Sanırsınız bu terör sorunu sadece Devlet Bey’in sorunu.
Bu olup bitenler kendilerinin de içinde bulunduğu bir gemide yaşanırken, bu tarihi çağrı ile birlikte DEM, terörist başı ve Kandil’e dönüp;
“Daha ne bekliyorsunuz, bu fırsatı niye değerlendirmiyorsunuz, hiç beklemediğiniz bir yerden uzatılan bu eli neden görmezden geliyorsunuz” diyerek hepimizin bu ortak sorununu destekler yönde pozisyon alacaklarına, çıkıp Devlet Bey’in Milliyetçiliğini sorgulayacak alçaklığa soyunarak oy devşirme peşine düşmelerine en güzel cevabı yine bilge lider veriyor;
“Oyumuz artıyormuş, oyumuz azalıyormuş, arkadaşlar, aziz milletim, vatan tehdit altındayken, milli güvenlik duvarlarımız hain akınlarla sallanıyorken, oy ve seçim endişesiyle başımızı kuma gömmek bizim kitabımızda yazmayan alçalma ve aşağılanma halidir. Böyle bir şeyi de tamamen reddediyoruz”.