Deniz İSTİKBAL – 31 Aralık 2024
Haziran 2023-Aralık 2024 süreci Türkiye’de kritik dönüşümlerin yaşandığı bir dönem oldu. Rasyonel ekonomi politikalarına geri dönüşün kademeli şekilde işleme alındığı süreç günümüzde önemli başarıları beraberinde getirdi. Özellikle Türkiye’nin kredi notu birçok uluslararası kuruluş tarafından yükseltildi ve TCMB rezervlerinde 110 milyar dolarlık iyileşme sağlandı. İktisadi büyüme daha dengeli bir seviyeye inerken enflasyonla mücadele süreci hala devam ediyor.
Yüzde 75’lere kadar yükselen enflasyonun yılı yüzde 45’ler düzeyinde bitirmesi bekleniyor. Buna bağlı olarak sıkı para ve maliye politikalarının da devam etmesi ve ilerleyen yıllarda normalleşmenin başlaması mümkün. Günümüzde yaşanılan 1,5 yıllık süreç analiz edildiğinde Şubat 2023 Maraş Depremlerinin önemli bir kırılma noktası olduğunu söylenebilir. Depremin maliyeti 120 milyar dolara yaklaşırken kamu bütçesinden önemli bir finansın deprem bölgesine harcandığı görülüyor. 2 yıllık dönemde deprem bölgesine yapılan harcamalar 75 milyar dolar olurken gelecek 3 yılda 35 milyar dolarlık daha ek harcama planlanıyor. Özel sektör ve bireylerin yaptığı harcamalar da göz önüne alındığında daha büyük bir maliyetin ortaya çıktığı anlaşılıyor.
Böylesine bir dönemde başlayan sıkılaşma önlemleri beraberinde birçok tartışmayı getirdi. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ile özleşen iktisadi politikalar bir yıllık geçiş dönemi şeklinde işleme aldı. Kur Korumalı Mevduatlara (KKM) verilen teşvikler azalırken faizlerin artırılması bireyleri mevduat hesaplarına yönlendirdi. 2023’ün başında toplam mevduat hesaplarındaki miktar 170 milyar dolar iken Aralık 2024 itibariyle 355 milyar dolara çıktı.
Piyasadan çekilen paranın büyük kısmını döviz mevduatları oluştururken yurtdışında da yatırımlar Türkiye’ye çekildi. Devlet borçlanma tahvillerine ve diğer yatırım araçlarına gelen miktar 60 milyar doları aşarken TL’nin reel olarak değerlenmesi sağlandı. Dünya Bankası, Avrupa Altyapı ve Kalkınma Bankası ve diğer uluslararası kurumlarla olan kredi anlaşmaları daha yüksek miktarları içerecek şekilde yenilendi. Enflasyondaki düşüşe bağlı şekilde Aralık 2024 itibariyle 250 baz puan faiz indirimiyle ise yeni bir eşiğe gelinmiş bulunuyor. Mevcut eşik faizlerin 2025-2026 döneminde düşmeye devam etmesine ve enflasyonunda iki yıl boyunca azalmasına işaret ediyor.
Uluslararası tahminlerde de benzer bir sürecin olacağına dair açıklamalar mevcut. IMF, Citibank ve JP Morgan gibi uluslararası kuruluşlar yukarıda değinilen tahminleri açıklayan aktörlere örnek verilebilir. Haziran 2023 tarihine geri dönüldüğünde ise Türkiye hakkında böylesine bir pozitif tahmin sürecinden söz etmek pek mümkün değildi. Buradan hareketle Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in başarılı olduğu ve kademeli şekilde enflasyonun da düşeceği sonucuna ulaşılabilir.
Diğer önemli bir gelişme 2023-2025 döneminde Türkiye’nin milli gelirinde yaşanılan iyileşme. IMF’e göre 2023’te Türkiye’nin milli geliri 1,15 trilyon dolar iken 2025’te 1,45 trilyon dolara ulaşabilir. Böylelikle Türkiye son yıllarda yitirdiği alım gücünde iyileşme sağlayabilir. Böylesine bir düzelmenin arkasında da Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in uyguladığı ekonomi modeli yer alıyor. Sonuç itibariyle Türkiye son bir buçuk yılda aldığı iktisadi önlemlerin meyvesini toplanmaya başlandı ancak enflasyonla mücadelenin daha uzun soluklu olduğu göz önünde bulundurulmalı.