mehmet hakan kekeç

Mehmet Hakan KEKEÇ – 23 Şubat 2024

 

Fatih Sultan Mehmed, -o günün şartlarında- dünyanın teknolojik devi Osmanlı İmparatorluğunun askerlerini İstanbul surlarının önüne dizdiğinde, sesi kulakları sağır eden ve hatta birçoklarını bayıltan devasa Şahî topu sayesinde korku saldı zannedersiniz. Yani, surların içerisinde bir korku anı oluşmuşsa, ki bu normaldir, bu olsa olsa herhalde kuşları bile tımarhanelik eden topların gürültüsü sonucunda olmuştur dersiniz. Tabii böyle olması da gerekir: Bin 100 senedir Konstantinopolis’i koruyan üç kat duvarlar gök gürültüsü gibi sesler eşliğinde tuzla buz olmak üzeredir.

Fakat ne ilginçtir ki böyle olmamıştır. İstanbul’un fethi öncesinde Bizans ahalisinin en korktuğu zamanın, Fatih’in orduya istirahat verdiği “o 3 gün…” olduğunu yazmış, olayların şahidi Phrantzes… Günlerdir devasa gülleler ile surlar dövülüyor, kulaklar sağır oluyor, en iyi ihtimalle bayılarak yırtıyorsunuz, ama Rûmlar en çok sessizlikten ürküyor! Büyük bir tarihçi hasletine sahip şair Yahya Kemal “mehîb (Heybetli) sükût (sessizlik)” şeklinde muazzam özetler bu anları.

Anlaşılan o ki, o sessizliğin sebep olduğu belirsizlik, Şâhî’nin çıkardığı gürültüden bile daha gürültülüydü. Tarihin insanla yazıldığını, tarihin öznesinin insan ve duygular olduğunun çok net şekilde altını çizer bu Heybetli Sessizlik. Çünkü insan böyledir… Tarihte birçok sorunun cevabı, “çünkü insan böyledir” cümlesi ile biter. Bazen en azametli aksiyon, tekrarlar arasındaki ricat anlarında gizlenir. Çünkü insan böyledir.

Fatih Sultan Mehmed de nihayetinde etten kemikten bir insandı. “İnsan Fatih’in” derdine yetişen Akşemseddin oldu. Akşemseddin’in “Fatih’in hocası” olması meselesi netamelidir. Burayı geçiyorum… Akşemseddin hz’nin fetih sürecindeki desteğinin siyasî bağlamı mühimdir asıl. Fatih; ulema ve Çandarlı taraftarlarının fethe muhalefetini dönemin en güçlü tarikatı bayramîlerin (Akşemseddin Bayramî şeyhidir) desteğini alarak dengelemişti. [Bayramîler, Fatih’in babası II. Murad devri öyle güçlenmişlerdi ki, Sultan II. Murad biraz da gözdağı için Hacı Bayram-ı Veli’yi Edirne’ye davet etmişti].

İlginizi çekebilir!  Planlama Notları - I

Bayramî Akşemseddin’in Göynük’teki türbesinin, Orhan Gazi’nin büyük oğlu Rumelî fatihi Süleyman Paşa ile Rumeli’ye geçen gazi-erenlerden Aksungur Dede’nin bitişiğinde olması, Ak-Şeyh’in içinde bulunduğu zümrenin tespiti için çok önemlidir. Fatih, fethe imkânsız diyen “ulema aklına” karşı, Akşemseddin üzerinden “bağımsız gaza ehlini” fetih sürecine çekmişti.

Fatih, süresi gittikçe uzayan fetih sürecinde, iç dünyasında gerçekleşen “mehib sükût”u, Ak-Şeyh ve Bayramîlerin desteği ile bertaraf edebilmişti. Bunu, daha ortada hiçbir müsbet bir gidişat yokken, Fatih’e karşı muhalefetin en zirve anlarında, Ak-Şeyh’in mektuplarından duyulan zafer seslerinden de anlayabiliyoruz.

Rahmetli Halil İnalcık’a göre bu mektup, Fatih’in ve askerlerinin fethe olan inancını tazelemiş, başarıda rol oynamıştı. İşte o mektup:

“Allah yegâne yüce yardım edendir. (…) Bu hâdise ki o gemi ehlinden dolayı meydana geldi. Kalbe hayli sıkıntı ve kırgınlık getirdi. Bir fırsat çıkmıştı fakat elden kaçırılınca birçok olaya sebep oldu. (…) Diğeri budur ki: mübârek varlığınıza eksik görüş isnad edilmesi ve emirlerinizi uygulatmada eksikliklerinizin olduğu ithamıdır. (…) Hemen araştırmaya girişilip kimlerin böyle bir duruma yol açtığını ve gerekli gayreti göstermediğini tespit etmek icap eder. Sonra da mesul olanları derhal ağır cezalara çarptırıp azl etmek lâzımdır. Yoksa yarın bir gün kaleye hücum edildiğinde ve hendeklerin doldurulmaya başlanması sırasında ağır davranırlar. Sizin de bildiğiniz gibi bunların çoğu ‘yasak Müslümanı’ denen gönülsüz, zoraki iş gören kişilerdir. Allah için başını ve canını koyacak çok azdır. Bu gibiler bir menfaat ve ganimet gördüklerinde işe sarılırlar, canlarını dünya için ateşe atarlar. (…) Biliniz ki sevinç içinde, Allah’ın yardımına ulaşarak, Allah’ın yardım ve desteğiyle mansur ve muzaffer olacağız. Âmin… Gerçi kula düşen tedbirlerde kusur etmemektir. (…) Hüzün içerisinde biraz Kur’an okuyup yattım. Allah’a şükür olsun ki çeşit çeşit lütuflarına ve müjdelere şahit oldum, epeyidir bunun gibi bir şeye mazhar olmamıştım. Tam bir teselli buldum. Bu sözleri söylediğimiz hazretinize fuzûli bir kelâm olmaya, hazretinizi sevdiğimizdendir.”

İlginizi çekebilir!  Hakan Fidan’ın kararlılığı

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.