ferhat ünlü

Ferhat ÜNLÜ – 23 Ağustos 2024 – Mafyanın mutasyonuna karşı devlet bağışıklığı

“Mafya, işin uzmanı İtalyan yazar Mario Puzo’nun filme de uyarlanan ‘Baba’sında da gördüğümüz üzere Omerta (bu adda bir romanı da var), yani Gizlilik Yasası yönü ile istihbari gizlilik prensibi gözetir. Zaten iki yüzyıllık tarihi boyunca devletlerle fazla teşriki mesaisi olduğu için de onun, yani devletin örgütlü yönlerini kopyalayagelmiştir. Ve sanılanın aksine mafyanın tek hedefi ekonomik de değildir. Nasıl ki burjuvazi; sermayesi arttıkça politik gücünü tahkim edip devleti şekillendirmeye çalışıyorsa mafya sermayesi de aynı arayışa evrimsel olarak yönelir. Tabii yine devletlerin izin verdiği ölçüde…

Mafyanın 19. Yüzyıl’dan beri ilgili olduğu ekonomik ve kriminal alanlar aşağı yukarı bellidir: Uyuşturucu, kumar, fuhuş, tefecilik, karaborsacılık, çek-senet tahsilatı, cinayet, gasp vesaire…”

Yukarıdaki uzun alıntı, 9 Kasım 2023’te bu köşede yayınlanan ‘Mafyanın dijital evrimi’ başlıklı yazıdan… Elbette Kapitalizm’in dijitalleşmesi, mafyayı da kökten etkiledi. Bunu bir örnekle açmam gerekiyor: FBI’ın mafya monografilerinden (spesifik bir konu veya kişi üzerine yazılmış kitaplara verilen genel isim) anlıyoruz ki, Amerika Birleşik Devletleri’nde 20. Yüzyıl’ın ilk yarısı, hatta çeyreğinde; bölgemizde ve ülkemizde ise daha ziyade 20. Yüzyıl’ın ikinci yarısı ve son çeyreğinde uyuşturucu/kumar gibi kötü alışkanlıklar, mafyanın kapitalist anlamda büyümesine hizmet etti.

CÜRÜM, DİJİTAL ALANA KAYDI

Bu, büyüme raddesini tam doldurmuş değil elbette. Hatta uyuşturucuyu sosyal medya üzerinden yayma ve sanal bahis gibi dijital boyutlar kazandı. Ve 21. Yüzyıl ile birlikte bazen küresel sermaye ile de birlikte hareket eden mafya, devletlere yer yer pusu kurar oldu.

Terör örgütlerinin devletleri yıkma gücü yokken, 19. Yüzyıl’da devlet desteğiyle ortaya çıkmış mafya oluşumlarının 21. Yüzyıl’da devletleri yıkması imkânsız. Ama eğer uyuşturucu kaçakçılığı bir ülkenin kendisine yönelik bir komploya dönüşmüşse orada halk ve devlet aleyhine alarm zilleri çalar.

İlginizi çekebilir!  Hayırsız Adayı Unutan Seçimi Kaybeder

Bu yazıda bireyler, aileler ve devletler açısından zamanımızın iki büyük tehdidi haline gelen uyuşturucu sorununa ve sosyal medya bağımlılığına bakacağız.

Hepimizin ziyadesiyle müşahede ettiği üzere günümüzde suç olaylarında belirgin bir nicelik ve nitelik artışı var. Bu nicelik/nitelik (nicelikten kasıt elbette sayı, nitelikten kasıt ise çeşitlilik) artışında ekonomik parametrelerin gözle görülür etkisi bulunuyor. Gelgelelim meseleyi yalnızca ekonomiye bağlamak bizi yanıltır. Sosyolojik sebepler de var. Zamanın ruhuna uygun biçimde ilk sosyolojik suçluları, ‘şeytanı’ hemen bulalım: Uyuşturucu… Ve ayrıca sosyal medyanın cürmü ve kötülüğü çoğaltan tarafı.

İÇİŞLERİ BAKANLIĞI’NIN UYUŞTURUCU RAPORU

Sosyal medyanın yaygınlaşmasının uyuşturucuyu da yaygınlaştırdığı tezi İçişleri Bakanlığı’nın 2023 Türkiye Uyuşturucu Raporu’nda yer alıyor. Uyuşturucuya başlama yaş ortalaması 20.8. İyice düşmüş. Verilere göre madde kullananların yüzde 94.2’si erkek, 5.8’i kadın. Yüzde 64’ü ilkokul ve ortaokul düzeyinde eğitimli. Uyuşturucu bağımlıların yüzde 71,2’si, 15-24 yaş arasında başlamışlar. Her dönemde risk, ama gençken daha riskli. En önemli verilerden biri şu: Uyuşturucudan hayatını kaybedenlerin yüzde 90’ı 35 yaşının altında.

Ve işin bir diğer önemli, spesifik boyutu. Her tür uyuşturucu, ama özellikle de metamfetamin denilen türün ülkemizde yaygınlaştığını maalesef narkotik polisleri söylüyor. Uyuşturucuda öncelikli tehditlerden biri, belki de birincisi ‘fukara kokaini’ olarak bilinen Metamfetamin, kısa adıyla Met. Metamfetamin piyasasına ağırlıklı olarak İranlıların hâkim olduğunu biliniyor. Bu nedenle; sadece İran ölçekli değil, göçmen meselesine genel olarak narkotik boyutuyla da bakmak gerekiyor.

Emniyet Genel Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı tarafından yayınlanan ‘2022 Türkiye Uyuşturucu Raporu’nda eroin ve metamfetamin zehrinin yapımında kullanılan asetik anhidrit kimyasalının 2011-2020 döneminde dünyada toplam 1 milyon 195 bin litre ele geçirildiğini ortaya koyarken, “Türkiye’de 100 bin litre ele geçirilmiştir” deniliyor.

İlginizi çekebilir!  Crocus City Hall saldırısında Başrol Fransa mı?

Türkiye’de ilk kez 2009 yılında İstanbul’da İran kaynaklı bir yakalamada rastlanan metamfetamin zehrinin 2019 yılından itibaren 81 kentin tamamının sokaklarında görüldüğü aktarılıyor.

Zaten işin içinde uyuşturucu varsa ekstradan bir komploya hiç gerek yok. Uyuşturucunun bizatihi kendisi insanlığa karşı kurulmuş en büyük komplo zaten.

MAFYA VE ÖRGÜTLERİN DEĞİŞİM KAPASİTESİ

Şİmdi… Girizgâha, başladığımız yere dönebiliriz: Küresel anlamda mafya evrim geçirdi ve farklı ekonomik ve hatta siyasi çıkar alanlarına yöneldi. Devletlere doğrudan ve hatta dolaylı düşmanlık edemez elbette, ama devletlerin zayıflaması işine gelir.

Mafya, bir zamanlar (15. ve 16. Yüzyıl) Rönesans’a beşiklik etmiş İtalya’nın, Rönesans’tan üç yüz yıl sonra 19. Yüzyıl’da dünya düzenine ‘hediye ettiği’ bir olgu. Prototipi, 1860’larda Sicilya’da Napoli Kralı’nın olası bir Fransız işgalinden korunmak için kurduğu lokal çetelerin siyasi iradeyle bir araya getirilmesiyle ortaya çıkan paramiliter yapılarda görüldü. Bu açıdan bakarsak mafyanın bir defa, kökeninde bir ‘devlet eli’ var. 19. Yüzyıl sonu ve 20. Yüzyıl başı itibarıyla mafya; kapitalizm dediğimiz eko-politik olgunun yerleşmeye başlamasıyla ekonomik, toplumsal ve giderek siyasi gücünü artırdı.

Bugün uyuşturucu ticareti gibi yüz kızartıcı suçlar elbette küresel baronlarla iltisaklı gruplar ve bunların lokal uzantıları tarafından yapılıyor. Ancak işin içinde daha ziyade yabancı eli ve dolayısıyla yabancı gizli servis eli var. Ve mafya ile örgütlerin değişim kapasitesi yüksek. Bu yüzden ulus devletlerin; devlete göre küçük organizasyonlar oldukları için zamanın ruhuna daha çabuk uyum sağlayan mafya ve hatta terör örgütleriyle mücadelede yeni mutasyonlara karşı bağışıklık geliştirmesi şart.

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.