Haydar AS – 09 Kasım 2024
Anlaşılan o ki, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın konserlere ödediği paralar ile ilgili başı daha çok ağrıyacak.
Aslında siyasi parti ayrımı yapmaksızın hemen hemen bütün belediyelerin rant kapısı Festivaller ve konserlerdir.
Genelde belediyelere yakın ajanslar tarafından organize edilen bu etkinliklerde rakamlar istenildiği şekilde fatura edile biliyor.
Rant kapısı dedim, çünkü denetlenmesi çok zordur ve her şey yasal olarak yapılıyor gibi gösteriliyor.
Bir mal alımında üç aşağı beş yukarı rakam belli iken, bu tür hizmet alımlarında karşılıklı anlaşarak çok çok afaki rakamlarla vurgun yapılabilir. Çünkü alınan hizmetin belirlenmiş bir fiyatı yoktur.
İktidar olmayan partilerin tek rant kapısı belediyeler olduğu için o haksız kazancın büyük bölümü parti genel merkezine gönderilir.
İddia edilenler doğruysa eğer, Mansur Yavaş bu paraların büyük kısmını genel merkeze göndermek yerine Cumhurbaşkanlığı adaylığı için oluşturulan havuza aktarıyormuş.
Şu ana kadar üç konserden 250 milyon gibi bir rakama ulaştıysak, bugüne kadar verilen 50-60 konserin vurgununu varın siz hesap edin.
İşin içinde Cumhurbaşkanlığı adaylığı olunca boş durmamışlar anlaşılan.
Elbette ki bu konuda İmamoğlu’nun oluşturduğu gizli bütçenin yanında Mansur Yavaş’ınki çok masum kalır.
Gerçek olan şu ki, İstanbul ve Ankara’nın sözde şehri eminleri asıl işleri olan halka hizmet noktasında hiç bir üretim yapamadıkları gibi tarihin en borçlu belediyeleri olarak başı çekiyorlar.
Kendilerine rol model olarak Sayın Erdoğan’ı alıyorlar ama Erdoğan belediye başkanı iken İstanbul’a resmen level atlatmıştı.
O zaman İstanbullunun gönlüne boş laflarla değil alışılmışın dışında bir hizmet ile girerek, yediden yetmişe her kesimin teveccühüne mazhar olmuştu.
Bunlar ne yapıyor şimdi, algılarla bu güzelim kentleri yönettiklerini sanarak halka ait olan paraları yine halka harcamak yerine gizli bütçeler oluşturarak kendi siyasi kariyerlerine lever atlatma peşine düşüyorlar.
Bu arada kendi kasalarını doldururken bir birlerini incitmekten de geri durmuyorlar tabii ki.
Havuza akıttıkları paralar ile kendi medyalarını, kendi ajanslarını, kendi trollerini oluşturarak bir birlerinin açığını yakalama gayreti içine girdikleri gözlerden kaçmamaktadır.
Mansur Yavaş’ın konser vurgunlarının nasıl ortaya çıktığını takip ederseniz ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız sanırım.
Sayın Bahçeli’nin açıklamaları ile “oyuncağı elinden alınan çocuk” durumuna düşerek güç kaybeden İmamoğlu için her yol mübah artık…
Bundan böyle her ikisinden de yeni yeni skandallar duymaya hazır olun bence.
Bu saatten sonra bu iki sanal adayın CHP içinde ciddi krizlere neden olacakları şimdiden görünmeye başladı bile.
Çünkü ilginç olan şu ki, belgeler içeriden geliyor ve gelmeye devam edecek.
Görünen o ki, “Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olacaklar” gibi…