Hacı Murat DİNÇER – 31 Temmuz 2024
Fatih düşüncelerini herkes duyuyormuş gibi hissederek başını kaldırdığında: Kafenin diğer köşesinden kendine atılan kaçak bir bakışı yakaladı. Sıcağın asfaltı erittiği Akdeniz günlerinden birinde Mersin Limanı’nda gümrük idaresindeki bağlantısıyla yapacağı görüşmenin yerini değiştirmeye karar vererek ani bir hamleyle kalktığında tahminen içtiği kahvenin üç misli nakit parayı masaya bırakmıştı. Bizimkiler diye geçirdi içinden; gittikçe daha acemi davranmaya başladılar.
FETÖ’nün ülkeye verdiği en büyük zararlardan birisi de buydu: Seneler boyunca Devletin içine sızarak ve seçme sınavlarının sorularını çalarak kendi yandaşlarını kritik yerlere yerleştirmiş ve bunların eğitimi için yine Devlet’in kasasından milyonlarca lira harcamışlardı. Dile kolay: Elli yıla yakın Ülkede at koşturacak alanı bulmuş, kendi elemanlarını hem paraya hem de eğitime boğmuşlardı. Başta rütbeli asker ve polis içine yapılan sızma kritik kadroların neredeyse tamamının zaman içinde FETÖ ‘nün dolayısıyla İngiltere’nin şımarık çocuğu ABD’nin eline geçmesine sebep oldu. Hem sağdan hem soldan hem de içinde debelendikleri siyasi İslam projesinden devşirdikleri elemanlar zaman içinde kadim Türk Devleti’ni yönetir hale gelmişti. Deşifre olduklarında; sepetlerine attıkları ve ince bir detayla fişledikleri ülkenin eğitimli on binlerce insanı iltisak ve irtibatlarından dolayı haklı bir refleksle Devlet’ten baypas edildi. Bu durum daha örgüt deşifre olmadan kurucuları ve sahipleri arasında da gerileme yol açtı: CIA ve FBI ABD’de birbirine girdi. Boşalan kadrolar alel acele dolduruldu saha tecrübesi olmayanlar sahaya, masa tecrübesi olmayanlar masaya geçti. Ya Devlet başa ya kuzgun leşe diyerek iş başına gelen kadrolar ellerinden geleni yaptılar ve yapıyorlar. Ameller niyete göredir. Niyet iyi en azından diye geçirdi içinden.
Buluşma yerinin bulunduğu marinaya giren bağlantısını fark etti, kafeye varmadan durdurdu, sıcaktan ve heyecandan kırmızıdan mora dönmeye başlayan yüzüne bir çekiçle vurularak gömülmüş gibi duran çekik Asya gözlerindeki heyecan elemanı ele veriyordu.
Fatih : Birader selam, sakin ol biraz elin ayağın birbirine girmiş!
Gümrükçü : Ya sorma Avukat Bey sana verdiğim bilgiler sağda solda gezince müdür herkesi sığaya çekti. Hedefteyim, sanırım tayin edecekler!
Fatih : Merak etme edemezler.
Sağ omzundan sol omzuna çapraz takılı siyah çantasından çıkardığı para zarfını bile isteye ve kameralar önünde göstere göstere elemana vererek getirdiği hard diski aldı.
Sert oynamaya başladılar diye geçirdi aklından. Önce takip sonra bu? Eleman Fatih’e verdiği bilgileri hemen herkese aynı şekilde satıyor ve bu durumda konunun peşinde olan: Siyasiyi, istihbaratçıyı, polisi, mülki idareyi, adliyeyi manipüle etmek isteyenlerin eline istemeden de olsa koz veriyordu. Devlet’in bekası asıldı. Mersin Limanı üzerinde yapılan bunca manipülasyonun asıl sebebini bilse, verdiği bilgilerin hayatına mal olacağını bilirdi. Yıllardır yediği rüşvetin diyeti olarak bu bilgileri önüne gelen herkese veriyor ve satıyordu. Fatih elemanın zamanının geldiğini anladı ama uyarmadı. Devlet malına el uzatmak, rüşvet, irtikap, zimmet suçlarını gizlemek için Devlet’in kendisine emanet ettiği bilgileri satan bir adamın suyunun ısındığı belliydi.
Adana Havalimanında İstanbul uçağını beklerken elemanın verdiği hard diski bilgisayarına taktı: Bilgiler iç acıtır güçteydi. Hard diskin bilgisayarına kopyalanmasını beklerken; son dakika haberlerine göz attı: ‘’ Mersin Limanında görevli gümrükçü T.A. geçirdiği kalp krizi neticesi vefat etmişti. Mersin sahilinde park halinde bulunan aracının içinde yüksek miktarda para ve bir miktar uyuşturucu bulunmuştu. Adı geçenin hakkında yürütülen bir yolsuzluk davası yüzünden Valilik tarafından açığa alma işlemlerinin başlatılmış olduğu hakkında soruşturma ‘’ … Vesaire. Üzülmedi, su testisi su yolunda kırılmıştı. Bunun kendisine verilen net bir mesaj olduğunu anlamıştı. Havaalanından çıktı. 101 numaralı otobüse binerek Eminağa Parkı’na oradan da Hürriyet Mahallesi’ndeki güvenli eve geçti.
Güneş her gün doğup ve batarken oluşturduğu gündüz-gece döngüsünde her varlık kendi yazgısını yaşayıp yok oluyordu. Hoş bir seda bırakmalı insan, elinden ne geliyorsa onu yapmalı; kimi yazmalı, kimi okumalı, kimi de ekmek pişirmeli. Devlet meselelerinde elinden geleni ardına koyan olmamalı; ruh özüne dönmek için elinden geleni yaparken maddenin meydana koyduğu çatışma geri durdurmamalı insanı. Devlet bir Türk için hayattır, sudur. Türk’ün ruhu Devletinde tecelli eder.
Çalışma notlarını önüne koydu; meseleyi daha derin ele almanın zamanı gelmişti: İstanbul Üniversitesi arşivinden rica minnet aldığı saman kâğıda daktilo ile yazılmış notları önceledi ve okumaya başladı:
Sykes-Picot Anlaşması, I. Dünya Savaşı sırasında Osmanlı İmparatorluğu’nun Ortadoğu’daki topraklarının İngiltere ve Fransa arasında nasıl paylaşılacağını belirleyen gizli bir anlaşmadır.
Yeri ve Tarihi
Yeri: Londra ve Paris arasında yapılan müzakereler sonucunda kararlaştırılmıştır.
Tarihi: 16 Mayıs 1916.
Taraflar
İngiltere: Mark Sykes tarafından temsil edilmiştir.
Fransa: François Georges-Picot tarafından temsil edilmiştir.
Rusya: Anlaşmanın bir parçası olarak bilgilendirilmiş ve anlaşmayı onaylamıştır.
Sykes-Picot Anlaşması’nın başlıca maddeleri şunlardır:
1-Bölge A (Fransa): Fransa, Suriye’nin kıyı bölgeleri ve Lübnan’ın yanı sıra Adana, Mersin, Antakya ve Kilis gibi bölgeleri içeren bir nüfuz alanına sahip olacaktır.
2-Bölge B (İngiltere): İngiltere, Irak’ın güneyi, Ürdün ve Filistin’in bazı bölgeleri ile Hayfa ve Akka limanlarını içeren bir nüfuz alanına sahip olacaktır.
3-Uluslararası Yönetim: Filistin’in kalan kısmı, Kudüs dahil olmak üzere uluslararası bir yönetim altında olacaktır.
4-Bağımsız Arap Devleti/Konfederasyonu: Anlaşmanın bazı bölgelerinde bağımsız bir Arap devleti veya devlet konfederasyonu kurulması öngörülmektedir. Bu devletlerin idaresi altında olacak bölgeler, doğrudan İngiliz ve Fransız kontrolü altındaki bölgelerin dışında kalan toprakları kapsayacaktır.
Rusya’nın Payı: Rusya, Osmanlı İmparatorluğu’nun doğu Anadolu’daki bazı bölgelerini alacaktır.
Anlaşmanın Ortaya Çıkışı ve Sonuçları:
Sykes-Picot Anlaşması, 1917 Rus Devrimi sırasında Bolşevik hükümet tarafından ifşa edilmiş ve dünyaya duyurulmuştur. Bu anlaşma, Ortadoğu’da İngiliz ve Fransız etkisinin artmasına yol açmış ve bölgedeki sınırların çizilmesinde büyük rol oynamıştır. Anlaşma, bugünkü Suriye, Irak, Ürdün, Lübnan ve İsrail sınırlarının belirlenmesinde temel oluşturmuştur.
Anlaşmanın orijinal metni, İngiliz ve Fransız arşivlerinde saklanmaktadır
Sykes-Picot Anlaşması’nın metni, zamanın politik ve askeri stratejilerini anlamak için önemli bir belgedir. Bu anlaşma, Ortadoğu’nun modern politik yapısını ve sınırlarını anlamak açısından büyük önem taşımaktadır.
H.C. (Herbert Charles) Armstrong, I. Dünya Savaşı sırasında İngiliz ordusunda istihbarat subayı olarak görev yaparken Osmanlı İmparatorluğu’na esir düşmüştür.
Esaretin Hikayesi:
Tarih ve Yer: Armstrong, 1916 yılında Kut’ül Amare Kuşatması sırasında Osmanlı kuvvetlerine esir düşmüştür. Kut’ül Amare, günümüzde Irak sınırları içinde bulunan ve Bağdat’ın yaklaşık 160 kilometre güneydoğusunda yer alan bir kasabadır.
Kut’ül Amare Kuşatması: 1915 yılının Aralık ayında başlayan ve 29 Nisan 1916’da sona eren Kut’ül Amare Kuşatması, I. Dünya Savaşı’nın önemli cephelerinden biridir. General Charles Townshend komutasındaki İngiliz ve Hint birlikleri, Osmanlı kuvvetleri tarafından kuşatılmıştır. 4 aylık kuşatma ve çatışmanın ardından İngiliz birlikleri teslim olmuştur.
Esaret Süreci: Armstrong, bu teslimiyet sonucunda Osmanlı kuvvetleri tarafından esir alınmıştır. Osmanlıda esir oldukça zorlu koşullarda yaşamış ve bu deneyim, ileride yazacağı eserlerde Osmanlı’ya ve Türklere karşı olumsuz bir bakış açısı geliştirmesine sebep olmuştur.
Esaretin Sonuçları: Armstrong’un esirlik dönemi, onun Türkler ve Osmanlı İmparatorluğu hakkındaki olumsuz düşüncelerini pekiştirmiştir. Bu deneyim, daha sonra yazdığı “Grey Wolf: Mustafa Kemal” kitabında görülür. Bu kitapta, Mustafa Kemal Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti hakkında oldukça eleştirel ve olumsuz bir üslup kullanmıştır.
Esaretin Ardından: Armstrong, esaret döneminden sonra serbest bırakılmış ve İngiltere’ye dönmüştür. Savaşın ardından gazetecilik ve yazarlık kariyerine odaklanmış, çeşitli kitaplar ve makaleler yazmıştır. Bu eserlerde, I. Dünya Savaşı sırasındaki deneyimlerinden ve Osmanlı İmparatorluğu’na dair gözlemlerinden sıklıkla bahsetmiştir.
H.C. Armstrong ve T.E. Lawrence (Lawrence of Arabia) gibi isimler Ortadoğu’daki gelişmelerde önemli rollere sahip olmuşlardır. Bu iki figürün faaliyetleri ve katkıları şu şekildedir:
H.C. Armstrong Katkıları:
1-İstihbarat Faaliyetleri: Armstrong, I. Dünya Savaşı sırasında İngiliz istihbarat subayı olarak görev yapmış ve Osmanlı İmparatorluğu’na karşı bilgi toplama faaliyetlerinde bulunmuştur.
2-Propaganda ve Yazılar: Armstrong’un yazdığı kitaplar ve makaleler, özellikle “Grey Wolf: Mustafa Kemal” adlı eseri, Osmanlı sonrası dönemde Türkiye’nin ve İslam dünyasının politik ve toplumsal yapısına yönelik eleştirel bir bakış açısı sunmuştur. Bu tür yazılar, Batı’da İslam’a karşı bir tepki oluşturmuştur.
3-Osmanlı İmparatorluğu’nun Zayıflatılması: Armstrong’un görev aldığı istihbarat ve askeri operasyonlar, Osmanlı İmparatorluğu’nun zayıflatılmasına katkıda bulunmuş ve İslam dünyasında yeni siyasi yapılar ve hareketler ortaya çıkmıştır.
T.E. Lawrence
1-Arap İsyanı: Lawrence, I. Dünya Savaşı sırasında Arap isyanını desteklemiş ve Osmanlı İmparatorluğu’na karşı Arap kabilelerini birleştirmiştir. Bu isyan, Osmanlı’nın Ortadoğu’daki kontrolünü zayıflatmış ve bölgedeki siyasi dengeleri değiştirmiştir.
2-Arap Milliyetçiliği: Lawrence’ın çalışmaları, Arap milliyetçiliğinin doğuşuna ve güçlenmesine katkıda bulunmuştur. Bu hareketler, daha sonra siyasi İslam’ın şekillenmesinde önemli bir rol oynamıştır.
3-Ortadoğu’nun Bölünmesi: Lawrence, savaş sonrası Ortadoğu’nun yeniden şekillenmesinde ve sınırlarının çizilmesinde etkili olmuştur. Bu süreç, bölgedeki etnik ve dini gruplar arasında gerilimlerin artmasına ve siyasi İslam’ın yükselmesine zemin hazırlamıştır.
İngiliz Kraliyetinin Rolü
İngiliz Kraliyetinin ve hükümetinin bu süreçlerdeki rolü oldukça belirleyicidir. İstihbarat subayları ve ajanlar, İngiliz dış politikasının bir parçası olarak Ortadoğu’da aktif olmuşlardır. Bu politikalar şunları içerir:
1-Osmanlı’nın Zayıflatılması: İngiliz hükümeti, Osmanlı İmparatorluğu’nun zayıflatılması ve parçalanması için stratejik planlar yapmıştır. Bu planlar arasında Arap isyanını desteklemek ve Osmanlı topraklarını paylaşmak gibi politikalar yer alır.
2-Sykes-Picot Anlaşması: 1916 yılında imzalanan bu gizli anlaşma, İngiltere ve Fransa’nın Osmanlı topraklarını bölüşme planını içermektedir. Bu anlaşma, bölgedeki siyasi yapıları ve sınırları büyük ölçüde etkilemiş ve yeni devletlerin kurulmasına yol açmıştır.
3-Bölgesel Güç Dengeleri: İngiliz Kraliyeti, bölgedeki kendi çıkarlarını korumak için çeşitli yerel liderlerle ittifaklar kurmuş ve desteklemiştir. Bu süreç, İslam’ın farklı yorumlarının ortaya çıkmasına ve yayılmasına katkıda bulunmuştur.
H.C. Armstrong ve T.E. Lawrence gibi isimler, Ortadoğu’daki siyasi ve toplumsal yapıyı şekillendiren önemli figürlerdir. İngiliz Kraliyeti ve hükümetinin politikaları, bu figürlerin faaliyetlerini desteklemiş ve yönlendirmiştir. Bu süreçler, İslam’ın farklı yorumlarının ortaya çıkmasına ve güçlenmesine zemin hazırlamıştır.
Oyunun ilk pazılı konuyordu: H.C. Armstrong’un yazdığı Grey Wolf adlı müsveddede iddia edilen bazı densiz ifadeler aslında Osmanlı elinde esir kalan bir İngiliz istihbarat subayının kininden kaynaklanan hayalleridir. H.C. Armstrong ne bir entelektüeldir ne de yazar. Hatta ana dili İngilizce ’de kitap yazamayacak kadar dil bilgilisinden yoksun olmasından dolayı tüm eserlerini British Müzesi Editörü tarafından kraliyet emriyle ‘’ toparlandığı’’ sabittir.
Ancak ortaya koyduğu onlarca saçma iddia ve hakaretin yıllarca Atatürk karşıtları tarafından sanki birer amentüymüş gibi dillere pelesenk edilerek politik yaşamlarının temel argümanı olması 1900 ‘lü yıllarda İngilizlerin başlattığı ve 2.Dünya Savaşından sonra ABD ‘nin devraldığı PROJENİN halen devam ettiğinin bir deliliydi. Cumhuriyet dönemi isyanların tamamına yakının din motifli olması ve yeni Türkiye Cumhuriyeti’ni diz çöktürmek için Osmanlı’ya kurulan oyunun bir devamı olması nitelikleri ele alındığında bir iki tüyü bozuk İngiliz istihbaratçısının Ortadoğu’da kurduğu oyunun 100 yıldır devam ettiği açıktır.
Şeyhi’t tuyyur ‘un özel el yazması notlarını gelmişti sıra; göz kapakları gecenin getirdiği yorgunluğa yenik düştü. Notlardaki kelimeler kapattığı gözünün içinde flaş çakarak gezinirken uyuyakaldı: Hayber, Haşimiler, Malta, Lawrence…