Haydar AS – 12 Ekim 2024
Günlerdir hep birlikte örnek alabileceğimiz başarı öyküsüne sahip bir girişimciyi linç ederek üzerinde tepiniyoruz.
Önüne arkasına bakmadan o çöktü, bu çöktü derken hepimiz birden bu işletmeye çökerek infazı gerçekleştiriyoruz maazallah!
Çünkü işin içinde bir domuzluk var!
O zaman depreşsin hassasiyetlerimiz!
Hep birlikte, 12 binin üzerinde çalışanın olduğu bu işletme hakkında empati yapmadan saldırıyoruz maalesef.
Evine ekmek götüren bu 12 bin emekçiyi hiç birimiz düşünmediği gibi belli ki devletimizde düşünmemiş.
Soruyorum size, 12 bin çalışanı olan kaç tane işletme var ülkemizde?
280 şube sayısı ile ülkenin en ücra köşesinde istihdam sağlayarak hizmet verip içinde bulunduğumuz bu zor günlerimizde, ülke ekonomisin çarklarının dönmesine katkı sunan bu işletmeyi ödüllendireceğimize, maalesef acımasız bir kumpas ile yok etmeye çalışıyoruz.
Adamın suçu ne?
Alışılmışın dışında hizmet vermesi,
Enflasyonu bahane ederek fırsatçılık yapmadığı için,
Halen 180 liraya köfte sattığı için,
Marketten bile ucuz 10 liraya su, 20 liraya kola sattığı için,
Masaya indirdiği salata vb. ürünleri ücretsiz ve limitsiz verdiği için,
Bardak bardak içtiğimiz çayları ikram olarak ücretsiz sunduğu için,
Özellikle de markasının önünde ardında yabancı ekler olmadığı için,
Kısacası milli ve yerli olduğu için…
Köftesi yerli.. Yusuf’u milli… O zaman vurun abalıya!
Şimdi diyelim ki bu adam maliyetleri düşürmek için bir takım hile yollarına baş vurmaya karar verdi.
Kıymanın içine tavuk, sakatat ve baş eti gibi ucuz ürünleri mi koyar, yoksa daha pahalıya mal olacak domuz etini mi koyar?
Üstelik domuz etinde halkın büyük bir tepkisiyle karşı karşıya kalacağını ve günün sonunda yok olacağını bile bile bu riske neden girsin.
İşte bu kumpası kurmak isteyenler bu riski hesaba katarak öyle bir ürün seçmişler ki infiali zirveye çıkarmış oldular.
İlginç olan, halkın bu konudaki hassasiyetinin fazlasını göstermesi gereken bakanlık, sadece iki şubeden numune alıyor ve içeriğinde domuz etine rastlanılmasına rağmen eş zamanlı olarak diğer şubelerden de numune alabilecek iken neden bu yola başvurmamış.
Öyle ya, bu konuda işletmeci gözünü karartmış ise bütün şubelerinde bu yola başvurarak kazanç sağlamak dururken neden iki şube ile sınırlı kalsın.
Tarım Bakanlığı’nın tüm illerimizde gıda laboratuvarı olduğuna göre tüm şubelerden eş zamanlı numune alınması neden yapılmamış.
Onu da geçtim, domuz eti tespiti yapılmasının üzerinden altı ay geçtikten sonra nedense yeni haberimiz oluyor.
Bakanlık geçen bu süre içinde göz göre göre vatandaşlarına domuz eti yedirmiş olmuyor mu?
Yok eğer, tüm şubelerden numune alınıp da sadece iki şubede sorun var ise o zaman işin içinde bir operasyon olduğu apaçık belli değil mi?
En önemlisi de şahit numune…
Zaten bu işin bir kumpas olduğunun en önemli bulgusu da şahit numune alınmaması.
Bu tür denetimlerde alınan numunenin aynısından bir numune daha alınır itiraz durumunda ikinci numune üzerinden tahlil yapılır.
Yanlış bilmiyorsam eğer, şahit numune tutanakla birlikte korunaklı bir şekilde mühürlenerek işletmede bırakılır.
Bunun nedeni de bir takım art niyetli kişilerin farklı bir numuneyi laboratuvara sunmasının önüne geçmektir.
Ki bu olayda belli ki art niyetli kişilerin önüne hiç kimse geçememiş.
Vahim olan bir başka konu ise mahkeme kararının çıkmasından birkaç gün önce bu olayın “yerli ve milli” olan her şeye karşı olan operasyon gazetecileri tarafından gündeme gelmesi.
Bu bile, bu işin kumpas olduğunun en önemli belgesi değil mi sizce…
Değerli dostlar; bence neresinden bakarsak bakalım bir kurgu, bir kumpas, bir yok etme çalışması devreye girmiştir.
Bizlere düşen bu tür işletmeleri korumak ve sayılarını arttırmaktır.
Bu tür işletmeleri linç edeceğimize, Okullarımızda bir girişimcilik dersi olarak bu başarı öyküsünü anlatmalıyız diye düşünmekteyim.
Köfte de bizim…Yusuf da bizim…
Yazınızı dikkatle okudum. Medyada ve basında hiç değinilmeyen şahit numuniye’ye parmak bastınız. Doğru yaptınız. Sizi tebrik ederim. Tabi ki şahit numunenin alınması gerekirdi. Saygılar