CEYHUN BOZKURT
Gladyo NATO ile hayatımıza girdi. NATO’nun başat güçleri olan ABD ve İngiltere’nin istihbarat servisleri, NATO karargahında merkezini oluşturdukları ağı tüm NATO üyelerine yaydı.
Tepede her ne kadar askerler öne çıktıysa da Batılı istihbarat servisleri ve onların piyonları vardı.
Kaos üretti, siyasete müdahale etti, medyayı yönlendirdi, darbeler örgütledi, suikastlar yaptı.
Türkiye’de de bunu yaşadık. Sağ-sol dediler, Abdi İpekçileri, Gün Sazakları katlettiler. Eğer laik-anti laik çatışması çıkarmak istiyorlarsa bir anda (aynen ihtiyaç halinde oluşturulan DEAŞ gibi) sözde İslamcı örgütler peydah oldu, Atatürkçülere suikastlar yapıldı.
Bunlar arasında Cumhuriyet gazetesinin üç önemli yazarı da vardı. Muammer Aksoş, Uğur Mumcu ve Ahmet Taner Kışlalı.
Muammer Aksoy
Muammer Aksoy suikastı işlendiğinde Soğuk Savaş’ın sonuna gelinmişti. Atlantik-Avrupa ittifakı yeni düşmanı belirlemiş ve İslam dünyasını hedefe oturtmuştu. NATO’nun Güneydoğu Kanat ülkesi ve aynı zamanda Ortadoğu’ya kanat Türkiye’de de radikal yapılar üzerinden operasyon çekilmeliydi. Arka arkaya laiklik hassasiyeti yüksek insanlarımızın damarına basacak saldırılar yapıldı.
ADD Başkanlığı öne çıkarılan Muammer Aksoy, aslında bir petrol uzmanıydı. ABD’nin bölgemizdeki petrol kaynaklarına erişimi için kurduğu tezgaha karşı milli petrol davasının liderlerinden biriydi. Ayağına bastığı güç, birilerinin iddia ettiği gibi İslam ülkeleri değil Ortadoğu petrollerine çökmeye çalışan ABD’deydi. Cumhuriyet yazarıydı. Gladyo operasyonuyla devreden çıkarıldı.
Uğur Mumcu
Uğur Mumcu, özellikle 1990’lı yıllarla beraber PKK terörünü ve perde arkasındaki güçleri araştırıyordu. Bu yazı için daha önce de okuduğum yazılarını hızla bir tarama yaptım. Suikasttan önceki son 4 ayda 120 yazı yazmışsa, 70-80’i PKK terörü, ve PKK’nın arkasındaki emperyalizm-CIA-MOSSAD bağı üzerineydi. Ayrıca ABD’nin başta Irak olmak üzere bölge petrollerine çökme planını aktarmaktaydı. Örneğin 7 Ekim 1992 tarihinde şunları yazmıştı: “Amerika için öteden beri sorun, Musul ve Kerkük’teki petrol kaynaklarıdır. Bu petrol kaynakları şimdi, kurulan Kürt Federe Devleti eliyle Batılı şirketlerin ve Amerika’nın tam denetimine geçiyor.”
Emperyalizmin ayağına basmıştı ve Gladyo operasyonuyla devre dışı bırakıldı. Suikast için örgütler üretilirken, bazı iddialara göre MOSSAD’dan 5 kişilik suikast timinin Türkiye’ye gelip FETÖ yardımıyla Uğur Mumcu’yu öldürdüğünü, Esenboğa’da bilgisayarların karartılıp operasyon ekibinin İsrail’e kaçırıldığı belirtilmişti.
Ahmet Taner Kışlalı
O dönem yükselen küreselleşme akımına karşı ulus-devleti savunuyordu. O dönem 28 Şubat rüzgarı nedeniyle muhafazakar kesimi hedef alan çok sert yazıyor yazıyordu ama o yazılarda çok ilginç detaylar vardı. Örneğin Atatürk’ün putlaştırılmasına itiraz ediyordu. “Ben demokrat değilim” başlıklı en bilinen yazısında şöyle yazmıştı:
“12 Eylül, ‘Atatürk’ diye yola çıktı. Atatürkçüleri ezdi geçti.
Atatürk putlaştırıldı. Bronz heykellerine tapılırken, düşünceleri yaşamdan silinmeye çalışıldı. Kurumları birer birer kapatıldı.
Ve bunların hepsi de ‘Atatürkçülük’ adına yapıldı.”
Gladyo’nun “küreselleşme, ulus-devlet yıkımı, Ortadoğu” politikalarının önündeki engel fikir adamlarından biriydi. Yine üretim bir örgüt üzerinden Gladyo operasyonuyla devre dışı bırakıldı.
Aydınlık dergisinin 24 Ekim 1999 tarihli kapak haberine göre, “Bomba, suikastı işleyen merkezi ele veriyor. Malzemesi ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon)’nın özel izniyle getirilebiliyor. Bomba, Türkiye’de ancak ABD ve NATO’nun üç üssünde imal edilebiliyor. ABD Özel Kuvvetler Komutanlığı’nın kullanım kılavuzuna göre hazırlanıyor. Bombayı ancak özel eğitimden geçirilmiş personel imal edebiliyor.”
NATO övgüsü
Bütün bu Cumhuriyet gazetesi yazarlarına yönelik suikastın arkasında Gladyo, yani NATO vardı.
Aynı Cumhuriyet, 13 Temmuz’da köşesini CHP’nin dış politikadan sorumlu isimlerinden, adeta NATO’nun CHP temsilcisi olan Namık Tan’a açtı. Tan da “NATO demokrasi ve hukukun üstünlüğü ilkelerine bağlı devletleri birleştiren müşterek güvenlik örgütüdür” diye yazıverdi.
Cumhuriyet’in yazarlarını katleden örgüte Cumhuriyet sayfalarından övgüler dizildi.
Aynı Cumhuriyet’in, NATO’nun arkasında olduğu 15 Temmuz saldırısında verdiğimiz mücadeleyi önemsizleştirme, hatta tiyatro yalanıyla gündeme getirme çabalarını hepimiz biliyoruz. NATO komutanlarının “müttefiklerimiz tutuklanıyor” diye savundukları FETÖ’cülere can simidi yine Cumhuriyet’te atılıyor. Cevheri Güven isimli FETÖ militanının “cemaat (yani FETÖ) ittifak yaptı” dediği Cumhuriyet, yine aynı militanın yalanlarının benzerini sayfalarına taşıyor, 15 Temmuz’da FETÖ’ye, yani Gladyoya, yani NATO’ya direnenleri hedef alıyor.
Özeti, Türkiye’de Gladyo darbe yerken Cumhuriyet, kendi yazarlarını katleden Gladyoya destek olmak için kendi tarihini inkar ediyor.
Adeta kumpasların medya ayağı sorumlularından Ahmet Altan’a sayfalarını açan firari Can Dündar ve ekibinin yaptıklarını diriltiyor.
Yazık ki ne yazık.