Kafkasların Zelenski’si!

haydar as

Haydar AS – 04 Ekim 2023

 

Sorunun tarihsel sürecine bakıldığında Çarlık Rusya’nın Ermenileri Azerbaycan’a bilinçli olarak yerleştirmesi ve daha sonra orada Ermenistan Devleti kurdurtma gayretlerini görebiliyoruz.

Stalin’in Azerbaycan’a ait olan Dağlık Karabağ’da bir Ermeni özerk bölgesi kurmaya çalışması bu sorunun miladı olarak değerlendirilebilir.

Ayrıca Rusların Ermenileri bu bölgede iskan etme nedenleri arasında;

Ermenileri “Doğu Hıristiyan” olarak kendilerine yakın görmeleri.

Ermenilerin Müslümanlarla birlikte yaşama tecrübeleri.

Türkiye ve İran sınırında bir Hıristiyan bariyeri oluşturup Kafkaslarda elini güçlendirmesini sayabiliriz.

Sovyet Rusya’nın dağıldığı yıllara kadar devam eden bu süreçte Ermeniler dağılmayı fırsat bilip Karabağ’ı kendilerine bağlama gayretleri sonucu çıkan anlaşmazlıklar 1990 yılının başlarında Savaş’a doğru evrilmeye başlıyor.

Rusların desteğini alan Ermeniler alışık oldukları işgalci devlet tutumlarıyla 1992 yılında 20. yüzyılın en acımasız katliamını Hocalı’da gerçekleştiriyorlardı.

Silahsız olan siviller korkunç bir soykırıma uğramıştı. Çoğunluğu bebekler, çocuklar, kadınlar ve yaşlılardan oluşan 613 sivil vahşice öldürülürken binlerce kişi yaralanıp sakat bırakılmıştı.

 

O günün tanıklarının anlattıklarına göre;

Cesetler başlarından ayrılmış, çocukların gözleri oyulmuş, hamile kadınların karınları yırtılmış şehri terk edip gitmek isteyenlere türlü türlü işkenceler yapılmış.

Dikkat ederseniz Hocalıya gece giren işgalci Ermeniler ve beraberlerinde gelen Rus motorize taburu hiç bir karşı direnişle karşılaşmadan savunmasız sivil masumları katletmişlerdir.

Sanırım insanlık tarihinin en vahşice yapılmış kan dondurucu bir soykırımıdır bu olay.

Rusya’nın desteğiyle sık sık benzer olayları yapan Ermenistan 2020 yılına kadar bu işgalci politikasını sürdürmüş Paşinyan hükümetinin kötü giden ülke yönetiminden dikkatleri başka yöne çekmek için yeniden Karabağ’da ateşle oynama sevdası kendisine çok ağır bedeller ödetmişti.

Birleşmiş Milletler ve AGİT kararlarını hiçe sayan Ermenistan kural tanımaz tutumunu devam ettirirken Türkiye’nin Azerbaycan’ın yanında olduğunu belirten mesajı ve Diaspora’nın dayatmasıyla Paşinyan’ın yeniden savaşma arzusu, Azerbaycan’ı bölgeyi Ermenilerden geri almak için harekete geçirtti.

İlginizi çekebilir!  Bir Milli Güvenlik Meselesi Olarak Pogrom

Azerbaycan’ın bu kararının ardında Türkiye’nin vereceği destek elbette önemliydi fakat bir başka önemli neden de Rusya’nın bu konuda ilk defa tarafsız bir tutum izlemesi olmuştu.

Ve 45 gün gibi kısa bir sürede Azerbaycan ordusu kendi ana yurtları olan toprakları Ermenilerin elinden alarak yeni bir zafere imza atıyorlardı.

Eve dönüşünde istenmeyen adam ilan edilen ve istifaya zorlanan Paşinyan geçtiğimiz günlerde yeniden saldırmak için harekete geçmesine rağmen “Dimyata pirince giderken, evdeki bulgurdan olmak” misali tamamen kaybetmenin ve terkedilmişliğin hüznünü yaşamaktadır.

 

Şimdi asıl sorulması gereken, Paşinyan bu ikinci sefere kaybedeceğini bile bile neden girdi?

Kafkasların yeniden kurgulanmasını isteyenlerin piyonu olarak mı?

Rusların ilk defa desteğini çektiği bir durumda, kaybetmeninde bir kazanım olacağını düşünüp Kafkasların Zelenski’si olma sevdası mı?

Bunları yakın zamanda göreceğiz elbette.

 

Halbuki Paşinyan, diasporanın ve emperyal devletlerin kuklası olup ordan oraya savrulacağına, Azerbaycan ve Türkiye ile ilişkilerini güçlendirip ayağı yere basan güçlü bir Ermenistanı kurma gayretine girse ve ilk adım olarak da Zengezur Geçidi’ni sorun olmaktan çıkararak kazanan taraf olarak kalsa daha iyi olmaz mı?

Hal böyle iken bizim içimizdeki Ermeni hayranları boş mu durdu sanıyorsunuz.

Ermenistan halkının bile kendi liderini suçladığı bu savaş girişimlerini meşru gösterip bir dram yaratma peşinde olan salyalı hainleri gördükçe aynı ülkenin havasını teneffüs etmekten iğreniyorum doğrusu.

Ermenistan’ın son 30 yılda yaptığı vahşeti ve işgalci politikayı görmezden gelip, bugün yaşananları (ki bir tek sivilin bile burnu kanamamıştır) soykırım olarak değerlendiren iflah olmaz vatan hainlerinin Hocalıda yaşanan vahşete maruz kalmalarını Rabbimden niyaz ediyorum.

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

haydar as

Haydar AS – 04 Ekim 2023

 

Sorunun tarihsel sürecine bakıldığında Çarlık Rusya’nın Ermenileri Azerbaycan’a bilinçli olarak yerleştirmesi ve daha sonra orada Ermenistan Devleti kurdurtma gayretlerini görebiliyoruz.

Stalin’in Azerbaycan’a ait olan Dağlık Karabağ’da bir Ermeni özerk bölgesi kurmaya çalışması bu sorunun miladı olarak değerlendirilebilir.

Ayrıca Rusların Ermenileri bu bölgede iskan etme nedenleri arasında;

Ermenileri “Doğu Hıristiyan” olarak kendilerine yakın görmeleri.

Ermenilerin Müslümanlarla birlikte yaşama tecrübeleri.

Türkiye ve İran sınırında bir Hıristiyan bariyeri oluşturup Kafkaslarda elini güçlendirmesini sayabiliriz.

Sovyet Rusya’nın dağıldığı yıllara kadar devam eden bu süreçte Ermeniler dağılmayı fırsat bilip Karabağ’ı kendilerine bağlama gayretleri sonucu çıkan anlaşmazlıklar 1990 yılının başlarında Savaş’a doğru evrilmeye başlıyor.

Rusların desteğini alan Ermeniler alışık oldukları işgalci devlet tutumlarıyla 1992 yılında 20. yüzyılın en acımasız katliamını Hocalı’da gerçekleştiriyorlardı.

Silahsız olan siviller korkunç bir soykırıma uğramıştı. Çoğunluğu bebekler, çocuklar, kadınlar ve yaşlılardan oluşan 613 sivil vahşice öldürülürken binlerce kişi yaralanıp sakat bırakılmıştı.

 

O günün tanıklarının anlattıklarına göre;

Cesetler başlarından ayrılmış, çocukların gözleri oyulmuş, hamile kadınların karınları yırtılmış şehri terk edip gitmek isteyenlere türlü türlü işkenceler yapılmış.

Dikkat ederseniz Hocalıya gece giren işgalci Ermeniler ve beraberlerinde gelen Rus motorize taburu hiç bir karşı direnişle karşılaşmadan savunmasız sivil masumları katletmişlerdir.

Sanırım insanlık tarihinin en vahşice yapılmış kan dondurucu bir soykırımıdır bu olay.

Rusya’nın desteğiyle sık sık benzer olayları yapan Ermenistan 2020 yılına kadar bu işgalci politikasını sürdürmüş Paşinyan hükümetinin kötü giden ülke yönetiminden dikkatleri başka yöne çekmek için yeniden Karabağ’da ateşle oynama sevdası kendisine çok ağır bedeller ödetmişti.

Birleşmiş Milletler ve AGİT kararlarını hiçe sayan Ermenistan kural tanımaz tutumunu devam ettirirken Türkiye’nin Azerbaycan’ın yanında olduğunu belirten mesajı ve Diaspora’nın dayatmasıyla Paşinyan’ın yeniden savaşma arzusu, Azerbaycan’ı bölgeyi Ermenilerden geri almak için harekete geçirtti.

İlginizi çekebilir!  Yoksulluk Üzerine Bir Değerlendirme

Azerbaycan’ın bu kararının ardında Türkiye’nin vereceği destek elbette önemliydi fakat bir başka önemli neden de Rusya’nın bu konuda ilk defa tarafsız bir tutum izlemesi olmuştu.

Ve 45 gün gibi kısa bir sürede Azerbaycan ordusu kendi ana yurtları olan toprakları Ermenilerin elinden alarak yeni bir zafere imza atıyorlardı.

Eve dönüşünde istenmeyen adam ilan edilen ve istifaya zorlanan Paşinyan geçtiğimiz günlerde yeniden saldırmak için harekete geçmesine rağmen “Dimyata pirince giderken, evdeki bulgurdan olmak” misali tamamen kaybetmenin ve terkedilmişliğin hüznünü yaşamaktadır.

 

Şimdi asıl sorulması gereken, Paşinyan bu ikinci sefere kaybedeceğini bile bile neden girdi?

Kafkasların yeniden kurgulanmasını isteyenlerin piyonu olarak mı?

Rusların ilk defa desteğini çektiği bir durumda, kaybetmeninde bir kazanım olacağını düşünüp Kafkasların Zelenski’si olma sevdası mı?

Bunları yakın zamanda göreceğiz elbette.

 

Halbuki Paşinyan, diasporanın ve emperyal devletlerin kuklası olup ordan oraya savrulacağına, Azerbaycan ve Türkiye ile ilişkilerini güçlendirip ayağı yere basan güçlü bir Ermenistanı kurma gayretine girse ve ilk adım olarak da Zengezur Geçidi’ni sorun olmaktan çıkararak kazanan taraf olarak kalsa daha iyi olmaz mı?

Hal böyle iken bizim içimizdeki Ermeni hayranları boş mu durdu sanıyorsunuz.

Ermenistan halkının bile kendi liderini suçladığı bu savaş girişimlerini meşru gösterip bir dram yaratma peşinde olan salyalı hainleri gördükçe aynı ülkenin havasını teneffüs etmekten iğreniyorum doğrusu.

Ermenistan’ın son 30 yılda yaptığı vahşeti ve işgalci politikayı görmezden gelip, bugün yaşananları (ki bir tek sivilin bile burnu kanamamıştır) soykırım olarak değerlendiren iflah olmaz vatan hainlerinin Hocalıda yaşanan vahşete maruz kalmalarını Rabbimden niyaz ediyorum.

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.