Prof. Dr. Faruk TAŞÇI – 15 Ocak 2025
Bazı garip varlıkların bazı garip sözleri istisna tutulursa, aile kurumunun önemli olduğunda şüphe yok. Bu öneme ve gereğe binaen “2025 Aile Yılı” ilan edildi. İlk akla gelen doğal olarak aile kurumunun işlevleri.
Ailenin İşlevlerini Hatırlamak
Ailenin sosyolojik işlevi var. Yani insanın ilk sosyalleştiği, sorumluluk duygusunun geliştiği, rollerin ortaya çıktığı zemin aile.
Ayrıca ailenin psikolojik işlevi var. Yani insanın sevgiyi, duygusal ilişkileri tatma imkânı bulduğu ilk ortam aile. Anne-baba sevgisi, kardeş sevgisi üzerinden kendisi dışındaki ile duygusal iletişim kurmanın ilk tecrübe edildiği yer aile.
Ailenin dini işlevi de var. Anne-baba üzerinden inançların geliştiği, yaşandığı, temel bulduğu ortam aile. Belli bir yaşa kadar dini eğitimin de bizzat aile üzerinden yaşayarak verilebildiği atmosfer.
Aile kurumunun bir de ekonomik işlevi var. Aile bazen üretim yeri veya aile bireyleri üretimin bir parçası. Daha da ötesinde aile ayrıca tüketim unsuru. Hem üretim hem de tüketim yönleri ile aile, ekonomiye katkı sağlayan da bir işleve sahip.
En nihayetinde, tüm bu işlevlerin devamı için aile kurumu ayrıca biyolojik işleve de sahip. Yani aile, neslin devamı ve sağlığı için gerekli. Bu işlevi ile aile kurumu insanın üremesine dayalı bir yapılanma. Doğum olacak ki aile kurumu ve diğer işlevleri, dolayısıyla toplum ve dolayısıyla devlet/ler olabilsin.
Kadının Doğurması İçin Teşvik Mekanizması
İşte bu noktada doğuran aktör olarak anne/kadın gündeme geliyor. Kadın, çocuk doğuracak ki, aile kurumu var olabilsin ve her türlü işlevlerini yerine getirebilsin.
Bu nedenle kadınların çocuk sahibi olmak istemeleri, isteyenlerin de çocuk sahibi olmalarını kolaylaştırıcı mekanizmanın var olması önemli. Evlenip çocuk sahibi olmak isteyen kadınlar var, ama evlense de “çocuksuz kadın” olarak hayatını devam ettirmek isteyenler de var.
Bu tarz bir meyil içinde olan kadınların sayısı Türkiye’de çok değil ama artış yönündeler. Ama Güney Kore gibi bazı ülkelerde bu durum yaygın bir hal almış.
Çocuk sahibi olmama meyillerinde genelde ekonomik gerekçeyi öne sürüyorlar. Biraz da Malthus’un “nüfus artışına karşın gıda yetmez” genellemesi içindeler. Bu meyilleri ile “dünyanın sonu”nu getireceklerinin de farkındalar, çünkü doğum olmazsa insan ırkı devam edemez.
Bu gerçekliğe vakıf olmalarına rağmen “çocuk sahibi olmak istemeyen kadınlar”, bu durumu çok da sorun olarak görmüyorlar. Onlar için çalışma hayatı ve kendi kariyerleri ön planda. Yalnız yaşamayı daha çok tercih ediyorlar. Hatta evlenmemek daha revaçta. Evlenip çocuk sahibi olmamak yerine doğrudan evlenmeme seçeneğini kullanıyorlar. Daha da ötesi, bu kadınlarda, nikahsız birlikteliklerle hayatlarını devam ettirmek daha fazla kabul görüyor artık.
Bu kadınların bir kısmının hafızasında doğarken annesini doğumda kaybetmiş olmak var. Annesini bebekken-çocukken kaybeden kadınlar var. Annesi ölen ya da anne-babası ayrılan ve “üvey anne” elinde yetişen ve iyi hatıraları olmayan bazı kadınlar da var. Babası annesini aldatmış ve çok kötü hatıraları olan bazı kadınlar da var. Çocukluk ve gençlik yıllarında sürekli şiddet girdabında problemli bir ailede yaşamış bazı kadınlar da var. Çocukken yakınları tarafından cinsel taciz-istismara uğramış olanlar da var.
Başka bir ifade ile, dünyanın çocuk doğurmaya uygun bir yer olmadığı veya ekonomik şartların zor olmasına binaen çocuk sahibi olmanın zor olduğu gerekçeleri yanında psikolojik gerekçelerle çocuk sahibi olmak istemeyen kadınlar var. Daha doğrusu travmatik hafızaya sahip oldukları için çocuksuz kadın olmak isteyenler var. Bunların “çocuk sahibi olmak istememeleri” psikolojik açıdan bir nevi kaçınılmaz.
Böyle bir zeminde çocuk sahibi olmayı sağlamak adına teşvikler veriliyor. 13 Ocak Aile Yılı kapsamında “doğum yardımları” açıklandı. Aile ve Sosyal Hizmet Bakanı, doğum yardımlarının detaylarını aynen şu şekilde verdi:
“1 Ocak 2025 itibarıyla ilk doğumda 5 bin liralık tek seferlik bir nakdi yardım vereceğiz. 1 Ocak 2025 Aile Yılı kapsamında başlattığımız bir destek programı. İkinci çocuk için 1500 liralık düzenli bir yardıma geçiyoruz. Her ay annenin hesabına yatırılacak bir destek. Üçüncü çocuk itibarıyla ise 5 bin liralık bir destek. Bu da aylık ve annenin hesabına yatırılacak bir destek. 3 ve sonrası için de 5’er bin lira olarak bu destek devam edecek. Yardımlarda herhangi kriter gözetmeksizin verdiğimizi vurgulamak istiyorum. Sadece başvuru yapmaları gerekiyor. Çocuk yardımlarımızın, çocuklarımız 5 yaşını tamamlayana kadar da süreceğini özellikle vurgulamak istiyorum.”
Zor soru şu: Bu doğum teşvikleri, zaten çocuk sahibi olmak isteyen kadınlar için makul hatta çok iyi gelecektir, bu kadınlar çok çocuk yapmak isteyebilir. Ancak acaba “çocuksuz olmak/kalmak” isteyen kadınlar için işe yarayacak mı? Bunun cevabı, ekonomi ile ilgili olmayıp psikoloji ile ilgili. Bu nedenle psikolojik destekler ile “travma süreçleri” ortadan kaldırılmalı ki ekonomik teşvikler bu tarz kadınlar için işe yarasın.