ferhat ünlü

Ferhat ÜNLÜ – 12 Temmuz 2024

 

Bizler 20. Yüzyıl’ın son çeyreğinin çocuklarıyız ve bizden önceki kuşakların, misal 68 senesinde genç olan ideolojik jenerasyonun ‘apolitik’ bulduğu bir nesiliz. 1980 darbesinden sonra oluştuğunu savundukları depolitizasyon süreciyle o dönemin çocukları ve gençlerinin ideolojisiz, dolayısıyla kimliksiz yetiştiğini söyleyecek kadar ileri gidenler vardı!

Hâlbuki o dönem tam aksine Amerikan yanlısı sağcılığın önünün gizlice açıldığı bir süreçti. Bana kalırsa o dönemde herhangi bir ideolojiye yaslanmamak en politik tavırdı. Ayrıca sanki bu hayatta ille de bir ideoloji sahibi olunması gerekiyormuş düşüncesi, yanılgıların şeddelisidir. Hayattan daha büyük ideoloji mi var kardeşim! Zamana direnmeye çalışan istisnasız her ideoloji hayat karşısında yenilmeye mahkûmdur.

Bizler ideolojilere mesafeliydik, ama itiraz etme gibi bir özelliğimiz vardı. Yeri geldikçe tabii. Genel itibarıyla büyüklerimize saygıda kusur etmediğimiz için ve ‘itiraz’ silahını nadiren kullandığımız için işe yarardı.

1980 darbesinin birinci yılından beri ‘apolitik itiraz’la yaşıyoruz. Meşhur arabesk eserini bilmeyeniniz yoktur. En güzel yorumu elbette Müslüm Gürses’e aittir: İtirazım Var. Sözlerini İlhan Behlül Bektaş yazmıştır. Allah var, müthiş sözler. Güfte Rıfat Şallıel’e aittir.

 

İTİRAZ NADİR KULLANILAN ETKİN SİLAHTIR

Aradan geçen 40 küsur senede çok şey değişti. Nadiren kullanıldığı için etkili olan itiraz kültürü şimdi her önüne gelenin maganda kurşunu sıkar gibi sık sık kullandığı bir argüman haline geldi. Tam da bu yüzden itirazı olur olmaz yerde değil, yeri geldiğinde ve etkili biçimde kullanmalıyız.

Mesela bu küresel düzende ilk itirazımız ekonomik gerekçelerle olabilir. Piyasaya, para baronlarının küresel imparatorluğuna itiraz edebiliriz mesela.

Politik bağlamda ise “Küresel tekno-diktatörlüğe gidiyoruz ve benim buna itirazım var” diyebiliriz. Gerçekten de, ulus devletler içinde yaşayan bireylerin, güvenliğini devletlerin sağladığı bireylerin en çok düşünmesi gereken tehditlerden biri budur. Yapay zekâyı kullananın, teknolojinin liderlerinin bizi tekno-diktatörlüğe ya da daha doğrusu oligarşiye götürme riski var. Bilinçli bir Türkiye Cumhuriyeti ve ayrıca dünya vatandaşı olarak buna itirazınız olabilir. İnsanın zihninin teknoloji marifetiyle kontrol altına alınacağı bir devirde insan olarak kalmak isteyen hiç kimse yaşamayı düşünmez. Ama bizim nesiller göremeyecek olsa bile gidişat o yönde.

İlginizi çekebilir!  Altı Üstü 14 Günlük Gardiyanlık! – Abdullah Yılmaz

İdeolojiye, milletin ve devletin çıkarının önüne geçen partizanlığa, holiganlığa itiraz edebilirsiniz, hakkınızdır. Çünkü bunlar harbiden zamanımızın büyük problemleridir.

Bireyler de, aileler de, milletler de çıkarını bilmek zorundadır. Bireyin, ailenin ve milletin aleyhine olan her türlü ideoloji itiraz konusudur. Aynı şekilde ailenin bekasını hiçe sayan küresel ahlaki dejenerasyona da itirazınızı yükseltebilirsiniz. Dört harfli küresel lobi grupları (Anladınız siz onu) başta olmak üzere ailenin ve giderek ulus devletlerin bekasını tehdit eden, ayrıca daha kötüsü bireye de asla özgürlük getirmeyecek ve yozlaşmadan başka bir şey vermeyecek olan yapıların yaygınlaşmasına itirazınız olabilir.

 

TARİHİN YAZILIŞ BİÇİMİNE İTİRAZINIZ OLABİLİR

Bu konuda mahalle baskılarına boyun eğmemek gerekir. Tutucu olmadan, kimseyi hedef göstermeden, herkesin kendi sınırlarını bilmesi kaydıyla birbirimize saygıyı öğrenerek normal olanı ‘anomali’ güzellemelerine karşı savunabiliriz. Marjinalliğin olağanlaştırılmasına itiraz her ‘normal’in hakkıdır. Ailenin, ulus devletlerin ve insanlığın bekası da yani pragmatik sebepler de bunu gerektiriyor.

Ayrıca bir insan olarak yeni dünya düzenine veya tarihin yazılış biçimine itirazınız olabilir. Tarihi elitler ya da öncüler yazıyor. Toplumun ileri gitmesinde rolü olanlar bile yazsa bu tarih yazımına itirazınız olabilir.

Yavaş yavaş toparlayayım: İnsan, ezcümle herhangi bir ideoloji sahibi olmadan da itiraz edebilir. Zaten yazının girizgâhında da belirttiğim gibi bu hayatta ille de bir ideoloji sahibi olunması gerekiyormuş düşüncesi, yanılgıların şeddelisidir. Hayat, en büyük ideolojidir ve hayatın olağan akışına ters her şey ideolojiden arınmış, saf itirazın konusudur. Hayatın kendi bünyesindeki adaletsizlikler de ha keza öyledir. Zaten İtirazım Var da, en büyük ideolojiye hayata itiraz ediyor.

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.