Celalettin Yavuz

Prof.Dr. Celalettin Yavuz Güvenlik Politikaları Uzmanı, Ekim 2023

İsrail devleti ile ABD ve AB ülkelerinin “terör örgütü” diye nitelediği HAMAS’ın 7 Ekim sabahı İsrail’in istihbarat ve savunma duvarlarını aşarak yaptığı sızma harekatının ardından ne yazık ki beklenenler bir bir gerçekleşiyor. Hem de tüm dünyanın gözleri önünde. Sözde terörist HAMAS’ı bitirmek için intikam yemini içen İsrail, kurunun yanında yanacak yaşa hiç aldırmıyor. Belki bir tek HAMAS’lıyı bile etkisiz hale getiremediği saldırılarla içinde çocuk, kadın ve yaşlıların da bulunduğu yüzlerce sivili katlediyor. Füzeler, top ateşleri, hava saldırıları ve denizden yapılan saldırılar İsrail’i meşru müdafaanın çok ötesinde “kan içici” çirkin bir mahluka dönüştürüyor. “İnsan hakları savunucusu” ülkeler de keyifle izliyor…

HAMAS, Aksa Tufanı’nı Harekatını Son Çare Olarak mı Yaptı?

Filistin-İsrail arasındaki bu son çatışma üzerine daha önce bu sütunda yayınlanan analizlerimde HAMAS’ın ‘Aksa Tufanı’ harekatının siyasi hedefinin anlaşılamadığını ifadeyle Gazze Şeridi’nde yaşanabilecek İsrail vahşetine işaret edilmişti. 14 Ekim’de Ankara’daki Stratejik Düşünce Enstitüsü’nde Filistinli akademisyen Doç.Dr. Halid el-Uveysi’nin “Aksa Tufanı ve İsrail Sorunu” başlıklı konferansı sonucunda ulaştığım tatmin edici bir sonucu paylaşacağım.

Konuşmacı Uveysi, daha önce Türkiye de dahil tüm dünyanın “Filistin Sorunu” diye nitelediği sorunu, “İsrail Sorunu” olarak açıkladı. Tarihi gerekçelere dayanan açıklamasına göre Filistinlilerin yüzlerce yıldır yaşadığı topraklara “Siyonist” Yahudiler daha sonra gelerek yurtlarını ellerinden almaya başladılar. Dolayısıyla yerinden yurdundan edilen Filistinlilerin değil, dağdan gelip bağdakini kovan” Siyonistlerin yani “İsrail Sorunu” var diyor.
Soru cevap periyodunun kısa tutulduğu konferans sonrası Uveysi’yi çıkışta yakalayarak Aksa Tufanı öncesindeki iç ve dış dinamikleri özetleyerek sorumu yönelttim. HAMAS’ın sızma harekatının zamanlamasının, İsrail’de 39 haftadır devam eden hükümet aleyhtarı protesto gösterileri ile buna paralel olarak İsrail ordusundaki istifalar ve çözülmelere rastlamasını olumlu bulurken, saldırının İsrail halkını aynı hedef için bir araya getirebileceğine de değindim.
Dış dinamikler ise neredeyse tamamen HAMAS aleyhineydi. Zira daha önceki Filistin-İsrail çatışmalarında Filistin’i kollayan Arap ülkeleri, HAMAS’ın Filistin’de öne çıkmasıyla birlikte uzaklaşmışlardı. İhvan hareketini ülkelerinde yasaklayan Mısır ve Suudi Arabistan gibi Arap ülkeleri, HAMAS’a uzaktılar. Üstelik BM kararına rağmen İsrail’in 1980’de Kudüs’ü başkent ilanını uzun süredir reddeden ABD, 2020 yılında kabul edince Körfez Ülkelerinden BAE ve Bahreyn ile Sudan ve Fas da tanımıştı. Suriye ve Lübnan’ın ise zaten kolu kanadı kırıktı.

İlginizi çekebilir!  Ilımlı Siyaset Mi? Hadi Canım!

Böylesi durumlarda sessiz kalmayan Rusya da Ukrayna savaşı sebebiyle sıkışmıştı. “One minute” ve “Mavi Marmara” olayları döneminden itibaren İsrail’le ilişkileri bozulan Türkiye, son yıllarda normalleşmeye gitmiş, üstelik şu sıralarda önemli bir ekonomik darboğazla boğuşmaktaydı. F-35 muharebe uçağı projesinden çıkartılmış, eksilen F-16 uçağı ve yedek kitleri talebi iki yıl önce yapılan ABD’den ses yoktu. Daha önceleri Filistin-İsrail sorunlarında “insan hakları” uğruna ciddi seslerin yükseldiği AB ülkeleri de, Rusya-Ukrayna savaşının sonrası ABD’nin dümen suyuna giren silik liderlikleriyle gene aynı yolu izleyeceklerdi. “Arap ülkeleri ABD’nin girişimleriyle İsrail’le ilişkilerini normalleştirmeye başladılar. Bunun üzerine Filistin’in tamamen kaybedeceği düşünülerek, yani son çare olarak Aksa Tufanı mı yapıldı?” diye soruma aldığım cevap, “Evet” oldu. Bu hareketin Arap ülkeleri-İsrail ilişkilerine çomak sokması, İsrail’in Gazze Şeridi’ne olası vahşeti üzerine Arap ve Müslüman ülkelerin kamuoyunun ülke yönetimleri üzerinde baskı yaratması hedeflenmiş. Çaresizlik ve ya tutarsa!

Sonuç olarak bu “insanlık sorunu”nun çözümü için Arap Birliği ve İslam İşbirliği Teşkilatı dönüm noktasındadır. ABD ve AB ülkelerine petrol ve doğalgazı kesebilirler. İsrail’le ticaret yapanlar yaptırım uygulayabilirler. Bu arada bölgede yatırım ihtirası içerisinde olan ancak hala sesi çıkmayan Çin de benzer ekonomik araçlarla aracılığa sevk edilebilir. Hatta bir diğer suskun Hindistan da benzer gerekçelerle harekete geçirilerek canavara dönüşen İsrail durdurulabilir.

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.