Bercan TUTAR – 24 Ekim 2023
ABD ve diğer Batılı devletlerin verdiği diplomatik açık çek ve silahlarla, askeri ve siyasi destekle Siyonist İsrail rejiminin 7 Ekim’den bu yana Gazze’de yol açtığı insani felaketi dünya elleri kolları bağlı seyrediyor… Aslında bu pasif bir seyir değil. Dünya bu akıl almaz vahşeti hiçbir şey yapmadan izlemiyor. Vicdanı kanayarak, travma geçirerek, parçalanan bebek cesetlerini ve evleri başına yıkılan çaresiz insanların maruz kaldığı barbarlığı yüreği dağlanarak seyrediyor. Biraz da bir şey yapamamanın utancı ve suçluluğuyla…
Çünkü bir devletten ziyade vahşi bir terör örgütü gibi davranan İsrail ve soykırımcı yandaşları karşısında dünyadaki diğer ülkelerin de birer devlet gibi davranamadığı, gösterdikleri tepkilerden diğer devletlerin de aslında ‘kalıbının adamları olmadığı görülüyor.
Bu hakikat insanları yaşanan felaketten daha fazla sarsıyor. Soykırımcı İsrail ve Batı’ya lanet okuyanlar bir yandan da İslam ülkeleri başta olmak üzere dünyanın diğer aktörlerine ise “Size de yazıklar olsun” diyerek tepkilerini dile getiriyor.
Gerçekten de hem ahlaki ve insani olarak hem de siyasi olarak dünya tarihi bir kırılma noktasında bulunuyor. Gazze’de Filistinli masum çocuklara, kadın ve gençlere maruz görülen vahşi felaket dünyanın artık bir seçim yapmasını gerektiriyor.
El Cezire yazarı Kanadalı Andrew Mitrovica, “Bu korkunç zamanlar, her birimizin bir seçim yapmasını gerektiriyor. Kargaşa yerine itidali mi? Korku yerine insanlığı mı? Soykırım yerine ateşkesi mi? Yoksa kariyer yerine vicdanı mı seçeceğiz?” diye soruyor…
Elbet bunlar herkesin kolayca yanıtlayacağı türden cevabı çok kolay sorular. Zor olan bu sorulanın cevabının gerektirdiği tavra, ahlaki ve vicdani sorumluluğa göre davranmak.
Dünyada bu insani tavrı gösterenler yok değil. Kıdemli bir Amerikalı diplomat olan Josh Paul bunlardan biri. Amerikalı diplomat geçen hafta yayımladığı bir mektupla ABD Başkanı Joe Biden’ın Soykırımcı Siyonist İsrail’e verdiği diplomatik ve askeri desteği gerekçe göstererek Dışişleri Bakanlığı’ndaki görevinden istifa etti.
Paul, uzun mektubunda ABD Dışişleri’ndeki 11 yılını “iyi ve adil” olduğunu düşündüğü sonuçların peşinde “farklılıklar” yaratmaya adadığını yazdı. Paul dönüm noktasını ise ”Beni ahlaki tavizler vermeye mecbur kılan gelişmeler oldu. Çünkü yapabileceğim zararın yapabileceğim iyilikten daha ağır basabileceğini hissettiğim an görevi bırakma kararı aldım” diyor.
Dışişleri’nde silah alım satımından ve sevkiyatlarından sorumlu olan Paul, Biden’ın İsrail’e en “ölümcül silahlar” göndermesi karşısında şoke oluyor. Amerika’nın Ortadoğu’ya yönelik ‘önce öldür, sonra düşün’ şeklinde tanımlanan emperyal politikasını kategorik olarak eleştiren Paul, yaşadığı dilemmayı ve Amerikan yönetiminin içinde debelendiği ahlaki ve insani paradoksu şu sözlerle dile getiriyor: “Bir tarafa körü körüne destek, uzun vadede her iki taraftaki insanların çıkarları için yıkıcıdır. İşgale karşı da olamayacağız, işgalden yana da olamayız. Hem özgürlükten yana hem de ona karşı olamayız Korkarım ki son yıllarda yaptığımız hataları tekrarlıyoruz ve daha uzun süre bunun bir parçası olmayı reddediyorum.”
Paul, ABD’deki savaş lordlarıyla Yahudi lobisinin intikam gazabına uğrama pahasına bu kararı aldığını söylüyor. İsrail’in etnik temizlik ve toplu cezalandırma suçlusu, bir ırkçı apartheid devleti olduğunun altını çizen Amerikalı diplomat, “Etnik temizlik, işgal ve apartheid gibi toplu cezalandırma siyaseti ister bir evi ister bin evi yıkmayı içersin; temelde güzel ve iyi yaşama arzusunun düşmanıdır” diyor.
Bir apartheid devleti olarak İsrail, siyasi bir forma büründüğü günden bu yana yalnızca Filistinlilerin evlerini ve topraklarını çalmak için değil aynı zamanda Filistinlileri cezasız bir şekilde travmatize etmek, hapse atmak, işkence etmek, sakat bırakmak ve öldürmek için de sistemli bir soykırım stratejisi yürüttü.
Batı’da böyle namuslu sesler çok az. İş yine İslam dünyasına düşüyor. İslam dünyasında da Türkiye ve Katar dışında dişe dokunur caydırıcı ve öncü bir duruş sergileyen devlet yok.
Fakat ne kadar vahşileşirse vahşileşsin İsrail bu kez baltayı taşa vurdu. ABD eski başkanlarından Barack Obama bile İsrail’i ilk kez küresel desteği kaybediyorsunuz diye uyarmak zorunda kaldı.
Öyle görünüyor ki dünyayı yanlış okuyan ve kitleleri satın alamayan İsrail’in yaptığı yanlış hesap bu kez kendisine ve ABD’ye pahalıya mal olacak. Dünya artık kritik bir karar aşamasında. Kırılma noktası Gazze oldu. Ortadoğu, İsrail, İslam dünyası, Batı ve küresel güney ülkeleri bundan sonra aynı kalamayacak. İyi veya kötü Ortadoğu’daki mevcut durum kökten değişecek. Ve bunun en büyük kaybedeni de kuşkusuz başta ABD ve İsrail olmak üzere Batı dünyası olacak. Gelişmeler bunu gösteriyor.