celalettin yavuz

Prof. Dr. Celalettin Yavuz Güvenlik Politikaları Uzmanı, 02 Ekim 2024

 

İran, 1 Ekim 2024 akşamı Lübnan’daki “Temsilcisi” özelliği taşıyan Şii Lider Nasrullah, HAMAS Lideri Haniyye ve bir İranlı komutanın İsrail tarafından katlini gerekçe göstererek İsrail’e balistik füzelerle saldırdı. Nisan 2024’te de İsrail’e dronlar ve füzelerle de misilleme yapan İran’ın bu hareketi üzerine İsrail’in misillemesinin nasıl seyredebileceği ele alındı.

İsrail’in Tepkisi Nasıl Olabilir?

İran’ın bu son hamlesi sonucu İsrail’e ne kadar zarar ve zayiat verdiği tam olarak bilinmiyor. İsrail’e göre Batı Şeria’da bir Filistinli şarapnel parçası ile ölürken, Tel Aviv’de de iki kişi yaralanmış. İsrail’e ilaveten Ürdün’de konuşlu ABD birliklerince de İran füzeleri düşürülmüş.

İsrail ve ABD’ye göre hava savunma sistemi “Demir Kubbe” başarılı, Türk Tv kanallarındaki “uzmanlara” göre ise Demir Kubbe’ delik deşik olmuş! Acaba hangisi doğru?

Binlerce kişiyi katledip Gazze Şeridi’ni moloz yığınına çevirip, ardından Lübnan’a da girmesiyle birlikte, kendisini destekleyen ABD ve Avrupa ülkelerinde bile itirazlara sebebiyet veren İsrail, İran’ın füze saldırılarıyla yeniden “mazlum” rolüne bürünmeye başladı.

Şayet İran füzeleri “atılan taşın kurbağaya değmediği” sonucunu doğurduysa, yani İsrail’de alınan hedefler vurulup imha edilemediyse ne için ateşlendi? Bu sonuçsuz hareketle İsrail’e değil de çevre ülkelere “İran’ın elinde balistik füzeler var, sizde ise Demir Kubbe yok!” diye bir gözdağı mesajı mı verilmek istendi? Ya da İran kamuoyuna “Nasrallah’ın kanını yerde bırakmadık!” şeklinde bir mesaj mı verilmek istendi?

Bu soruların cevabını bugünden bilmek mümkün değil. Ancak şurası muhakkak ki, ABD ve birçok Avrupa ülkesinin kerhen desteğindeki İsrail’e misilleme fırsatı verilmiş oldu. Üstelik İran’ın İsrail’e oranla devasa ülkesinin hava savunması için bir Demir Kubbesi de yok! Nitekim İsrail Başbakanı Netanyahu, bu hareketin karşılıksız kalmayacağını da söyledi. ABD Başkanı Biden de İsrail’in savunması için yeni askeri birlik gönderilerek destekleneceğini söyledi.

Şimdi İsrail saldırmak, İran da savunmak için beklemede. Bir bakıma İran, eski dönemlerdeki muhasara (kuşatma) altına giren şehirler gibi. Zaten ağır ekonomik yaptırımlar altında iken, şimdi de her an İsrail misillemesini bekleyen sinir bozucu bir teyakkuzu yaşayacak. Bu bekleyiş, muhtemeldir ki İran savunmasının sinir uçlarını oldukça çok hasar verebilecektir.

İsrail’in beklenen misillemesinin hangi tesislere ya da şehirlere yapılacağı da muammadır. Bu şehri, Natanz gibi nükleer çalışmaların olduğu kentler mi, başkent Tahran ve İran Şiiliğinin merkezi Kum mu, sanayi kenti İsfahan mı hedef alınacaktır? Ya da İran’ı ekonomik açıdan çökertmek için petrol-doğalgaz tesisleri mi hedefe konacaktır? Tabii ki İran donanması ve üsleri ile füze üsleri de olası hedefler arasındadır. Belki de hepsinden seçme hedefler…

İsrail’in Gözü Türkiye’de mi?

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Bölge ülkelerini ‘kendi ateşine çekmek için’ her türlü provokasyonu denediğini” ve “Vadedilmiş topraklar hezeyanıyla hareket eden İsrail yönetiminin, tamamen dini bir fanatizm ile Filistin ve Lübnan’dan sonra gözünü dikeceği yerin Türkiye olacağı” ifadesi de yeni bir tartışmayı başlattı.

Siyonistlerin “Vaat edilmiş topraklar!” inancı en azından kendileri açısından boş bir inanç değildir. Giderek sınırları genişletilen bu topraklar içerisinde Filistin zaten yutulmuştur. Lübnan ve Ürdün İsrail için kolay lokma gibi görünebilir ama bu lokmayı Avrupalı destekçileri bile İsrail’e yutturmazlar. Suriye, Irak ve Mısır ise işgal edemeyeceği kadar büyüktür.

Türkiye ise cesaret dahi edemeyeceği bir hedeftir. Doğrudan karşısına almak yerine PKK/YPG terör örgütlerini desteklemek, kitlesel göçe sebebiyet vermek ve Ortadoğu’daki diğer ülkelerin istikrarını bozarak bir strateji belirleyebilir. Anlaşılan o ki, İsrail bu hedefe odaklanmıştır.

Sonuç itibariyle İran, İsrail’e bölgesel savaşı genişletmesi için istediği bir koz verdi. Bu ateşin körüklenme yerine söndürülmesi elzemdir. Bölgenin “Bana dokunmayan yılan bin yaşasın!” diyen petrol zengini ülkeleri İsrail’i durdurmak için harekete geçirilmelidir. Siz ne dersiniz?