Haydar AS – 28 Aralık 2024
İran son zamanlarda yaşadığı itibar kaybının vermiş olduğu öfkeden dolayı yanlış üstüne yanlış yapmaya devam ediyor.
Bizim Urfa’da bu duruma düşenler için “tırro” oldu derler. Bir nevi müptezel karşılığı bir deyim de diyebiliriz buna.
İşte İran da şu anda dünya gözünde tam anlamıyla tırro olmuş durumda!
Bu yüzdendir ki hata üstüne hata yaparak her geçen gün daha beter duruma düşmektedir.
Suriye’de kaybedişi bir türlü kabullenemeyen İran, provokasyonlar yaparak kardeşi kardeşe düşürmekte hiçbir beis görmüyor.
Üstelik bu kaybedişin bir nedeninin de Türkiye olması onları tam anlamıyla kudurtmaya yetiyor.
O yüzdendir ki, bugün Suriye’yi karıştırma gayreti içine giren İran, yarın ülkemizde de PKK marifetiyle her an bir sıkıntı çıkartabilir diye kolluk güçlerimiz başta olmak üzere millet olarak teyakkuzda olmamız gereken bir döneme girdik diyebiliriz.
Bildiğiniz gibi İran dini lideri Ali Hamaney, Suriye’de Esed rejiminin 8 Aralık’ta devrilmesinin ardından kurulan yeni hükümetin yıkılması yönünde çağrılar yapmıştı.
Hamaney’in ardından, İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi’nin “Yeni hükümet Suriye’ye hakim olamayacak. Önümüzdeki günlerde yeni gelişmeler göreceğiz” dedikten hemen sonra “Şii liderin türbesi yakıldı” iddiasıyla halkı sokağa dökerek çıkan olaylarda 14’ü asker olmak üzere toplam 23 kişi hayatını kaybetmişti.
Allah’tan bu provokasyona gelmeyen halkın büyük bölümü dirayetli davranarak bu olayı bertaraf etti ve etmeye de devam ediyorlar.
Fakat durum öyle gösteriyor ki İran, Suriye’de mezhepçilik eksenindeki çatışmaları sürekli körükleyecek.
Bir yanda Kripto Esadcılar ve İran kalıntıları, öbür yanda PKK/YPG ile iç savaş kışkırtıcılığı yapmaya devam edecek gibi.
Çünkü İran’ın bir başka korkusu, Suriye halkının yapmış olduğu bu darbe başarıyla sonuçlanırsa yarın benzer hamleyi kendi halkının yapmasından korkuyor olması.
Haksız da değil tabii ki, Suriye örneği iyi bir örnek olmayabilir onlar için.
Gözümüzde büyüttükçe büyüttüğümüz İran ne hikmetse, İsrail’e karşı dirayetli bir duruş gösteremiyor.
Mazluma şahin olan İran, zalimlere karşı güvercin olmaktan öteye gidemiyor nedense.
Kısa zaman önce Tahran’ın göbeğinde İsrail tarafından meydan okur bir şekilde Hamas lideri İsmail Haniye’nin suikaste uğramasını hepimiz biliyoruz.
İsrail resmen “Ben senin en iyi adamını, kendini en güvenli hissettiğin bir yerde bile indiririm” diyerek İran’a meydan okumamış mıydı?
Hepimizin İsrail nihayet sert bir kayaya çarptı diyerek umutlandığımız bir dönemde…
İran, yüzlerce füzeyi İsrail’e fırlatarak bir komediye neden olarak hepimizi hüsrana uğratmamış mıydı?
Komedi diyorum çünkü, bayramlarda çocukların attığı “kız kaçıran” kadar bir etkisi olmamıştır bu füzelerin. Sadece İsrail’deki hurda toplayıcılar sevinmişti bu gösteriye!
Evet bölgede hep Amerika gibi emperyal güçlerin varlığından rahatsızız ama inanın İran bunlardan daha tehlikeli hamleler yaparak bizleri şaşırtmaya devam edecektir.
Mezhep çatışmaları en ufak bir kıvılcımla bile devasa bir yangına dönebilir. Çok çok dikkat etmek gerekiyor.
Ayrıca Amerika’nın askeri gücünü Suriye’den çekmesiyle PKK/YPG için sonun geleceğini söylüyoruz fakat yeni hamilerinin İran olacağını göz ardı etmememiz gerekiyor.
İran, Amerika gibi bizim meşru haklarımızı korumayacağına göre, sıkıntı yaratmaya çalışacaktır muhtemelen.
Ülkelerin bu “tırro” hallerini görünce bir kez daha ülkemle gurur duyuyorum.
Bu günleri önceden görüp “beka” sorunu olarak gören ferasetli liderlerimiz de var.
“Ne bekası, kim bize saldıracak” diyen öngörüsüz liderlerimiz de var.
Onun içindir ki, içeride ayrılarımızı, gayrılarımızı bir tarafa atıp birlik olma zamanının geldiğini ve bunu “Vakit Tamamdır” mesajıyla bizlere ulaştıranları önemsiyor ve takip ediyoruz.