Ferhat ÜNLÜ – 29 Kasım 2024
“Önce bir zaman makinesine binip 20. Yüzyıl’ın sonu ile 21. Yüzyıl’ın başındaki yılları ziyaret edelim. Size enteresan hakiki hikâyeler anlatacağım.
Tarih: 21 Haziran 1998. Yani 20. Yüzyıl’ın sondan üçüncü yaz gün dönümü…
Mahreç: İstanbul Ataköy.
14 yaşındaki Alp Cenan Yuğaç ile ondan üç yaş büyük Aslı Yardımcı adlı gençler duvara ‘Hepinizi seviyoruz ama buraya ait değiliz, we don’t belong here’ diyerek 14. kattan birlikte atlayarak intihar etti. İki gencin şeytana tapanlar adlı Satanist (Anton Szandor LaVey Satanizmi…) bir grubun üyesi olduğu öne sürüldü.
Tarih: 13 Eylül 1999. Şehriban Coşkunfırat adlı 21 yaşındaki bir genç kız
Avcılar’daki evinden çıktıktan sonra kayıplara karıştı. Cenazesi birkaç gün sonra Ortaköy Mezarlığı’nda toprağa yarı gömülü halde bulundu. Yuğaç ve Yardımcı’nın intiharından sonra bu olay Satanizm’i Türkiye’nin gündemine oturttu.
Tarih: 18 Kasım 1999. Beyoğlu’ndaki Alman Lisesi’nin 16 yaşındaki öğrencisi Ceylan Konuk; cep telefonundan arkadaşına “Mutlu mutlu uçuyorum. Şimdi de yere çakıldım” mesajını gönderdikten sonra intihar etti. Yine benzer bir intihar…
Tarih: 15 Haziran 2002. 16 yaşındaki Üsküdar Amerikan Lisesi öğrencisi Lara Falay, Boğaziçi Köprüsü’nden atlayarak intihar etti.”
SUÇTAKİ NİTELİKSEL DÖNÜŞÜMÜN ANLAMI
Yukarıdaki dört paragraf, 9 Ekim 2024’te bu köşede yayınlanan ‘Kriminal terörün siber kaynakları’ başlıklı yazıdan. 20. Yüzyıl sonu ile 21. Yüzyıl başındaki bütün bu cinayet ve intiharlar, ayak sesleri duyulmakta olan dijital terör çağının erken habercisi gibiydi. Bugün artık Reddit’te, Discord’da örgütlenmiş ‘incel’leri konuşuyoruz. 4 Ekim 2024’te Semih Çelik adlı ‘incel’in iki kızı öldürdükten sonra intihar etmesi üzerine kriminal terörün siber kaynaklarına daha fazla eğilmeye başladık.
Ki Semih Çelik vakasından önce de suçta niceliksel bir artış ve niteliksel bir dönüşüm yaşandığı görülüyordu. Suçtaki artış ve evrim; hem kelimenin literal anlamıyla devletin sokağa hâkimiyeti; hem de siber âleme, ara sokaklarına dek vakıf olmakla engellenebilir.
Suçtaki niceliksel sıçrama ve niteliksel dönüşüm, üzerinde ciddi kafa yormamız ve çözüm üretmemiz gereken bir mesele. Bu bağlamda suçla hem polisiye, hem adli, hem ekonomik, hem toplumsal, hem de siyasal mücadele şart. Bunlardan herhangi birinin tek başına uygulanması sorunu deva olmuyor.
Misal uyuşturucuyla mücadele işin bir bacağı. Diğer boyut yasadışı bahisle mücadele. Bir diğer boyut çocuk ve gençleri şiddete yönlendiren tehlikeli internet oyunlarıyla mücadele…
GÜVEN TİMLERİ AKTİFLEŞTİRİLEBİLİR
Bu yazının girizgâhına konu olan dönem, yani bundan çeyrek asır öncesi; yine suç vakalarındaki göreceli artışla birlikte ‘Güven Timleri’ adı verilen yeni bir polis biriminin kurulmasına ve sokakları güvenli hale getirmesine vesile olmuştu.
Güven timleri 2000’lerin başlarında sokaklara yayılmıştı, suçla mücadelede etkiliydi. Bu timler, halen var ama pasif. İlk olarak İstanbul’da 2000’li yılların başında uygulandı. Bu uygulama, o dönemin revaçtaki suçu olan kapkaçtan başlayarak pek çok kriminal kalemde sonuç verdi.
Güven Timleri; boyacı, simitçi, piyangocu kılığında hep vatandaşla iç içeydi, kalabalıklar içinde dolaşıyordu. Alışveriş Merkezlerinden başlayarak vatandaşın yoğun sirkülasyon içinde olduğu yerlerde geçmişte on tane vardıysa şimdi 1 tane var. Bu bağlamda elbette sadece AVM’lerin değil; okulların, restoranların, kulüplerin çevresine güven timleri yerleştirilebilir.
Medikal terimlerle konuşursak şiddet, virüs gibidir; özellikle görsel yolla çok kolay yayılır. Buna karşı anti-virüs üretilmesi için polisiye, ekonomik, toplumsal ve siyasi tedbirleri zamanın ruhuna uygun biçimde eş zamanlı olarak hareket geçirmek elzem. Bunun yanı sıra elbette suçlunun hak ettiği cezayı bulduğu yargı sistemini de kurabilmeliyiz.
Çünkü zamanımızda ulus devletleri bekleyen tehlikeler; sadece konvansiyonel savaş, ekonomik operasyon veya gizli servis komplolarından ibaret değil. Ekonomik, toplumsal, yerine göre bireysel ve siber güvenlik sorunları siyasal meseleler haline geldi. Ve siyaseten devletin iktidarı dediğimiz şey, içeride sokağa hâkimiyetle başlar. Zamanımızın tehditleri çeşitli, çok yönlü ve birbirine geçişkendir. Bu yüzden hafife alınmamalıdır elbette, ama suçlulara yönelik tam saha pres ile devlet, sokaktaki her sorunu çözer.