deniz istikbal

Deniz İSTİKBAL – 14 Ekim 2024

 

Enflasyonla mücadele birçok açıdan etkilerini hissettiriyor. Haziran 2023’te başlayan ve günümüzde de devam eden Ortodoks politikalara dönüş cari açık gibi kronik sorunların çözümüne katkı sunuyor. Faizlerin yüksekliği nedeniyle firmalar krediye ulaşımda zorluklar yaşarken işten çıkarmalar daha görünür hale geliyor. İktisat teorisinde enflasyonla mücadele için katlanılması gereken bazı zorluklar bulunmaktadır.

Bu zorlukların başında faiz artışları gelirken ekonomik durgunluk işten çıkarmalara sebep oluyor. Toplam talepteki yavaşlama fiyat artışlarının önüne geçerek yükseliş trendini yavaşlatır ve enflasyon düşmeye başlar. Türkiye’nin de son dönemde tecrübe ettiği süreç mevcut teorilere göre ilerliyor ancak bazı ayrışmaların olduğunu söylemek mümkün. 2021-2023 döneminde düşük faiz politikasının yarattığı parasal genişleme fiyatların reel olarak artmasına neden oldu. Haziran 2023-2024 dönemi bir geçiş dönemi olarak tasarlandı ve enflasyonla mücadele için yüksek faiz politikası benimsendi. Yüksek faiz şirketlerin satışlarını geriye çekerken enflasyonun sene sonunda yüzde 40’lar seviyesine düşmesi bekleniyor.

Türkiye’de istihdam piyasasına bakıldığında toplam istihdamın 33 milyon seviyesine yaklaşığı anlaşılıyor. 2021-2024 döneminde toplam istihdam edilen kişi sayısı 5 milyondan fazla artarken toplam üretim ve milli gelirde yükseliş gösterdi. Fakat ortaya çıkan enflasyon alım gücüne negatif yansıdı ve birçok ürüne maddi olarak erişmek zorlaştı. Mevcut yaşanılan fiyat istikrarsızlığı özellikle alt ve orta gelir grupları arasında yıkıcı etkiler yarattı.

Kira, konut ve gıda fiyatlarında yükselişler sabit gelirli olarak isimlendirilen kesim üzerinde de negatif sonuçlar doğurdu. Yüzde 85’lere erişen enflasyonun tekrar tek haneye indirilmesi ise belli bir süreç alacağı öngörüldü. 2021-2024 dönemi görece yüksek enflasyonlu yıllar olarak kabul edilebilir. 2025’te yüzde 17,5 olarak tahmin edilen enflasyonun 2026’da tek haneye indirilmesi ardından tek haneli seviyelerde devam etmesi öngörülüyor. Ancak enflasyonda düşüşün farklı alanlara yansımaları olacağı unutulmamalı. Düşen talep ve yüksek faiz firmaları işten çıkarmalara teşvik ederken iktisadi durgunluk olarak isimlendirilen süreç meydana gelecektir. Bunun ardından fiyatlar yavaşlayan talebin etkisiyle normalleşme eğilimine girecektir.

Türkiye’de yaşanılan işten çıkarma ve iktisadi yavaşlama süreci, Almanya ve Avrupa genelinde de tecrübe ediliyor. Ülkelere göre farklılık olmakla birlikte faizlerin 2022’den itibaren yüksek oluşu firmaların üretkenliğine ve karlılıklarına zarar veriyor. Ayrıca bölgesel çatışmalar yeni krizlerin ortaya çıkabileceğine işaret ediyor ve belirsizlikleri artırıyor.

FED ve Avrupa Merkez Bankasının öncülük yaptıkları faiz indirim süreci ise normalleşme adımlarının başladığını ve küresel şartların özellikle gelişmekte olan ekonomilere yarar sağlayabileceğine işaret ediyor. Fakat sürecin başında olunduğu ve iki yıllık dönem içerisinde tam istenilen noktaya yani 2019’daki şartlara geri dönülmesi beklenilmeli. Böylelikle 2020-2026 dönemi bir salgın krizi (iktisadi karmaşa) olarak adlandırılabilir.

Sonuç olarak günümüzde Türkiye’nin tecrübe ettiği yüksek faiz, işten çıkarmalar ve iflaslar bir süre daha devam ederken gelecek yıl kısmi bir normalleşme meydana gelebilir.