abdullah yılmaz reyting

Abdullah YILMAZ – İbretlik ve Örneklik Bir Teslimiyet Hadisesi… – 24 Eylül 2024

Son gün olmasın dostum, çelengim, top arabam;
Alıp beni götürsün, tam dört inanmış adam…
-Necip Fazıl Kısakürek-

Bazı ölümler sıradandır, bazı ölümler ise yer gök ve melekler bile ağladı derler ya öyle oluyor. “Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz, nasıl ölürseniz öyle dirilirsiniz” Hadis’i bize iyi bir ölümün nasıl yaşadığımızla bağlantılı olduğunu bildiriyor.

Yaşayanlardan veya kaybettiklerimizden gıpta ile baktığım nadir insanlar var. Yaşı müsait olanlara maşallah ile bakıp keşke evlatlarım da bu kişi gibi olsa diye kalbimden ve aynı zamanda kavli dua da ediyorum. Sayılarının artması temennisiyle.

Evet sayıları az ve kıymetleri de az biliniyor. Belki de yaşarken horlanıp, itilip kakılıyorlar. Belki de hakları gasp ediliyor. Nice örnekler vardır. Halbuki bu insanları el üstünde, baş üstünde tutup ziyadesiyle istifade etmeliyiz. Bu insanlar ana yüreklidir, yardıma koşmaktan kaçmazlar, insanlara faydalı olmak için, kimsenin hakkına girmemek için büyük gayret gösterirler. “İnsanların en hayırlısı insanlara faydalı olanlardır” Hadis’ini belki de farkında olmadan, bırakın maddi karşılığı, bir sevap karşılığı bile beklemeden yaşarlar. Allah onlardan razı olsun.

Bu insanlar yaşarlar ve vakti geldiğinde hoş bir sada ile göçüp giderler. Genelde de erken göçerler. Onların unutulmaması ve hatıralarının yaşatılması biraz da geride kalanların nasibidir aslında.

Yaklaşık 4 yıl evvel bendenizin de mezunu olduğu Bayrampaşa Yeşil Cami Kur’an Kursu’nun Sosyal Medya Hesaplarından ve özel çevrimiçi gruplarından bir vefat haberi paylaşıldı. Mezunlarımızdan falanca kişi trafik kazasında vefat etmiştir. Allah rahmet eylesin. Vefat haberi paylaşılan kişi Kemerburgaz Merkez Camii Müezzini Mustafa Ülker Hoca idi. Siması tanıdık gelmekle beraber aynı dönem olmadığımızdan kendisini pek hatırlayamadım. Vefat haberini görünce anlık üzülüp bir Fatiha okuyup normal gündemime dönmüş olmalıyım.

Ancak, vefattan bir süre sonra yine Yeşil Cami’nin mezunu ve hocalarından olan Teravih Treni ile de gündem olan hizmet ehli hocamız Mahmut Eroğlu, bir paylaşımda bulundu. Bu paylaşımdan sonra hayata karşı bakış açım değişti desem yalan olmaz. Bu paylaşım, merhum hocamızın cemaati ve aynı zamanda avukatı olan Mehmet Gökçek’in taziye mesajını konu alıyordu. Kendisi İstanbul dışında olduğundan cenazeye katılmadığını üzülerek duyurmuş ve belki de bu mahcubiyetle o etkileyici yazıyı kaleme almış.

Ben bu yazıyı müsaadenizle noktasına ve virgülüne dokunmadan buraya eklemek istiyorum;

ÂLİMİN ÖLÜMÜ, ÂLEMİN ÖLÜMÜDÜR!..BİR İMAM HATİB’İN ŞEHADETİ…

Agustos 2020’de çok sevdiğim dostumu kaybettim, İstanbul dışında olduğumdan malesef cenazesine gelemedim. Allah’ım rahmet eylesin .

Camimizin İmamı İdi

Çok iyi hafızdı. Namazları hep hatimle kıldırırdı. Çok sevilen sayılan 40’lı yaşlarda değerli bir insandı.

Kur’ân okur, Mevlit okur, çocuk okutur, asla para almazdı. Gani ruhlu, zengin gönüllüydü.

Geriye üç çocuk, acılı bir anne bıraktı. En küçük çocuk dovn sendrumlu idi.

Trafik Kazasında Vefat Etti

Kendisi araç muayenesinden dönerken karşıdan gelen araç karşısına çıkmış ve kafa kafaya çarpışmışlar. Karşı araçta çoğu çocuk 7 kişi varmış, onlar hafif sıyrıklarla atlatmışlar. Hocaefendi ise maalesef orada vefat etmiş. Sağındaki boş koltuğun hava yastığı açılmış ama kendi oturduğu koltuğun hava yastığı açılmamış. Allah’ın dediği olur, eceli gelen gider.

Eşi Tazminat İstemedi, Şikayetçi Olmadı

Eşi ve birkaç yakını ofisime geldiler. Çok üzgündüler, ben de kendisini çok severdim. Bir türlü mevzuyu açamadık. Sonunda ben cesaret edip karşı aracın şoförünü cezalandırma hakkımızın olduğunu, maddi manevi tazminat haklarının olduğunu anlattım.

Eşi:

-Ben şikayetçi olmam, demesin mi?

Durakladım, dondum kaldım. Çok şaşırdım.

-Neden? dedim.

-Hafızım öldü, çocuklarımız yetim kaldı. Hepimiz çok üzgünüz. Karşı şoför içeri girerse onun çocukları da mağdur olur. Ben bunu istemem.

Bu sözler beni eritti, tüylerim diken diken oldu. Bir müddet konuşamadım.

Sonra toparladım kendimi. -Maddi manevi tazminat davası açalım, dedim.

– Onu da istemem.

– ALLAH ALLAH, bunu neden istemiyorsunuz?

-Karşı taraf belki garibandır, mağdur olurlar, çoluk çocuğu sıkıntı çekerler. Biz zaten çekiyoruz, bari onlar çekmesinler. Bize ödeme yapmak için bankadan kredi çekerler de faize bulaşırlar, bizim yüzümüzden günaha girerler.

Ben yine DONDUM KALDIM.

Avukatlığım süresince ilk defa böyle bir şeyle karşılaşıyordum. NASIL ŞOK OLMAYAYIM. Zengin ruhlu, asaletli bir gönülle karşı karşıya idim. Bugüne kadar böyle bir şey görmemiştim.

Hocanın vefatına tüm cami cemaati çok üzüldü, hemen birkaç kişi bir araya gelerek yardım topladılar. Toplanan bu yardımla bu gönlü zengin hanımefendi ve yetimlere bir daire alındı. Daha önce görev yaptığı camilerden de yardımlar geldi.

Cenazesini il müftüsü kıldırmış. Çok kalabalık bir cemaat varmış.

Nasıl bu kadar yardım edilir diye şaşırdım.

Eşini dinleyince anladım ki hoca çok güçlü bir imana sahip. Eşi merhametli, müstağni, intikam duygusu yok vs.

Anladım ki:

Ecel gelince, kazada çok insan olsa da eceli gelen gidiyor.

Hafız olup Allah yolunda olursan ALLAH SEVİYOR.

Sen Allah’dan razıysan Allah da senden razı oluyor.

Allah sevince insanlara da sevdiriyor.

Sevenlerin çok olunca maddî manevî yardımlarla Allah seni koruyor.

İyi Müslüman, iyi insan olunca Allah yar ve yardımcın oluyor.

ALLAH’IM!.. Bizi de Seni SEVEN, razı olduğun ve sevdiğin kullarından eyle!..

Av. Mehmet Gökçek

 

Avukat Mehmet Gökçek beyle tanışmıyorum. Bu yazımı görüp, “müsaade almadan neden yayınladın” der mi bilmiyorum ama bu olayın bir şekilde kayıtlara geçmesi gerektiğini düşündüm. Teslimiyet sahibi bu ailenin duruşu, hukuk sopasıyla insanların hayatını zindan eden kötü niyetli insanlara bir ibret olabilir diye düşündüm. Karşı taraftan alacağı kan parasını, “belki bizim yüzümüzden faize bulaşırlar” düşüncesiyle istememe hali ne güzel bir haldir ve bu hali kötülüklerle dolu şu devirde herkesin görüp örnek almasını istedim. Allah’tan gelene boynumuz kıldan incedir sözünün vücut bulmuş hali bu. Kısacası ben ibret aldım, herkes alsın istedim.

Şüphesiz bu hadisenin üzerine çok şey söylenebilir, yazılabilir. Ama kısa olsun, öz olsun niyetiyle uzatmadan bitireyim.

Merhum Mustafa Ülker hocamız Kurra Hafız’mış. Tekirdağ’da görev yaptığı dönemde Hafızlık il birincisi olmuş. Görev yaptığı yerlerden hoş sada ile ayrılmış. İnanıyorum ki, cenazesine katılanlar “hakkınız helal mi” sorusuna büyük bir coşkuyla “helaldir” cevabı vermişlerdir.

Böyle insanların sayıları az ama var, bulduğunuzda istifade edin. Gülün yanında gül kokarsınız. Çocuklarınızın uyduruk tiplerden örnek almaları yerine böyle güzel insanlardan istifade etmesini sağlayın, onlar da bu güzelliklerden mahrum kalmasın. Vefatlarından sonra unutulmamalarına katkıda bulunun ki, bu güzellikler unutulup gitmesin.

Rabbimiz CC. cümlemize bu şekilde yaşayıp, huzuruna da imanla ulaşmayı nasip eylesin. Merhum Mustafa Güngör hocamızın menzili mübarek olsun, Efendimiz’e SAV. Komşu eylesin. Ailesine de rızasına uygun şekilde yaşamayı nasip etsin. Amin…