fatih ünlü kpk

Fatih ÜNLÜ – 11 Kasım 2024

 

Hollanda Başbakanı Dick Schoof Amsterdam’da İsrail’in Maccabi Tel Aviv futbol takımı taraftarlarına yapılan saldırılardan dolayı derin bir mahcubiyet – utanç içerisinde olduğunu söylemiş.

Amsterdam’da gerçekte ne olduğuna değinmezden önce Sayın Schoof’a şunu soralım:

“Sayın Başbakan, siz Gazze’de çoğu çocuk ve kadın 43 binden fazla insan öldürülürken, yüzbinlerce insan yaralanır ve yerinden yurdundan edilirken, evleri başlarına yıkılıp aç ve susuzluğa mahkûm edilirken… Bütün bunlar olurken de derin bir mahcubiyet ve utanç duymuş muydunuz? Sayın Schoof?”

“Maccabi taraftarlarına saldırı olayı benim ülkemde oldu.” diyebilirsiniz. Ama öbürü de yani Gazze’de veya diğer yerlerde olanlar da küreselleşmiş bir dünyada neredeyse yanı başınızda oluyor ve orada olanlar bu derin utanç duyduğunuz olaylarla kıyas edilemeyecek kadar trajik ve utanç verici. Ve uğraşılsa, Gazze’deki insanlar için de muhakkak bir şeyler yapılabilirdi ve yapılabilir.

Şimdi gelelim Amsterdam’da nelerin yaşandığına…

Avrupa Liginin 4. Haftasında Hollanda’nın Ajax takımı ile İsrail’in Maccabi Tel Aviv takımı Amsterdam’da karşılaştı ve maçı Ajax 5-0 kazandı. Bu maçın dünya gündemine bu kadar çok gelmesinin sebebi öncesinde ve sonrasında yaşananlar.

Bu maç öncesinde bazı Amsterdamlılar İsrail ve Maccabi takımı aleyhine protesto gösterileri yaptılar. Bu izinli gösterilerde doğrudan bir vukuat olmadı ama gösteriler farklı yerlerde devam ettirilmek istenince Hollanda polisi gösterilere müdahale etti ve 50 kişiyi yakaladı.

Sonra ise olayların asıl fitilini ateşleyen şu gelişmeler yaşandı: Maç için Amsterdam’a gelen 2600 civarındaki Maccabi Tel Aviv takımının taraftarlarından bir kısmı -holiganlar- topluca gezerken Araplar ve Filistin aleyhine ırkçı ve küfürlü sloganlar attılar. Filistin bayrağıyla gördükleri kişilere saldırdılar. Bir binadaki Filistin bayrağını söktüler, Filistin bayrağını yaktılar vs.

Maccabi taraftarı holiganların yaptıkları bu taşkınlıklar videoya çekilip sosyal medyada da yayılınca, yerel halkta, özellikle de Amsterdam’da yaşayan Arap asıllı kesimlerde çok ciddi bir tepki ve öfke oluştu.

Aslında bu fanatik Maccabi taraftarları İsrail’de de Netanyahu aleyhine gösteri yapanlara veya Arap kökenli İsrail vatandaşlarına da vs. saldırmalarıyla tanınıyorlar. Bu saldırganlıklarından dolayı İsrail’de başlarına fazla bir şey gelmemiş ve gelmiyor olabilir ama yaptıkları taşkınlıklardan dolayı Amsterdam’da başlarına bir şeyler geliyor.

Maçtan sonra, yerel halk organize olup sonradan bu taraftar grubundan yakaladıklarından bazılarına saldırıyorlar, bazılarını da dövüyorlar.

Olaylarda 10 kişi (5 kişi olduğuna dair haberlerde var) hastaneye kaldırılmış ve bu kimseler kısa sürede taburcu edilmişler. Yaralılardan birisinin burnu kırılmış, Filistin bayrağını yırtanlardan şehirdeki kanallara atılanlar da olmuş. Bu arada bazı taraftarlar da çıkan arbede de pasaportlarını kaybetmişler. Olaylardan dolayı 62 kişi yakalanmış, bunlardan bir kısmı da tutuklanmış.

Olaylar üzerine Hollanda Kralı’ndan, İsrail’in Cumhurbaşkanı ve Başbakanından Avrupa Birliğinin üst düzey yöneticilerine kadar birçok kişinin olayları kınayan beyanları var. Hollanda ve AB yetkililerinin beyanlardaki ton, ABD’de olduğu gibi Avrupa’da da Yahudilerin gizli gücünü ve yönetim düzeyinde onlara gösterilen ihtimamı gösteriyor.

Şimdi de müsaadenizle olayları kısaca değerlendirelim.

Maccabi Tel Aviv taraftarlarının Filistin ve Araplar aleyhine küfürlü sloganlar attıkları videolardan bir bölümünü ben de izledim. İşin doğrusu bu gibi taşkınlıkların tepki çekmeyeceği bir ülke yoktur.

O küfürlere ve hareketlere özellikle bir futbol maçı bağlamında dünyanın neresinde olsa tepki gösterirler, dolayısıyla tepkiler özünde haklı. Ama buradaki sorun -meselenin özü de bu aslında- yakalanabilen ve dövülen Maccabi taraftarlarının tepkilere sebep olan taşkınlıkları yapıp yapmadıkları.

“Kavgada yumruk sayılmaz”, “Bu ortamda bu gibi detaylarla uğraşacak halimiz yok.” diyenler çıkabilir ama biliyorsunuz, Yüce dinimiz İslam bir suçu gerçekten işleyenin bulunup sadece onun cezalandırılmasını emreder. Dinimizde genel cezalandırma yoktur. Bu toplumlar için başlı başına bir huzur vesilesidir.

Ayrıca, her zaman söylediğimiz gibi, en ölçüsüz insanlara bile galebe çalacak ya da onları durduracak olan bu yüce prensiplerdir. Biz farklıyız, farklı olmalıyız.

Malum, -İslam dünyasında genellikle çok rahat etmekle birlikte- Yahudiler tarihte pogrom denilen toplu yıkımları, toplu saldırıları dönem dönem yaşamışlar. Şimdi de bazı üst düzey İsrailli yöneticiler Amsterdam’da yaşananları pogrom -toplu kıyım- olarak niteliyorlar. Tabii, İsrailli yöneticilere şunu söylemek lazım:

“Sizin yaptığınız toplu kıyımın yanında Amsterdam’da yaşananların sözü mü olur?”

Amsterdam’daki olaylar da bu şekilde yaşanmasaydı daha iyi olurdu ama neticede burada bazı kişiler hafif yaralanmış, bir kişinin burnu kırılmış. Oysa sizin Gazze’de, Lübnan’da durmaksızın bombaladığınız mekânlardan bir burun kırığıyla kurtulanlar şüphesiz kendilerini bahtlı sayıyorlardır. Çünkü başlarına yağan bombalardan tümden parçalanmaları veya ellerinin, ayaklarının kopması, gözlerinin kör olması, ağızlarının, yüzlerinin parçalanması riski de var.

Bu asıl itibarıyla küçük olaya İsrail’in pogrom diyecek kadar tedirgin ve yüksek tepki vermesi muhtemelen geçmiş korkularının canlanmasından veya bu saldırının bir örnek olmasından çekinmelerinden kaynaklanıyor.

Oysa insanı asıl korkudan kurtaracak olan Hakk’a tabi olmasıdır. Yazımızı bu çerçevede bir hadis-i şerifle bitirelim:

“El hakku ya’lu velâ yu’la aleyh.”

“Hak yücedir ve ondan yücesi yoktur.”*

Allah’a emanet olun.

=====

* (Buhârî, Cenâiz 79; Ed-Dârakutnî, Es-Sünen 3:525; El-Beyhakî, Es-Sünenü’l-Kübrâ 6:205; Et-Taberânî, El-Mu’cemü’l-Evsat 6:128.)

  1. Ahmet Demirbağ dedi ki:

    Bunlardan ancak bu beklenir. Başka türlü hareket etseler şaşırırdım. SEVGİLER FATİH’ CİĞİM.

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.