52 kez görüntülendi.
doç dr kemal olçar kapak

Doç. Dr. Kemal OLÇAR – 07 Ocak 2025

 

Türkiye son zamanlarda yapmış olduğu jeopolitik atılımlarla yakın çevresindeki önemli havzaları ve ticari koridorları milli çıkarları ile uyumlu hale getirmeyi başarabilmiştir. En önemli atılımları; Balkanları sakinleştirmek, Kafkaslarda 3+1 çözüm yöntemini (Türkiye+Gürcistan-Azerbaycan-Ermenistan) Karabağ üzerinden tesis etmek, Afrika’da 44 ülkede büyükelçilik/konsolosluk kurarak kurumsal ilişki modeli geliştirmek, Libya ile yapılan Münhasır Ekonomik Bölge (MEB) anlaşmalarıyla Akdeniz Koalisyonunu (Yunanistan, GKRY, İsrail, Mısır, Lübnan) devre dışı bırakmak, İsrail’i Gazze, Batı Şeria ve Lübnan’da yapmış olduğu katliam ve soykırım faaliyetlerine karşılık hukuki, ekonomik, diplomatik ve politik olarak yalnızlaştırmak, Irak ile yapılan sözleşmelerle mega projelere imza atmak, Ukrayna Rusya Federasyonu arasında (şimdilik savaş hariç) esir takası, tahıl koridoru, Antalya ve İstanbul Platformları ile arabuluculuk yapmak, Somali ve Etiyopya arasındaki çok önemli bir anlaşmazlığı sulh ile çözmek ve nihayet Suriye’de Esad rejiminin sona ermesi ve (Suriye Milli Ordusu’nun (SMO) Özgürlük Şafağı Operasyonu yaparak PKK/PYD/YPG TÖ’nün kuşatılarak feshedilmesi çalışmalarına tam destek vermek suretiyle örgüt açısından tarihin sonunu getirmek…

Tüm bunları yaparken belirli bir plan dahilinde, zamanın ruhuna uygun hızda ve ortaya çıkan fırsatları öngörüp gerekli ihtimalat değerlendirmelerine göre sonuç alıcı pragmatizm önceliklendirilmiştir. Bölgesel ve küresel anlamda hayata geçirilen askeri ve politik faaliyetler özellikle, Hazar, Akdeniz, Karadeniz ve Basra (Şattül Arap) havzaları üzerinde derin etkiler bırakmıştır.

Bu anlamda Enerji Enstitüsü Dünya Enerjisinin İstatistiksel İncelemesi 2024 (Energy Institute Statistical Review of World Energy 2024) tarafından belirtilen verilere göre, Hazar Havzasında toplam (Azerbaycan 35.6, Kazakistan 30.8 m³, Rusya Federasyonu 586.4 m³, Türkmenistan 76.3 m³, İran 251.7 m³) 729,1 milyar m³ doğal gaz üretimi bulunmaktadır. Türkiye ve Türkmenistan arasında yapılan Mutabakat Zaptı, Protokol ve Anlaşma (Hazar Geçişli Doğal Gaz Boru Hattı) ile Türkmen gazının TANAP ile entegre edilmesi planlanmaktadır.

İlginizi çekebilir!  Ülkenin Hayrına Olana Geçit Vermek - Planlama Notları - III

Doğal Gaz Ana İletim Hattı, Doğu Anadolu Doğal Gaz Ana İletim Hattı, Mavi Akım Projesi, Bakü-Tiflis-Erzurum Doğal Gaz Boru Hattı, TANAP (Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı Projesi) ve TürkAkım Projesi hatları İran, Azerbaycan ve Rusya gazının Türkiye’ye ve Avrupa’ya aktarımı için kullanılmaktadır. Ayrıca Türkiye Karadeniz Havzasında Sakarya Sahasından yıllık 7 milyar m³’lük, günlük 8 milyon m³’lük üretim yapmaktadır. İlgili ülkelerle Katar doğal gazının Suudi Arabistan, Ürdün, Suriye ve Türkiye üzerinden Avrupa pazarına ulaşmasını hedefleyen proje ile ilgili anlaşma hazırlıkları yapılmaktadır.

Bunun dışında Oruç Reis Sismik Araştırma Gemisi Türkiye Cumhuriyeti Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Somali Federal Cumhuriyeti Petrol ve Mineral Kaynaklar Bakanlığı arasında imzalanan “Somali Kara ve Açık Deniz Blokları Alanında Mutabakat Zaptı” kapsamında 06 Ekim 2024’ten itibaren Somali’ye gönderilmiştir. Sondaj gemilerimiz ise Fatih, Yavuz, Kanuni ve Abdülhamit Han son teknoloji ile donatılmış ve 12.200 m’ye kadar sondaj yapabilme kabiliyetine sahip hale gelmiştir. Ayrıca ilk yüzer üretim tesisi (FPU) ve destek gemileri milli ve yerli üretim sistemine dahil edilerek hidrokarbon arama ve üretim faaliyetlerine devam edilmektedir.

Türkiye Petrolleri A.O. (TPAO) 2023 Petrol ve Doğal Gaz Sektör Raporu ve Botaş’ın resmi verilerine göre TPAO Azerbaycan, Irak, Rusya ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde de arama faaliyetlerine devam etmektedir. 2023 yılında aramacılık faaliyetleri ve saha jeolojisi çalışmaları kapsamında; kara alanlarında 1.124 km 2B ve 1.607 km2 3B sismik veri toplama çalışması yapılırken, deniz alanlarında 9.787 km2 3B sismik veri toplanmıştır. Türkiye uyguladığı enerji politikalarıyla tedarik süreçlerini rasyonel şekilde planlamıştır. Enerjide alternatiflilik, çeşitlilik, güvenlik ve süreklilik prensipleriyle enerji liginde geçiş ülkesi olma statüsünden terminal ve tedarik ülkesi olma ligine geçiş yapmak üzeredir. Enerji arz ve taşıma güvenliği Türkiye’nin dış politikada otonomik karar süreçlerini doğrudan etkileyecek ve daha önce sıkça görülen dış baskı diplomasisinden koruma sağlayacaktır.

İlginizi çekebilir!  Dışişleri'nden Ermenistan'ın sözde seçimine kınama!

Türkiye Kalkınma Yolu ve Orta Koridor çalışmaları ile Doğu-Batı ticari akışkanlığı üzerinden yaparak başta Avrupa olmak üzere tüm dünya ticaret hatlarının ana omurgası olmaya hazırlanıyor. Enerji alanında Trakya bölgesinde tesis edilecek HUB ile doğalgaz terminal ülkesi olma yolunda emin adımlarla ilerliyor. Türkiye bu küresel çalışmaların önündeki en büyük engel olan PKK/PYD/YPG Terör Örgütünü bitirmek için tüm olanak ve yeteneklerini seferber etmiştir. İçeride ve dışarıda kurulmaya çalışılan barış ve güvenlik iklimi gelecek nesillere daha tahkimli ve direnci yüksek bir Türkiye bırakmak içindir.

Aksi için çalışanlar kısa vadeli ve bireysel çıkarlarını korumak veya elde etmek için uğraşanlardır. Bu çalışmaların tamamı Türkiye’nin 20 yıllık siyasi tarihi içinde gerçekleştirilmiş ve bugün ortaya çıkan fırsatların ve gelişmelerin hiç de tesadüf olmadığı ve titizlikle yapılan hazırlıkların bir sonucu olduğu görülmektedir. O yüzden 20 yıl sonra ne olacağını öğrenmek için bugün çok anlam verilemeyen çalışmalara kısa bir şekilde göz atmak yeterli olacaktır.

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.