Haydar AS – 04 Eylül 2024
Eleştiri kültürü denen bir gerçek vardır, bir kişiyi, bir konuyu veya bir eseri eleştirmek eleştiri kültürümüzün bir gerçeğidir.
Eleştiren kişilerin konu hakkındaki bilgi düzeyi ve görgü seviyesi aynı zamanda o toplumun uygarlık düzeyi hakkında da bizlere ip ucu verir.
Konu hakkında bilgi sahibi olmak şartıyla, saygı ve nezaket kuralları çerçevesinde yapılan her tür eleştiri karşılığını bulup bir fikir alışverişine dönerse yerinde ve zamanında en iyi iletişim sağlanmış olurken konunun muhatapları da eleştiriyi dikkate alır elbette.
Hepimizin bildiği “taşı gediğine koymak” diye bir deyim vardır. Yani yerinde ve zamanında muhatabına hakaret etmeden zekice söylenen söz diyebiliriz. Bu deyim aslında eleştiri kültürümüzün özetidir ve bu kültür bizde hep vardı.
Yüzlerce yıl öncesinde medeniyet ve uygarlık ihraç ettiğimiz bir milletin fertleri olarak bugün geldiğimiz noktada maalesef bu hasletlerden uzak kaldığımızı görmek hepimizin içini acıtıyordur muhtemelen.
İçimizi acıtıyor acıtmasına ama bu tür insani değerlerden uzak, insanların hakaret ederek sözde eleştiri yapmaları ve bu davranışların ödüllendirilmesi ise gelecek açısından toplumun akibetinin “gecekondu kültürü”ne evrilmesini daha da arttırmaktadır.
Özellikle sosyal medya platformlarının artmasıyla eş zamanlı olarak insanı insan yapan değerlerden uzak bir şekilde küfürlü yorumların artarak devam etmesi bugün geldiğimiz noktada toplumun gerilmesine ve tehlikeli bir noktaya doğru gitmesine sebep olmaktadır.
Geçtiğimiz günlerde hepimizin bildiği gibi bir sokak röportajında insani değerlerden uzak hakaret ederek eleştiri yaptığını sanan bir genç kızımız gündeme damgasını vurmuştu.
Röportajını baştan sona defalarca dinleyen biri olarak bir tek kelime bile eleştiri yapamayıp tamamen milletin büyük bir bölümüne hakaret ederek ve bunu vurgulayarak tekrarlamasını yine milletin bir bölümünün doğru buluyor olması geldiğimiz son durumun özeti gibi oldu adeta.
Hadi diyelim ki, ancak ve ancak ruh sağlığı bozuk bir insanın sarf edebileceği bu sözlere çok fazla anlam yüklemeden geçiştirelim, fakat beni asıl şaşırtan bu hakaret içerikli konuşmayı toplumun büyük bir bölümünün destekler nitelikte savunması olmuştur.
Daha da vahim olanı Ana muhalefet liderinin bu tuzağa düşerek milletin zaferinin kutlandığı bir günde millete küfür eden şahsı onur konuğu olarak ağırlamasıydı.
Dananın kuyruğunun koptuğu yer de tam olarak burası!
Sormak istiyorum Sayın Özel’e ;
Bu şahıs ne yaptı da bu kadar değer yüklediniz ?
Sizin bu tutumunuzu görüp bu saatten sonra cesaretlenip uzatılan her mikrofona hakaret çıtasını daha da yükseğe çıkarmak isteyen binlerce müptezel tayfasını da aynı şekilde onore edecek misiniz?
Veya size muhalif olan bir takım müptezellerin size ve seçmeninize karşı yapacağı hakaret ve küfür içerikli açıklamalarını ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirecek misiniz?
Aslında ben sizin bu davranışınızın, toplum içinde gerginlik ve kutuplaştırmaya yönelik bir çalışma olduğunu çok iyi biliyorum.
Hatta daha da ileriye giderek bunu size birileri özellikle yaptırdı diye düşünüyorum.
Birilerinden kastım, kaostan, gerginlikten, vandallıktan beslenen Türkiye’nin hasımları elbette.
Ama inanın bunun kaybedeni siz olacaksınız, çünkü o birileri başka kurgular peşinde koşarken sizin kaybetmeniz hiç umurlarında olmayacaktır. Dolayısıyla yapmış olduğunuz bu davranış ileride siyaseten sizi çok zor durumda bırakacağı kanaatindeyim.
Sizi yeni bir umut olarak görmek isteyen seçmenlerinizin büyük bölümünü hayal kırıklığına uğratmanız yetmezmiş gibi sizi iktidara taşımak için gerekli oyu size verebilecek karşı taraftaki “geri zekalı” seçmenlerin önüne bariyer çektiğinizin farkında mısınız?
Belki de bunlar o kadar “geri zekalı” ki bana bile oy verirler diye düşünüyorsundur!