Haydar AS – 25 Mayıs 2024
Uzun süredir tüm yurtta huzursuzluğa neden olan sokak köpekleri sorunu nihayet siyasetin gündemine girdi.
Meclis şu aralar bu sorunun çözümü için tartışırken, hükümet yeni bir yasa tasarısı çıkararak sorunu çözme yollarını aramaktadır.
Bu arada 4 bakanlığın koordinesinde hazırlanan durum analiz raporu Cumhurbaşkanı’na sunuldu.
İçişleri Bakanlığı, Çevre Şehircilik Bakanlığı, Adalet Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı tarafından ortaklaşa hazırlanan raporda güvenlik, ekonomi ve sağlık alanında çalışmalar dikkat çekmektedir.
Kadınlar, çocuklar, yaşlılar ve engelliler başta olmak üzere halkın günlük yaşantılarının kısıtlanması, trafik kazalarının yaşanması, vatandaşların hayvan besleyen kişilerle kavga etmeleri nedeniyle toplumsal huzursuzluk yaşanması, çiftlik hayvanlarının telef olması gibi konular güvenlik başlığı altında toplandı.
Raporun diğer başlıklarından biri olan sağlık da ise Türkiye’nin riskli bir duruma girdiği belirtilmekte,
Son 20 yılda 4 milyonun üzerinde kuduz riskli temas olduğu belirtilirken sadece 2023 yılında kuduz riskli temasın 437 bine çıktığı belirtilmektedir.
Ayrıca Emniyet Genel Müdürlüğü’nün verilerine göre, son 5 yılda başıboş köpeklerin sebep olduğu 3 bin 534 trafik kazası ve bu kazalardan dolayı 55 can kaybı ve 5 bin 147 yaralanma vakası olduğu vurgulanmaktadır.
Ekonomi başlığı altında ise, valilik ve yerel yönetimlere açılan 88 tazminat davası olduğu, hayvanlar tarafından saldırıya uğrayan vatandaşlara 707 milyon değerinde kuduz aşısı yapıldığı vurgulanırken, son 5 yılda yaklaşık 100 milyar liralık köpek maması harcaması yapıldığı bildirilmektedir.
İşin ekonomik boyutunu sona bırakma nedenim 100 milyar liralık mama harcaması elbette.
Önceki yazılarımda da bahsettiğim gibi 100 milyarlık bir pastadan pay alma peşinde olanlar, bu konunun büyük bir sorun olmasının baş sorumlusudurlar.
Yerel yönetimlerden tutun, valilikleri hatta bakanlıkları bile etkisi altına alan bu kişiler yaklaşık 2800 sözde hayvansever dernekleri de himayesine alarak büyük bir lobi oluşturmaktadırlar.
Eskiden hepimizin mahallesinde bir veya iki köpek vardı, onlarda mahallenin sakini gibiydiler biz onlara aşinaydık onlarda bize.
Çocuklar boş vakitlerinde onlarla oynar, evlerden veya esnaf tarafından verilen yiyeceklerle beslenip giderlerdi. Kimseye zarar vermez ve kimseyi rahatsız etmezlerdi.
Başka mahallelere gitmedikleri gibi başka mahallenin köpekleri de bizim mahalleye gelmezlerdi.
Şimdi ise köpekler sürüler halinde mahalle mahalle gezerek özellikle çocuklara zarar vermeye başladılar.
Ne olduysa işte bu mama illetinden sonra baş gösterdi.
Yıllarca Stabil olarak seyreden köpek sayısının bir anda artması mama ile beslenmeyle aynı döneme denk gelmesi ve Köpek sever derneklerin aynı dönemde artması bir tesadüften ibaret olamaz sanırım.
Sözde hayvan sever bu derneklerin asıl sevdası mama lobisinin fonlarından başka bir şey değildir.
Bu derneklerin büyük bir kısmı mama lobisi ile ortaklaşa çalışarak köpek popülasyonunun artması için mücadele etmektedirler.
Dikkat ederseniz bugün bu sorunun siyasi gündeme alınmasına en çok karşı çıkanlar yine bu kesim, çünkü sorunu çözmek onların büyük kazanç kaybına yol açacaktır.
Dolayısıyla bu sorunu çözmek için mecliste bile karşı görüş bildiren bazı vekiller bile maalesef bu mafyanın tavsiyeleri ile hareket etmektedirler.
Ama durum öyle bir hal aldı ki artık hiç bir milletvekili bu sorumluluktan kaçamayarak ivedilikle bu yasayı çıkaracaktır .
Ama benim asıl takıldığım mücadele yöntemi olarak öne çıkan uyutma yöntemi.
Bu yöntemi elbette ki tasvip etmiyorum, çünkü muzdarip olduğumuz bu konunun asıl sorumlusu köpekler değil, onları bu hale getirip sırtlarından para kazananlardır.
Bana göre en uygun çözüm kısırlaştırıp barınaklarda rehabilite ederek bir kaç yıl içinde bu sorunu bertaraf etmektir.
Şimdi diyeceksiniz ki, yıllardır Belediyeler kısırlaştırma yapmasına rağmen sorun çözülmedi.
İşte burada çok büyük bir yanılgı içine gireriz. Çünkü Belediyeler veya kısırlaştırmayla yetkili diğer kurumlar maalesef mama lobisinin etki alanına girerek bu görevi yerine getirme acziyetine düşmüşlerdir.
Dolayısıyla Öncelikle Belediyelerin Mama alımı yaptığı firmalardan ilk adım olarak ilişiğini kesmesini sağlayacağız.
Bu konuyu belediyelerin keyfiyetinden çıkarıp tek bir kurumu yetkili kılmalıyız ve kısırlaştırmayı yine çipli sistem sayesinde takip ederek olası bir ihmalde sorumluları cezalandırmalıyız.
Diğer önemli bir konuda sahiplenme elbette.
Sırf kendisi veya çocuğu istiyor diye özellikle yaz mevsiminde bir köpeği sahiplenip sezon sonu gelince köpeği sokağa bırakanlara karşı ağır yaptırımlar getirilmelidir diye düşünüyorum.
Çünkü popülasyonun artmasında ki nedenlerden biride sahiplenmiş köpeklerin sonradan sokağa terk edilmesi olarak görülmektedir.
Umarım bu yasal düzenleme 2004 yılında tamamen mama lobisinin tavsiyeleriyle hazırlanan hayvan hakları tasarısı gibi olmaz.
Sonuç olarak temennimiz, inşallah mecliste iktidarıyla muhalefetiyle bu konuyu enine boyuna değerlendirip halkın istediği şekilde sağlıklı bir sonuç elde etmektir.