Unutmak İhanettir! Hocalı Soykırımı

haydar as çiftçi

Haydar AS – 28 Şubat 2024

 

Sovyetler Birliğinin dağılmasıyla Azerbaycan’a karşı toprak iddiasında bulunan Ermeniler Karabağ’da başlatmış oldukları Savaş’ta 1991’in son günlerinde abluka altına aldıkları Hocalı’yı ele geçirmek için saldırıya geçtiler.

Aylar süren saldırı sonrası 25 Şubat’ı 26 Şubat’a bağlayan gece Rus ordusunun da desteğiyle insanlık tarihinin henüz rastlamadığı bir mezalim ile kenti ele geçirmişlerdi.

26 Şubat 1992’de Azerbaycan Türkleri tarihin görebileceği en büyük zulümlerden birini yaşıyordu ve maalesef çaresizlik içinde bizler dahil tüm dünya her zaman olduğu gibi seyirci kalıyordu.

Zaten Karabağ savaşından dolayı zorla boşaltılan bölgede çoğunluğu yaşlı ve çocuklardan oluşan savunmasız insanlar, çünkü öncesinde Rus askerleri av tüfekleri dahil tüm silah ve benzeri savunma araçlarını toplamıştı.

O gece yaşanan soykırımda 106 kadın, 63 çocuk, 70 yaşlı olmak üzere toplam 613 Azerbaycan Türkü vahşice katledilmişti.

Vahşice diyorum çünkü savaşında bir hukuku vardır.

Fakat kural tanımayan gözü dönmüş Ermeni askerleri bu savunmasız insanların bazılarını kurşuna dizerek, bazı kadınlara tecavüz edip katlederek, çocukların derilerini yüzerek insanlıktan uzak sapıkça bir vahşete imza atıyorlardı.

Vahşet öylesine acımasızdı ki Avrupa insan hakları gözlemcilerinin anlattıklarına göre;

Hamile kadınların karınları deşilmiş…

Bazılarının başları bedenlerinden ayrılmış…

Bazılarının kafa derileri soyulmuş…

Üstelik bunların bir çoğu şehri boşaltın talimatıyla kafile halinde göç ederken pusuya düşürülerek katlediliyor.

Bölgede incelemede bulunan Rusya, Almanya, Amerika, Fransa ve İngiltere’den gelen basın mensupları yaşanan olayda dehşete düşüyorlardı.

İşte o yüzdendir ki bir soydaş bir kardeş olarak o zaman uzatamadığımız dost elini 30 yıl sonra 2. Karabağ savaşında, Karabağ’ın yeniden Azerbaycan’ın eline geçmesine destek olarak ve aynı zamanda dünyaya mesaj vererek başarıyorduk. Türk Devri başlıyor diye.

Böylece Karabağ’a bağlı olan Kelbeçer, Laçın, Ağdam, Hankendi, Şuşa ve Hocalı halkı yeniden kendi öz vatanlarına kavuşmuş oluyordu.

Aslında biz bu soykırıma pek de yabancı değiliz, Ermeni askerlerin yapmış oldukları bu vahşeti yıllar önce Anadolu’da savaştan dolayı erkeksiz kalan köyleri basarak kadın, yaşlı, çocuk demeden bir vahşete imza atmalarından çok iyi tanırız. Erzurum’da, Van’da, Ağrı’da yaşanan o acılar halen dilden dile anlatılmakta.

Zaman değişiyor, fıtrat değişmiyor maalesef! Aradan yüzyıl geçmiş ama soysuzluk hiç değişmemiş!

Değerli dostlar burada aslında bir olunca, birlik olunca neler yapabileceğimizi dünya görmüş oldu.

Bu güç birliği karşısında, Ermenileri destekleyip durumdan vazife çıkarmaya çalışan Fransa bile Paşinyan’ı yarı yolda bırakmak zorunda kaldı.

Belki 92 yılında bu dayanışmayı sağlaya bilseydik Hocalı katliamı yaşanmamış olur muydu diye düşünüyorum ama, doğru zamanda doğru hamle olarak değerlendirmek daha doğru olur. Malumunuz o zaman kendi derdimize düşmüştük.

Bugün adını Türkiye Yüzyılı koyduğumuz bu dönemi “ Türk Devri” ile taçlandırıp olumlu bir mesafe kaydedebilirsek, işte o zaman dünyanın beşten büyük olduğu anlam kazanmış olur.

Bu vesile ile önceki gün 32. Yılında andığımız( 26 Şubat 1992) Hocalı Şehitlerine Allah’tan rahmet dileyerek, Türk yurtlarında bu tür dramların yaşanmamasını Rabbimden niyaz ediyorum.

haydar as çiftçi

Haydar AS – 28 Şubat 2024

 

Sovyetler Birliğinin dağılmasıyla Azerbaycan’a karşı toprak iddiasında bulunan Ermeniler Karabağ’da başlatmış oldukları Savaş’ta 1991’in son günlerinde abluka altına aldıkları Hocalı’yı ele geçirmek için saldırıya geçtiler.

Aylar süren saldırı sonrası 25 Şubat’ı 26 Şubat’a bağlayan gece Rus ordusunun da desteğiyle insanlık tarihinin henüz rastlamadığı bir mezalim ile kenti ele geçirmişlerdi.

26 Şubat 1992’de Azerbaycan Türkleri tarihin görebileceği en büyük zulümlerden birini yaşıyordu ve maalesef çaresizlik içinde bizler dahil tüm dünya her zaman olduğu gibi seyirci kalıyordu.

Zaten Karabağ savaşından dolayı zorla boşaltılan bölgede çoğunluğu yaşlı ve çocuklardan oluşan savunmasız insanlar, çünkü öncesinde Rus askerleri av tüfekleri dahil tüm silah ve benzeri savunma araçlarını toplamıştı.

O gece yaşanan soykırımda 106 kadın, 63 çocuk, 70 yaşlı olmak üzere toplam 613 Azerbaycan Türkü vahşice katledilmişti.

Vahşice diyorum çünkü savaşında bir hukuku vardır.

Fakat kural tanımayan gözü dönmüş Ermeni askerleri bu savunmasız insanların bazılarını kurşuna dizerek, bazı kadınlara tecavüz edip katlederek, çocukların derilerini yüzerek insanlıktan uzak sapıkça bir vahşete imza atıyorlardı.

Vahşet öylesine acımasızdı ki Avrupa insan hakları gözlemcilerinin anlattıklarına göre;

Hamile kadınların karınları deşilmiş…

Bazılarının başları bedenlerinden ayrılmış…

Bazılarının kafa derileri soyulmuş…

Üstelik bunların bir çoğu şehri boşaltın talimatıyla kafile halinde göç ederken pusuya düşürülerek katlediliyor.

Bölgede incelemede bulunan Rusya, Almanya, Amerika, Fransa ve İngiltere’den gelen basın mensupları yaşanan olayda dehşete düşüyorlardı.

İşte o yüzdendir ki bir soydaş bir kardeş olarak o zaman uzatamadığımız dost elini 30 yıl sonra 2. Karabağ savaşında, Karabağ’ın yeniden Azerbaycan’ın eline geçmesine destek olarak ve aynı zamanda dünyaya mesaj vererek başarıyorduk. Türk Devri başlıyor diye.

Böylece Karabağ’a bağlı olan Kelbeçer, Laçın, Ağdam, Hankendi, Şuşa ve Hocalı halkı yeniden kendi öz vatanlarına kavuşmuş oluyordu.

Aslında biz bu soykırıma pek de yabancı değiliz, Ermeni askerlerin yapmış oldukları bu vahşeti yıllar önce Anadolu’da savaştan dolayı erkeksiz kalan köyleri basarak kadın, yaşlı, çocuk demeden bir vahşete imza atmalarından çok iyi tanırız. Erzurum’da, Van’da, Ağrı’da yaşanan o acılar halen dilden dile anlatılmakta.

Zaman değişiyor, fıtrat değişmiyor maalesef! Aradan yüzyıl geçmiş ama soysuzluk hiç değişmemiş!

Değerli dostlar burada aslında bir olunca, birlik olunca neler yapabileceğimizi dünya görmüş oldu.

Bu güç birliği karşısında, Ermenileri destekleyip durumdan vazife çıkarmaya çalışan Fransa bile Paşinyan’ı yarı yolda bırakmak zorunda kaldı.

Belki 92 yılında bu dayanışmayı sağlaya bilseydik Hocalı katliamı yaşanmamış olur muydu diye düşünüyorum ama, doğru zamanda doğru hamle olarak değerlendirmek daha doğru olur. Malumunuz o zaman kendi derdimize düşmüştük.

Bugün adını Türkiye Yüzyılı koyduğumuz bu dönemi “ Türk Devri” ile taçlandırıp olumlu bir mesafe kaydedebilirsek, işte o zaman dünyanın beşten büyük olduğu anlam kazanmış olur.

Bu vesile ile önceki gün 32. Yılında andığımız( 26 Şubat 1992) Hocalı Şehitlerine Allah’tan rahmet dileyerek, Türk yurtlarında bu tür dramların yaşanmamasını Rabbimden niyaz ediyorum.