Seçim dönemlerinde yapılan anketler, partilerin veya adayların yaklaşık oy oranlarını daha doğrusu seçmen eğilimini görmek için yapılır.
Siyasiler de anket firmalarından gelen bu sonuçlara göre oy oranını görüp ona göre hareket ederler.
Fakat bizim anket yaptırma anlayışımız tamamen seçmeni manipüle etme amaçlıdır.
Yapılan anketler bilgilendirme amaçlı değil, daha çok yönlendirme amaçlıdır.
Aslında bu konuda sadece anketçileri suçlamak yanlış olur. Sistemin tümü bu yönlendirmeye ortaktır.
Anketçiler sahadaki gerçek sonucu yansıtmak yerine parayı basıp anket yaptıran partiye bir kaç puan ekleyerek çalışırlar. Öyle ya, adam o kadar parayı basmışken onu çok geride göstermek ayıp olur!
Tüm bu olanları bilmemize rağmen yine de seçim dönemlerinde anketlerle yatıp anketlerle kalkıyoruz maalesef.
Gerek sosyal medyada, gerek görsel medyada yapılan yayınlarda hep anket sonuçları üzerinden tartışmalar yürür.
Çünkü seçim ekonomisi denen bir gerçek var. Bu ekonominin büyük bölümü partilerin hazineden almış olduğu paydan oluşmaktadır. Yani bizim cebimizden çıkan paralar ile gerçekleşiyor.
Daha doğrusu bizim paramızla bizim aklımızla alay eden bir seçim ekonomisi desek yerinde olur.
Siz öyle mi sanıyorsunuz, televizyonlara konuk olan adaylar para ödemeden projelerini anlatıyor diye..
Bu sistem öylesine zıvanadan çıkmış ki, bilmem hangi ilimizin hangi ilçesinin adayı çıkmış bir ulusal kanala projelerden bahsediyor.
Yahu kardeşim! İlçendeki toplam seçmen sayısı 20 bin, git memleketinde anlat kendini, o kadar parayı basıp tüm Türkiye’nin karşısına niye çıkıyorsun diyen yok elbette.
Pusuda bekleyen reklamcılar boş durur mu! O adayın arzı endam ettiği stüdyo etrafında konuşlanıp yayın sonrası çeşitli tekliflerle pastadan onlarda payını alıp memleketine gönderirler.
Garibim! soyulduğunu memleketine geldiğinde anlar ancak.
Seçim dönemlerinde yapılan anketler, partilerin veya adayların yaklaşık oy oranlarını daha doğrusu seçmen eğilimini görmek için yapılır.
Siyasiler de anket firmalarından gelen bu sonuçlara göre oy oranını görüp ona göre hareket ederler.
Fakat bizim anket yaptırma anlayışımız tamamen seçmeni manipüle etme amaçlıdır.
Yapılan anketler bilgilendirme amaçlı değil, daha çok yönlendirme amaçlıdır.
Aslında bu konuda sadece anketçileri suçlamak yanlış olur. Sistemin tümü bu yönlendirmeye ortaktır.
Anketçiler sahadaki gerçek sonucu yansıtmak yerine parayı basıp anket yaptıran partiye bir kaç puan ekleyerek çalışırlar. Öyle ya, adam o kadar parayı basmışken onu çok geride göstermek ayıp olur!
Tüm bu olanları bilmemize rağmen yine de seçim dönemlerinde anketlerle yatıp anketlerle kalkıyoruz maalesef.
Gerek sosyal medyada, gerek görsel medyada yapılan yayınlarda hep anket sonuçları üzerinden tartışmalar yürür.
Çünkü seçim ekonomisi denen bir gerçek var. Bu ekonominin büyük bölümü partilerin hazineden almış olduğu paydan oluşmaktadır. Yani bizim cebimizden çıkan paralar ile gerçekleşiyor.
Daha doğrusu bizim paramızla bizim aklımızla alay eden bir seçim ekonomisi desek yerinde olur.
Siz öyle mi sanıyorsunuz, televizyonlara konuk olan adaylar para ödemeden projelerini anlatıyor diye..
Bu sistem öylesine zıvanadan çıkmış ki, bilmem hangi ilimizin hangi ilçesinin adayı çıkmış bir ulusal kanala projelerden bahsediyor.
Yahu kardeşim! İlçendeki toplam seçmen sayısı 20 bin, git memleketinde anlat kendini, o kadar parayı basıp tüm Türkiye’nin karşısına niye çıkıyorsun diyen yok elbette.
Pusuda bekleyen reklamcılar boş durur mu! O adayın arzı endam ettiği stüdyo etrafında konuşlanıp yayın sonrası çeşitli tekliflerle pastadan onlarda payını alıp memleketine gönderirler.
Garibim! soyulduğunu memleketine geldiğinde anlar ancak.