Yusuf ALABARDA – 24 Kasım 2024
Yönergeden kaldırılmış bir yemin metnini sıralı amirlerince verilen emirlere rağmen ısrarla etmeye çalışan teğmenlerle alakalı bir yazı kaleme almayı düşünmüyordum çünkü olay meydana geldiğinde hem yazdım hem de ekranda düşüncelerimi anlattım.
Yazıp çizdiklerim üzerine konuşulacak ve yazacak çok fazla bir konu kalmadı.
O yüzden bu yazı bir ‘Teğmenler’ yazısı değildir. Bu yazıda daha çok ve ısrarla Türkiye’de sürekli tekrar etmemiz gereken bir konuyu müsaadenizle tekrar ele almak istiyorum zira asıl sorunun kaynağı tam bu noktada başlıyor: Silahlı gücün demokratik denetimi ve kontrolü
CHP Genel Başkanı Özgür Özel ihraç istemi ile Yüksek Disiplin Kuruluna çıkartılan teğmenler şayet ihraç edilirse göreve geldiklerinde bu teğmenleri mesleğe geri alacaklarını ve bir kılıç merasimi düzenleyeceklerini açıkladı.
Oysa teğmenler ile alakalı henüz verilmiş bir karar yok ama farz edelim bir ihraç kararı çıktı ve mezkur teğmenler TSK’dan ihraç edildiler. Bu durumda teğmenlerin idare mahkemesi üzerinden önce yürütmeyi durdurma talepleri sonra da ihracın iptalini istemeye dair yasal hakları mevcut.
Anlaşılan o ki Özel eski genel başkanı Kılıçdaroğlu’ndan çok şey öğrenmiş. Kemal Kılıçdaroğlu da KHK kararları ile kamudan uzaklaştırılanların tamamını devlete geri alacağını açıklamış ve yüzde 48 civarında da bir oy toplamıştı. Bu da demek oluyor ki Yunanistan’a askeri helikopteri ile sığınan FETÖ mensuplarının askeri helikopter kullanarak sözde bizlerin güvenliğini sağladığı bir ülke olabilirdik.
Bu tehlikenin tüm boyutlarıyla ülkenin masada durduğunu bu vesile ile bir kez daha hatırlatmak isterim.
Gelelim asıl konuya.
Özgür Özel konuşmasında ayrıca diyor ki ‘Teğmenlerin atılma kararına sessiz kalanları emekliye sevk edeceğiz’
Kim bu sessiz kalanlar?
CHP çatısı altında siyaset yapanlar, gazeteciler, emekli askerler falan değiller çünkü bu grubun içerisinde her kim varsa özgürce zaten fikrini başta sosyal medya olmak üzere söylüyorlar ya da yazıp çiziyorlar.
Zaten bu grubun içindeki kişilerin emekliye sevk edilmesi mümkün değil.
O zaman konu oldukça açık; Özgür Özel teğmenlerin ihracı söz konusu olursa masaya yumruğunu vurmayan askerlerin tamamını emekli etmekten bahsediyor. Yani bir nevi kabzımal Erman Toroğlu ile aynı minvalde görüşler barındırıyor. Malum, bu hakem eskisi katıldığı bir spor programında ‘Ben çok anlayışlı demokratik Genelkurmay Başkanı istemiyorum. Benim askerim kodu mu oturtmalı. Vurdu mu oturtmalı’ diyerek, askerin siyasete müdahil olmasını talep etmişti.
İyi de CHP Genel Başkanlığı makamına oturmuş bir kişinin ‘Silahlı gücün demokratik denetimi ve gözetimine’ dair fikir dünyası bu kadar sığ ve antidemokratik nasıl olabiliyor? Ne diyecek mesela görevi başındaki askerler?
Zamanında Osman Özbek isimli general gibi ağıza alınmayacak cümleler mi kurmasını talep ediyorsun?
Söz konusu teğmenlerin sıralı amirleri yürütülen soruşturma esnasında konuya dair mütalaalarını zaten yaparak ilgili makamlara sundular ve konu bu noktadan sonra Yüksek Disiplin Kurulu ile yargının konusu.
Zamanında üniforma içindeki askerlerin seslerini yükseltmelerinin talep edildiği bir ortamda, asker siyasete had bildiren bir değerlendirme yapmadığı için o dönemki CHP Milletvekili olan Süheyl Batum da TSK’yı kağıttan kaplana benzetmişti.
CHP Genel Başkanı olduğu dönemde de Kemal Kılıçdaroğlu mikrofonların karşısında dönemin komuta kademesini uyararak, Suriye’ye girme talimatı alsanız dahi bu kararı dinlemeyeceksiniz demişti.
Eğer asker kendisine önceki dönemlerde olduğu gibi siyasi bir otonom alan ihdas eder ve bu otonom alanın içerisinde siyasete had bildirecek konuşmalar ve açıklamalar yaparsa asıl tehlike o zaman ortaya çıkar. Çünkü bu türden siyasete ayar veren konuşmaların ülkeye nasıl pahalıya patladığını kaç kez test ettik.
Asker fikrini söylemeyecek mi?
Elbette askeri konuların tamamında komuta kademesinin fikrini söyleyeceği mecralar vardır ve bu mecralarda asker gündeme dair fikirlerini elbette söyleyecektir ve söylemelidir lakin teğmenler konusu gibi Türkiye gündemine oturmuş konuları hiçbir muvazzaf asker basın önünde tartışamaz, buradan çıkarım yaparak eskiden olduğu gibi siyasete had bildiremez.
Özgür Özel’e bu konuları anlatacak ve kafasında bir çerçeve çizecek tek bir danışmanı dahi yok mu?
Demokratik Sivil Asker İlişkileri gibi ülke açısından son derece önemli konular kabzımal mantığı ile mi ele alınacak?