Hakan Fidan’ın Tepkisi ve Kudüs Paktı

haydar as

Haydar AS – 07 Ağustos 2024

 

 

“İsrail’in sahipleri, artık tasmasını eline alıp sahip çıkmalı”

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, bugüne kadar İsrail’e söylenen en sert sözü söyledi.

Yeter artık köpeğine sahip çık diye ABD’ ye de mesaj niteliğindeki bu sözleri aynı zamanda parlamentoda konuşturulup ayakta alkışlayanlara da “Savaş suçlularının yeri parlamento kürsüsü değil, sanık sandalyesidir” diye üst perdeden tepkisini ortaya koydu.

Sayın Hakan Fidan’ın özellikle İsmail Haniye’nin şehit edilmesinden sonra açıklamalarındaki sert üslup dikkatlerinizden kaçmamıştır muhtemelen.

Mısır ziyaretinde açıklama yapan Fidan;

“Netanyahu barış istemiyor. İsrail, ateşkes sürecinin başmüzakerecisini kalleşçe bir suikastla öldürmüştür”

“Bu suikast şunu açıkça ortaya koydu. Netanyahu barış istemiyor, Netanyahu tüm bölgeyi ateşe vermek istiyor” diye tepkisini ortaya koydu.

Ayrıca Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan, İsrail’in ve Netanyahu’nun Uluslarası Adalet Divanında yargılanmasına, hazırladığımız başvuru dosyasıyla müdahil olacağımızı açıkladı.

Gerçi ABD kongre salonunda zulmü alkışlayanları görünce, Uluslararası Adalet Divanındaki yargılamanın sonucunu ön görmek o kadar da zor olmasa gerek.

Sayın Hakan Fidan’ın diplomatik olmayan, tamamen insani olan açıklamalarına henüz Tel Aviv’den tepki gelmemişken sıcağı sıcağına ilk tepki yine bilindik yerden yani CHP’li Namık Tan’dan gelmesi nedense şaşırtmıyor artık bizleri.

Diplomatik dile dem vuran bu kişinin, diplomatik de olsa soykırımcı İsrail aleyhine iki çift laf ettiğini, yalandan da olsa mazlumdan yana tavır aldığını görüp duydunuz mu?

Filistin’deki zulme karşı çıkanlara “yanaşma kalabalık” diyerek “zulüm ile abad olanların” yanında yer almasının akıbetini bende merak ediyorum doğrusu!

Haniye suikastinde dut yemiş bülbüle dönen CHP’lilerin, Hakan Fidan’ın bu insani tepkisini anlayıp desteklemelerini beklemek olmazdı zaten.

***

Sayın Bakan’ın Mısır’daki temaslarından bir gün önce MHP lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin basın açıklamasında “Kudüs Paktı” oluşumundan bahsetmesi ve bu oluşumun içine Mısır’ı da alması ziyaret esnasında gündeme geldi mi gelmedi mi bu konuda bir değerlendirme yapıldı mı bilmiyoruz elbette.

İlginizi çekebilir!  Bir Melikoff Hikayesi: Biz Ona Böyle Şeyler Anlatmadık

Bölge ülkelerinin ortak bir dayanışma içerisine giremediğini gören Sayın Bahçeli, “İsrail terörü, taşınması, kaldırılması, hazmedilmesi imkansız bir sınırdadır.” dedi. “Eğer böyle giderse, vahşet durmazsa, inanç ve insan haklarına kategorik saldırılar ısrarla devam ederse ya küresel ya da bölgesel bir savaş son tercih olarak karşımıza çıkacaktır.” diyerek bugüne kadar gündeme gelmeyen bir çözüm önerisi ortaya atarak Türkiye’nin öncülüğünde içinde Mısır, Irak ve Suriye’nin olduğu “Kudüs Paktı” oluşumu önümüzdeki günlerde elbette tartışılacaktır.

Bu arada Sayın Bahçeli’nin bu oluşuma Irak ve Suriye’yi katması ilk bakışta ne alaka gibi gözükse de, açıklamasındaki “Ortadoğu’nun tamamında Barış’ın ve Huzurun tesis edilmesi” vurgusu bu ülkelerin özellikle seçildiklerini belirtiyor bizlere.

Kudüs Paktını ülkemizin güvenliği bakımından da gerekli görüyoruz diyen Sayın Bahçeli;

“Türkiye’nin güvenlik halkasında yer aldığı Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgesinin siyasi ve ekonomik bakımdan istikrara kavuşmasına Milli güvenliğimiz açısından büyük önem atfediyoruz”

“Bu çerçevede, Türkiye ile birlikte diğer İslam ülkelerinin katılımıyla oluşturulacak bir “Kudüs Paktı”nı ülkemizin güvenliği bakımından da gerekli görüyoruz”

“Geldiğimiz noktada bölgenin; kendi ayakları üstünde durmak, emperyalist ülkelerin çizdiği politikalara göre değil, kendi imkan ve kaynaklarını halkının geleceği için kullanma becerisini göstermek, aynı zamanda da bölge ülkelerini bir insanlık suçu olan terörün menşei ve merkezi konumu olmaktan kurtarmak, tüm bölge ülkeleri için ertelenemez bir ihtiyaç haline gelmiştir. Suriye’nin kaos üreten yapısına toprak bütünlüğü ve egemenliği çerçevesinde çözüm üretilmesi bölgenin istikrarı bakımından öncelikli bir zorunluluktur.” diyerek uyarılarda bulundu..

Bakalım önümüzdeki günler bize neler gösterecek.

Tüm bölge ülkelerinin ortak bir dayanışma içerisine girerek, kendi iç dinamikleriyle sorununu çözmüş, huzur ve barışı tesis etmiş, topyekün bir kalkınma içerisine giren Ortadoğu mu?

İlginizi çekebilir!  Her Halk Gibi Amerikalı ‘Bidon Kafalılar’ da Ülkelerini Geri İstiyor - Bercan Tutar

Yoksa Haçlı zihniyetindeki emperyal güçlerin Ortadoğu kazanına odun yetiştirdiği bir coğrafyada inim inim inleyerek oturup izlemek mi?

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.

haydar as

Haydar AS – 07 Ağustos 2024

 

 

“İsrail’in sahipleri, artık tasmasını eline alıp sahip çıkmalı”

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, bugüne kadar İsrail’e söylenen en sert sözü söyledi.

Yeter artık köpeğine sahip çık diye ABD’ ye de mesaj niteliğindeki bu sözleri aynı zamanda parlamentoda konuşturulup ayakta alkışlayanlara da “Savaş suçlularının yeri parlamento kürsüsü değil, sanık sandalyesidir” diye üst perdeden tepkisini ortaya koydu.

Sayın Hakan Fidan’ın özellikle İsmail Haniye’nin şehit edilmesinden sonra açıklamalarındaki sert üslup dikkatlerinizden kaçmamıştır muhtemelen.

Mısır ziyaretinde açıklama yapan Fidan;

“Netanyahu barış istemiyor. İsrail, ateşkes sürecinin başmüzakerecisini kalleşçe bir suikastla öldürmüştür”

“Bu suikast şunu açıkça ortaya koydu. Netanyahu barış istemiyor, Netanyahu tüm bölgeyi ateşe vermek istiyor” diye tepkisini ortaya koydu.

Ayrıca Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan, İsrail’in ve Netanyahu’nun Uluslarası Adalet Divanında yargılanmasına, hazırladığımız başvuru dosyasıyla müdahil olacağımızı açıkladı.

Gerçi ABD kongre salonunda zulmü alkışlayanları görünce, Uluslararası Adalet Divanındaki yargılamanın sonucunu ön görmek o kadar da zor olmasa gerek.

Sayın Hakan Fidan’ın diplomatik olmayan, tamamen insani olan açıklamalarına henüz Tel Aviv’den tepki gelmemişken sıcağı sıcağına ilk tepki yine bilindik yerden yani CHP’li Namık Tan’dan gelmesi nedense şaşırtmıyor artık bizleri.

Diplomatik dile dem vuran bu kişinin, diplomatik de olsa soykırımcı İsrail aleyhine iki çift laf ettiğini, yalandan da olsa mazlumdan yana tavır aldığını görüp duydunuz mu?

Filistin’deki zulme karşı çıkanlara “yanaşma kalabalık” diyerek “zulüm ile abad olanların” yanında yer almasının akıbetini bende merak ediyorum doğrusu!

Haniye suikastinde dut yemiş bülbüle dönen CHP’lilerin, Hakan Fidan’ın bu insani tepkisini anlayıp desteklemelerini beklemek olmazdı zaten.

***

Sayın Bakan’ın Mısır’daki temaslarından bir gün önce MHP lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin basın açıklamasında “Kudüs Paktı” oluşumundan bahsetmesi ve bu oluşumun içine Mısır’ı da alması ziyaret esnasında gündeme geldi mi gelmedi mi bu konuda bir değerlendirme yapıldı mı bilmiyoruz elbette.

İlginizi çekebilir!  Yine şüpheli yangınlar, yine istismar!

Bölge ülkelerinin ortak bir dayanışma içerisine giremediğini gören Sayın Bahçeli, “İsrail terörü, taşınması, kaldırılması, hazmedilmesi imkansız bir sınırdadır.” dedi. “Eğer böyle giderse, vahşet durmazsa, inanç ve insan haklarına kategorik saldırılar ısrarla devam ederse ya küresel ya da bölgesel bir savaş son tercih olarak karşımıza çıkacaktır.” diyerek bugüne kadar gündeme gelmeyen bir çözüm önerisi ortaya atarak Türkiye’nin öncülüğünde içinde Mısır, Irak ve Suriye’nin olduğu “Kudüs Paktı” oluşumu önümüzdeki günlerde elbette tartışılacaktır.

Bu arada Sayın Bahçeli’nin bu oluşuma Irak ve Suriye’yi katması ilk bakışta ne alaka gibi gözükse de, açıklamasındaki “Ortadoğu’nun tamamında Barış’ın ve Huzurun tesis edilmesi” vurgusu bu ülkelerin özellikle seçildiklerini belirtiyor bizlere.

Kudüs Paktını ülkemizin güvenliği bakımından da gerekli görüyoruz diyen Sayın Bahçeli;

“Türkiye’nin güvenlik halkasında yer aldığı Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgesinin siyasi ve ekonomik bakımdan istikrara kavuşmasına Milli güvenliğimiz açısından büyük önem atfediyoruz”

“Bu çerçevede, Türkiye ile birlikte diğer İslam ülkelerinin katılımıyla oluşturulacak bir “Kudüs Paktı”nı ülkemizin güvenliği bakımından da gerekli görüyoruz”

“Geldiğimiz noktada bölgenin; kendi ayakları üstünde durmak, emperyalist ülkelerin çizdiği politikalara göre değil, kendi imkan ve kaynaklarını halkının geleceği için kullanma becerisini göstermek, aynı zamanda da bölge ülkelerini bir insanlık suçu olan terörün menşei ve merkezi konumu olmaktan kurtarmak, tüm bölge ülkeleri için ertelenemez bir ihtiyaç haline gelmiştir. Suriye’nin kaos üreten yapısına toprak bütünlüğü ve egemenliği çerçevesinde çözüm üretilmesi bölgenin istikrarı bakımından öncelikli bir zorunluluktur.” diyerek uyarılarda bulundu..

Bakalım önümüzdeki günler bize neler gösterecek.

Tüm bölge ülkelerinin ortak bir dayanışma içerisine girerek, kendi iç dinamikleriyle sorununu çözmüş, huzur ve barışı tesis etmiş, topyekün bir kalkınma içerisine giren Ortadoğu mu?

İlginizi çekebilir!  En Büyük Ceza

Yoksa Haçlı zihniyetindeki emperyal güçlerin Ortadoğu kazanına odun yetiştirdiği bir coğrafyada inim inim inleyerek oturup izlemek mi?

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.