Fatih ÜNLÜ – 25 Kasım 2024
Malum, Yunus Emre’nin birçok şiiri ilahi tarzında bestelenmiştir, bunların önemli bir kısmı çoğumuzun ezberindedir.
Yunus’un farklı formlarda tekrar tekrar bestelenen çok güzel bir şiiri daha vardır:
Geldi geçti ömrüm benim
Şol yel esip geçmiş gibi.
Hele bana şöyle gelir
Şol göz açıp yummuş gibi.
İşbu söze Hak tanıktır
Bu can gövdeye konuktur,
Bir gün ola çıka gide
Kafesten kuş uçmuş gibi.
Miskin âdemoğlanını
Benzetmişler ekinciye
Kimi biter, kimi yiter
Yere tohum saçmış gibi.
===
Zülfü Livaneli yıllar öncesinden bu derin şiiri kendi tarzında etkileyici bir besteyle yorumlamış. Tacettin Kaleli’nin de çok güzel bir yorumu var. Uğur Işılak’ın da bu şiirden esinlendiği anlaşılan güzel bir eseri var. Başka besteler de var elbette.
Takip edebildiğim kadarıyla, “Geldi Geçti Ömrüm Benim” şiirinin en yakın bestesi Göksel Baktagir’e ait. Parça Yunus Emre Oratoryosunda yer alıyor.
2021 “Yunus Emre Yılında” güzel eserler besteleyebilmek için çok dua ettiğini ifade eden Göksel Baktagir’in duası Allahualem kabul olunmuş ki bu şiire muhteşem bir beste yapmaya muvaffak olmuş. Dinlemenizi tavsiye ederim.
Esere “youtube” dâhil birçok mecradan erişilebilir. Güftesi zaten muhteşem olan eserin hem bestesi çok güzel hem de hanende Ender Doğan’ın yorumu çok güzel. Bu arada, Göksel Baktagir’in kendi yorumu da –hanende yönü çok bilinmese de- çok etkileyici…
Bu tür şiirler şahsen beni -çoğu zaman- derinden etkiler. Aslında çoğumuzu öyle. Çünkü bu sözlerin bizde de bir yankısı vardır. Bu sözler bize de çok tanıdıktır. Çünkü bizim ömrümüz de bir yel esip geçmiş gibi geçip gitmektedir. Bunu belki gençlikte daha az ama şimdi, diyelim beyazlaşmış saçlarımız, ara ara bizi yoklayan eklem ağrılarımızla çok daha fazla hissetmekteyizdir.
İşin doğrusu “Bir gün ola çıka gide, kafesten kuş uçmuş gibi” mısraından da yine çok etkilenmekle birlikte -kendi adıma konuşuyorum- bu dünyadan ayrılışın hakikatini bazen diğer mısralardan daha az hissediyor, daha az yaşayabiliyorum.
Oysa bir gün can kuşunun kafesten uçup gidecek olması ömrün bir yel misali esip geçmesinin devamı gibidir ama sonuçları itibarıyla bundan bile daha çarpıcıdır. Çünkü o anda mahdut bir hayat bitecek, sonsuz bir hayat başlayacaktır…
Bu eşsiz mısralar bize bunlarla bağlantılı çok daha fazlasını da hatırlatıyor.
Bu gibi yüce hakikatlerin farkına varılması dünyanın düzelmesi için de anahtar mahiyetindedir. Çünkü dünyanın sonlu olduğunun ve ötede büyük bir hesap gününün olduğu hikmetine erişenler artık dünyada şer değil hayır vesilesi olmaya başlarlar.
Semerkant’lı Fudayl bin İyaz hazretleri de doğru yola eriştikten hemen daha önceden eşkıya iken yaptığı tüm hataları telafi etmeye girişmişti. Allah’a imanın nuruyla zarar verdiği kişileri tek tek bulup üzerindeki kul haklarını ödeştirmeye çalışmıştı. Bir manada ömrünü buna adamıştı.
Fudayl bin Iyaz’ın doğru yolu tam yönelmesine sebep olan tavsiyelerden birisi de bir kervancının “Ya Fudayl, ya ol, ya öl. Araf’ta kalma” sözü olmuştu.
Yunus Emre de bu ve bu gibi şiirleriyle bize de Araflar’ta kalmamamızı ve bir gün terk edeceğimiz dünyaya aldanıp mutlak gideceğimiz Ahiret’i unutmamamızı tavsiye ediyor. Ve hepsinden önemlisi bize Allah sevgisini hatırlatıyor. Bu dünya sonludur ama burada Allah için yapılan işler ebedileşir.
Bir hastaya vardın ise
Bir içim su verdin ise
Yarın anda karşı gele
Hak şarabın içmiş gibi.
Bir miskini gördün ise
Bir eskice verdin ise
Yarın anda karşı gele
Hulle donun biçmiş gibi…
İnsanın bu dünyada bir miskine verdiği eskice bir elbise öte dünyada karşısına Cennet elbisesi olarak çıkar…
Kötülerin de bu şiirdeki hikmetlerden alacakları dersler var. Dünya için bunca karmaşa çıkaran, milleti birbirine düşüren, insanları öldüren… Bunun gibi bin bir türlü zulme yeltenen çevreler bilseler ki hayat fanidir, belki yarın bitecektir, dünya için bu kadar hırslı ve tamahkâr olmazlar. Bu insanlardan bir kısmı on dakikalık ömrü kaldığını bile bilse hâlâ zulme devam edebilir ama çoğunluk bu hikmetlerden dersini muhtemelen alacaktır.
Yine yarın öleceğini bilen bir kimse karaborsacılık yapabilir mi? İmkânsız gibi. Çünkü faniliği bu kadar yakın olan ve eline de geçmeyecek bir dünya nimeti için bunca vebal yüklenmeye değmeyeceğini bilir.
Evet, bu dünyayı ne zaman terk edeceğimizi bilmiyoruz. Bu ayrılık yarın kadar yakın da olabilir veya çok daha geç de olabilir. Ama insan yarın ölmeyecek olsa bile bir günün yarınında muhakkak ölecek veya bir şekilde bu dünyayı terk edecektir.
Ömrün faniliği unutulmuş bir hakikat değil de daha yaşanır bir hal gibi hissedildiğinde, insanlar arasındaki birçok sorun Allahualem başlamadan, büyümeden hallolacaktır. Peygamber Efendimiz aleyhisselamın dönemi buna en iyi örnektir.
Rabbimiz dünyaya yeniden Resulünün rehberliğinde eşsiz güzel günler, güzel devirler ihsan eylesin.
===
* Yunus Emre