Prof. Dr. Yaşar HACISALİHOĞLU – 27 Ocak 2025
15 ay boyunca Gazze’de, Filistin’de kendi topraklarında, vatanlarında; 17.841’i çocuk, 240’ı bebek, 12.298’i kadın 50 bine yakın insan katledildi. 11.200 insan kayıp. Hayatta kalanlar açlığa mahkum edildi. Açlıktan, yetersiz beslenmeden ölümler yaşandı. İnsani yardım girişine izin verilmedi. Gazeteciler katledildi. Birleşmiş Milletler Teşkilatı’nın görevlileri öldürüldü.
41 km uzunluğunda genişliği 6 ile 12 km olan 363 km2’lik alanda yaşayan 2.375 milyon insan soykırıma uğradı.
Gazze yerle bir edildi. Vurulmayan, saldırıya uğramayan yeri kalmadı. Okul, hastane , üniversite, cami ne varsa yok edildi.
34 hastane ve 80 sağlık merkezi hizmet dışı kaldı. 136 okul ve üniversite yerle bir oldu. 823 cami tamamen yıkıldı.
Hastaneler özellikle seçilerek vuruldu. Yaralıların tedavi edilmemesi istendi. İnsanlığın bugüne değin biriktirdiği hangi değerler varsa Gazze’de yok edildi. Gazze ile birlikte insanlık saldırıya uğradı. İnsanlık tarihine kara bir leke işlendi. 21.yüzyılda yaşandı tüm bunlar. Bilimin, teknolojinin en üst seviyeye çıktığı yüzyılda bu denli büyük bir vahşet yaşandı.
Sanatın, kültürün, medeniyetin, bilimin insan yaşamı adına varlığı yok sayıldı, yerle bir edildi. Kim nerede insan onuru, yaşamı ve değerleri adına neler üretiyor, neler ortaya koyuyorsa Gazze’de kıymetini yitirdi.
Bilimin insanlık adına ürettikleri, insan yaşamı, huzuru, barışı adına çözüm adresi olması Gazze’de değerini yitirdi.
Hak, hukuk, adalet de Gazze’de yaşamını yitirdi.
Gazze’yi; sanat, bilim, hukuk koruyamadı. Katliamı, soykırımı durduramadı. Sanat da, bilim de, medeniyet de, hukuk ta yenildi. İnsanlığın korunacağı, tutunacağı bir gücün olmadığı anlaşıldı.
Uluslararası sıfatını taşıyan ne varsa hiç bir değerinin olmadığı görüldü. Uluslararası kurumlar, uluslararası hukuk, uluslararası anlaşmalar, uluslararası sözleşmeler Gazze’de yaşanan soykırımı engellemedi, engelleyemedi. Bebekleri, çocukları korumadı, koruyamadı.
O zaman sanat, bilim, medeniyet, hukuk için Gazze’den çıkan dersler nelerdir? Gerçek sanatçının, gerçek bilim insanının sorgulanması gerekenler yok mudur? Çaresizliğine karşı önlem alacağı hiç bir şey yok mudur?
Yüreği çoraklaşmamış, zihni kelepçelenmemişlerin gündemi bunlar olmalıdır. Bu sorgulamayı yapmak olmalıdır. Bilimin, akademinin, akademisyenlerin yapması gerekenler vardır. Gazze soykırımı, akademik çevrelerin bilimsel gerçekliğe ve ahlaka bağlı olarak, terminolojinde değişime yol açmalı.
Filistin topraklarındaki İsrail, işgalcidir. İşgalci olan gayri hukukidir, gayri ahlakidir, gayri meşrudur. Gayri meşru olanın meşru müdafaa hakkı yoktur. Bu gerçek akademik dile, vurguya, tanıma, terminolojiye işlemelidir.
İsrail; haritalarda Filistin topraklarındaki İsrail işgali olarak gösterilmelidir. Filistinlere kendi topraklarında “mülteci” denilmesine son verilmelidir. Buna bağlı olarak, Filistin’de Filistinlilerin yer aldığı yerlere; “ Mülteci Kampı” nitelemesinden vaz geçilmelidir. İşgalci, gayri meşru İsrail’in esir aldığı Filistinliler için; “tutuklu”, “hükümlü”, “gözaltında” gibi hukuki kavramlar kullanılmamalıdır. Vatanlarını, topraklarını savunan insanları, işgalci olanın, gayri meşru olanın yargılama hakkı da, hukuku da yoktur.
Vatanlarını, topraklarını savunanlara; “terörist” savunmalarına da; “terör saldırısı” denilemez.
Bilim namusu, gerçekliği, tarafsızlığı, özgürlüğü, bağımsızlığı bu dil, vurgu, tanım, terminoloji değişimini zorunlu kılar. Akademinin, akademisyenin Gazze’den çıkaracağı ders, bu değişimin öznesi olması gerektiğidir. Bilim, akademi , akademisyen ahlakı, namusu, bağımsızlığı, özgürlüğü insanlık adına bu sorumluluğunu yerine getirmelidir.
Yerine getirmelidir ki; yeryüzüne, insanlığa musallat olan sömürgeci, işgalci emperyalizme ve soykırımcı siyonizme karşı insanlık adına bir nebze bilim, akademi, akademisyen katkı sunmuş olsun.
