fatih ünlü kapak 2025

Fatih ÜNLÜ – 08 Şubat 2025

 

Trump’ın Gazzeliler başka ülkelere gönderilsinler manasındaki beyanını bir önceki yazımızda detaylı ele almıştık. Bu beyan başta Filistin olmak üzere İslam dünyası ve tüm dünyada büyük tepkilere sebep oldu. Zaten bilinen bu haksız ve adaletsiz planın Trump’ın ağzından tekrar edilmesi tabiatıyla ciddi bir rahatsızlık oluşturdu.

Trump’ın Gazze Beyanı

Konu uluslararası medyada da geniş yer aldı. BBC’de Trump’ın Gazze beyanıyla ilgili detaylı bir haber-yorum yapmış. Haberde şöyle deniliyor:

“Donald Trump has a long history of seemingly speaking off the cuff and floating ideas that never end uptaking fruition.”

Bu cümleyi Google translate şu şekilde çevirdi:

“Donald Trump’ın görünüşte abuk sabuk konuşma ve hiçbir zaman meyve vermeyen fikirlerin havada uçuşması konusunda uzun bir geçmişi var.”

Aslında bu çok aşırı bir çeviri. Çünkü “speaking off the cuff” bir deyim. Kelimesine kelimesine “manşetsiz konuşma, manşete bakmadan konuşma” gibi bir anlamı var.

Deyim olarak da kaynağı şu: Eski zamanlarda bir konuşma yapacak kimseler veya bir rolü üstlenmiş olan aktörler söyleyeceklerini hatırlamak için gömleklerinin kol uçlarında manşetin de olduğu kolalı kısma notlar alırlarmış. Konuşurken buraya bakarak bu notlardan da yararlanırlarmış. Manşetsiz konuşma da “hazırlıksız, çok düşünülmeden yapılan konuşma, beyan” anlamına geliyor.

Bundan dolayı aşırı bir çeviri diyoruz ama Google translate’deki yapay zekâ belki de Trump’ın genel tarzını kendine göre değerlendirmiş veya Gazzelilerle ilgili beyanın içeriğindeki tutarsızlığı fark edip de öyle çeviri yapmıştır!

Şaka bir yana, biz de bu fikrin ne kadar adaletsiz, haksız ve zulüm dolu olduğunu bir önceki yazımızda ifade etmiştik.

Ama biz yine de BBC’nin cümlesini biraz daha uygun ifadelerle tekrar çevirelim:

“Donald Trump görünüşte hazırlıksız, gelişigüzel konuşma ve hiçbir zaman sonuca erişmeyecek fikirleri ortaya atma konusunda uzun bir geçmişe sahip.”

Evet, Trump’ın ara ara aklına estiği gibi konuşma huyu var ama bu kez durum farklı bir noktaya da gidebilir. Çünkü Trump’ın daha önce Kudüs’te yaptıklarını biliyoruz.  Üstelik şu anda ekibinde Hristiyan Siyonist birçok kişi de var. Bunların hepsini bir tutmak doğru olmaz ama bir eğilim de ortada. Ayrıca, Trump’ın damadı olan Kushner’in de Gazze’nin arazi olarak kıymetinden bahisle, Gazzelilerin İsrail’de Necef (Negev) çölüne yerleştirilmeleri konusundaki fikri de biliniyor.

Bu tür fikirlerin ve beklentilerin ne kadar anlamsız ve mantıksız olduğunu bir önceki yazımızda bizzat Trump’lı bir senaryoyla izah etmeye çalışmıştık. Malum, bizim sitenin İngilizce çevirisi de var. Trump’ın ekibi ve ailesi keşke o yazıyı okusalar. Bir yazıyla sistematik fikirlerin değişmesini bekleyecek kadar saf değiliz ama en azından belki mantıktaki yanlışları sorgulatabilir.

İlginizi çekebilir!  İran misillemesiyle şirazeden çıkanlar!

Neticede, kim ne derse desin, kim ne isterse istesin, sonucu “kaderin üstündeki kader” yani Allah’ın Yüce takdiri belirleyecektir.  Bunlar istediler diye bir şey olacak değil elbette ama belirli yöntemlerle bunu zorlayabilirler. Hazırlıklı olmakta şüphesiz fayda var.

BBC de Donald Trump’ın beyanlarıyla ilgili yukarıdaki tespiti yaptıktan sonra “bununla birlikte” diyerek işin farklı boyutlarını da ele almış ve Trump’ın ABD İsrail Büyükelçisi adayı olarak belirlediği Evanjelik Mike Huckabee’nin bir Filistin Devleti fikrine karşı olduğunu da ifade etmiş.

ABD İsrail Büyükelçisi Huckabee’nin Gazze’ye Bakışı

Pekala, Mike Huckabee kimdir? Eski Arkansas valisi olan Huckabee bir Evanjelik Hristiyan Siyonist. 1955 doğumlu olan Huckabee yıllar önce Cumhuriyetçi Parti’den başkan aday adayı da olmuş. Bir dönem TV ve radyo programları da yapan Huckabee aynı zamanda bir müzisyen ve hatipmiş.

Trump Huckabee’nin Ortadoğu’ya barış getireceğini söylüyor. Ama fikirlerinden anlaşıldığı kadarıyla bu kişi Ortadoğu’daki gerçek durumdan ve dengelerden bihaberken buraya nasıl barış getirebilir? Şunlar Huckabee’nin birebir söylediklerinin bir trankripsiyonu:

“There is no such thing as West Bank. It is Judea and Samaria. There is no such thing as settlement. They are communities, they are neigbourhoods. There are cities. There is no such thing as occupation.”

“Batı Şeria diye bir şey yoktur. Yahudiye ve Samariye vardır. “Yerleşme” diye bir şey yoktur. Bunlar topluluklardır, mahallelerdir. Bunlar şehirlerdir. İşgal diye bir şey yoktur.”

Pekâlâ, o topluluk, mahalle ve şehir dediğiniz yerler nasıl kurulmuş? Orada önceden yaşayan insanlar yerlerinden edilmiş, Gazze’deki gibi öldürülmüş, perişan edilmiş… Ve yerlerine dışarıdan gelen insanlar o mahalleleri, şehirleri kurmuşlar. Bu yapılanın en hafif tanımı işgal. Bunu bile reddeden bir zihinden ne beklenebilir? Anlaşılan bu işgal, bu gasp ona göre bir hak.

Malum, ABD’nin resmi görüşü çoğu zaman sözde de kalsa Gazze’yi de içerecek şekilde bir Filistin Devletiyle iki devletli çözümdür. Şimdi Trump’ın o bölgeye ABD’nin resmi görüşüne de zıt birisini göndermesi ne anlama geliyor?

Sanki Trump Çin’le mücadele edeceğim, ABD’yi yeniden büyük yapacağım vs. derken, bu tür hedeflere odaklanmışken içte ve dıştaki Siyonistlerle ve güçlü Yahudi çevrelerle bir sorun yaşamak istemiyor. (Ki ABD’de 30 milyonu aşkın Hristiyan Siyonist’in olduğu söyleniyor.) Ama Trump burada bizce büyük bir stratejik hata yapıyor. Bunun detaylı analizi birçok şekilde yapılabilir.

İlginizi çekebilir!  İsrail ve Hamas Arasında Üçüncü Rehine Takası

Trump’ın İsrail’e Mike Huckabee gibi bir profili Büyükelçi göndermesine anlama geldiğiyle ilgili özetle şu söylenebilir: Bu tür adımlar Siyonist çevrelerin Ortadoğu’da ve Filistin’de ellerinden gelse, en absürt şeyleri bile yapmak isteyebilecekleri anlamına geliyor. O yüzden, bu çevrelerin absürt hedeflerinin ellerinden gelemeyeceği bir ortamın oluşturulması ve güçlü kalabilmeleri bölge ülkeleri için, özellikle de İslam ülkeleri için hayati bir öneme sahip…

Gündem o kadar hızlı ilerliyor ki biz yazımızı yukarıdaki şekilde nihai hale getirdiğimizden kısa bir süre sonra Donald Trump ABD’nin Gazze şeridini devralacağı şeklindeki o meşhur çıkışını yaptı.

Bunu söylerken kafasında neler var, buna vakıf değiliz. -Çünkü “tavşana bak tavşana” diyor da olabilir, söylediklerine gerçekten inanıyor da olabilir. Bu beyana dair birkaç düşüncemizi arz edip yazımıza son halini verelim:

“ABD Gazze’yi devralacak, Gazzeliler başka yere yerleşmeli” diyen Sayın Trump!

Başkalarının vatanı olan Gazze üzerinde sizin ne hakkınız var?

Siz hangi sıfatla oraya gideceksiniz ve Gazze’yi devralıp söylediğiniz işleri yapacaksınız?

Size o ülkeden bir davet mi geldi. Yok.  Bunların hepsinin cevabı olumsuz.

Ayrıca, birçok kişinin de ifade getirdiği üzere, insanları topluca kendi vatanlarından zorla başka ülkelere sürmenin bir savaş suçu olduğunu bilmiyor musunuz?

Zaten oradaki insanlar Netanyahu ve ekibinin yine bir savaş suçu olan sistematik aç bırakma kampanyasına aylarca maruz kaldılar.

Gazzelilerin Ahından Kaçının

Neticede başaramayacağınız dehşetli bir iş için, daracık bir şeritte hayatlarını bin bir çile ile idame ettirmeye çalışan insanları taciz etmeye değer mi? Mazlumun ahından ve bedduasından sakının.

Siz eğer gerçekten Gazzeliler için Gazze’nin imarının derdindeyseniz -ki öyle olmadığı da ne yazık ki apaçık- orası bir şekilde imar edilir ve oradaki insanlar için eskisinden daha güzel yerleşim yerleri de inşa edilir. Bu, İslam ülkeleriyle birlikte uluslararası camianın katkılarıyla hızlıca yapılabilir. Yeter ki bölgeye barış gelsin. Dediğiniz gibi, siz önce Ortadoğu’da gerçek barış için uğraşın.

ABD’yi yeniden “büyük” günlerine döndürmek istiyorsanız, bunun ancak barışa dayalı ve insana değer veren bir medeniyet anlayışıyla mümkün olabileceğini bilin.

Bir Yorum Yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacaktır.