Ferhat ÜNLÜ – 22 Mayıs 2024
Tam adı Seyyid İbrahim Reisülsedati olan İran Cumhurbaşkanı, Amerikan mamulü Bell 412 helikopterle Azerbaycan’dan dönerken kaza kırıma uğradı. Kaza kırım mıydı, yoksa sabotaj mı yazının sonuna geldiğinizde siz karar verin.
Helikopter Kuzey İran’da Azerbaycan sınırındaki Colfa kenti yakınlarında düştükten sonra pek çok kişinin aklına gelen ilk şey (Aklın yolu birdir); “Merhum Muhsin Yazıcıoğlu’nun hayatını kaybettiği olaya ne kadar da benziyor” oldu.
İran, saatler boyunca Cumhurbaşkanı, Dışişleri Bakanı ve beraberindeki heyetin helikopter enkazına ulaşamadı. Türkiye’den yardım istendi. Türkiye’nin Akıncı İHA’sının helikopterinin yerinin tespitinde önemli rol üstlendiği biliniyor, ancak İranlı yetkililer bunu da açıktan söylemediler. Tarzları böyledir.
Eğer bu bir sabotajsa ilk akla gelen olağan şüpheli İsrail akıl yürütmesinde bulunanlar da çok oldu. İran Cumhurbaşkanı, Azerbaycan’daki bir açılıştan dönüyordu. Azerbaycan’ın İran’la ilişkileri İran’daki Türk nüfusundan dolayı pek parlak değildir. Azerbaycan, enteresan biçimde İsrail ile yakın ilişkiler içindedir. Bu yüzden gerek İsrail, gerekse Amerika Birleşik Devletleri Azerbaycan’ın hele de Türkiye ile tek millet olduğu düşünülürse İran ile yakınlaşmasını istemez.
İRAN, NÜKLEER FİZİKÇİLERİ ÖLDÜRDÜ
İran’ın 13 Nisan 2024’te bir insansız hava filosu ile İsrail’e saldırı düzenlediği halen hafızalarda. Her ne kadar bu, iz bırakacak kadar büyük bir askeri harekât olmasa da… Bu saldırıda can kaybı olmamıştı. İsrail’in daha önce uranyum geliştirme çalışmaları yürüten İranlı fizikçilere suikast düzenlediği vaki.
Bir tanesini hatırlatayım: Tarih: 30 Nisan 2018. İsrail Başbakanı Benjamin Netenyahu, bir sunumda “Muhsin Fahrizade… Bu ismi unutmayın” dedi. Bu sunumun üzerinden iki buçuk sene geçtikten sonra 27 Kasım 2020’de Fahrizade bir suikasta kurban gitti. Üstelik yapay zekâ tarafından kullanılan bir silah sistemi vasıtasıyla… Yani İsrail’in bu tür konularda olağan şüpheli olarak görülmesinin mazide dayanakları var.
Ankara’da bu konuda kulisleri yokladım. Kaza mı sabotaj mı sorusuna yanıt aradım. Kaza diyen de var, sabotaj diyen de. Ama eğer sabotaj ise İbrahim Reisi’nin ABD ve İsrail’in hedefi olması için yeterli gerekçe bulunuyor.
Reisi, İran yargı sisteminde 2004-2014 yılları arasında Başsavcı Yardımcılığı, 2014-2016 yılları arasında Başsavcılık ve 2019-2021 yılları arasında Başyargıçlık gibi çeşitli görevlerde bulundu. Ayrıca 1980’lerde ve 1990’larda Tahran Savcısı ve Savcı Yardımcısı olarak görev yaptı. Meşhed Cuma Namazı Hatibi ve İmam Rıza Türbesi Büyük İmamı Ahmed Alamolhoda’nın damadıydı.
Bir Meşhedli idi, dolayasıyla muhafazakârdı.
REİSİ HAMANEY’İN YERİNE DÜNÜŞÜLEN BİR MUHAFAZAKÂRDI
İbrahim Reisi, 2021’de oyların yüzde 62,9’unu alarak Hasan Ruhani’nin yerine cumhurbaşkanı oldu. Reisi; gelenekçi, muhafazakâr çizgisi ile kısa sürede Velayeti Fakih sisteminin onayını aldı. Öyle ki, dini lider Ali Hamaney’in yerine geçecek isim olarak bile görüldü.
Mehsa Emini adlı kadının Tahran’da başörtüsü uygunsuz taktığı gerekçesiyle İran Ahlak polisi tarafından gözaltına alınıp kaybedilmesinden sonra kadınların öncülüğünü yaptığı protestolar başladı. Eylül 2022’de başlayan gösteriler aylarca sürdü; 537 kişi hayatını kaybetti, 1160 kişi de yaralandı.
Reisi’nin ABD ve İsrail tarafından sevilmeme nedenlerinden biri, onun döneminde İran’ın, uranyum zenginleştirme faaliyetlerini yoğunlaştırmış olması. Ayrıca Ukrayna’yı işgal eden Rusya’ya destek vermesi. Son olarak tiyatro gibi görünse de bir hava filosu ile İsrail’e füze ve İHA saldırısı düzenletmesi.
Eğer Reisi bir suikasta kurban gittiyse olağan şüpheli İsrail ve dolayısıyla NİLİ’dir. World of Türkiye okurları NİLİ kavramına ziyadesiyle vakıf. Ancak tekrarda yarar vardır:
NİLİ… Açılımıyla Netzah Israel Lo Ishakere, İsrail’in İhtişamı Bitmeyecek anlamına geliyor. Benjamin Netanyahu yönetimi bu NİLİ adlı istihbarat şebekesini diriltmişti. 31 Ekim 2023’de bu köşede ayrıntıları yazmıştım.
NİLİ, bir suikast birimi olarak diriltildi. Vaktiyle 19. Yüzyıl’ın başlarında Filistin’de Osmanlı’ya karşı Bal Tuzağı operasyonları yürüten NİLİ, bugün bir suikast örgütü olarak teşekkül ettirildi.
İsrail medyasına konuşan eski bir İsrailli askeri istihbaratçı -‘Amancı’ diyelim ona çünkü askeri istihbaratlarının adı Aman- Bregman Ahron şöyle demişti:
“Gerçek şu ki İsrail, Gazze’de olmayan Hamas üyelerinin de peşine düşecek, Katar ve Türkiye gibi ülkelerde…”
‘MOSSAD’IN DEDESİNİ’ İNGİLİZLER KURDU
İsrail’in, hatta İsrail’in kuruluşundan önce Yahudilerin istihbari anlamda işbirliği yaptığı tek millet İngilizler idi. Şöyle ki; İsrail’in kurulmasından önce Mossad’ın atası sayılabilecek bir istihbarat örgütü İngilizler tarafından Haganah adıyla 1920 yılında kuruldu. İbranice’de savunma anlamına gelen Haganah, 1947 yılına kadar Yahudi yerleşimlerini savunmak amacıyla faaliyet gösteren bir paramiliter örgüttü. Ancak İngiliz-Yahudi işbirliği deyince ilk akla gelen istihbarat teşkilatı Haganah değil de NİLİ’dir.
NİLİ, 1915-1917 yılları arasında Osmanlı İmparatorluğu’nun toprağı olan Filistin’de biz Türklere karşı kurulmuş bir Yahudi istihbarat şebekesi idi.
Geçtiğimiz haftalarda İsrail’in Maliye Bakanı Bezalel Smotrich şu açıklamayı yapmıştı:
“Mossad’ın yapmak üzere eğitildiği şeyi uygulamaya geri dönmesinin zamanı geldi; bu da dünya çapında Hamas liderlerini ortadan kaldırmaktır.”
İsrailliler Hamas liderlerine suikast yapacağız diyorlardı ama hedef şaşırtmış olabilirler. Hatta bu suikast yapacağız duyurusunu “Davullu zurnalı suikast duyurusu mu olur” diye de sorgulamıştık.
Böylesi bir açıklamayı neden misal Savunma Bakanı, hatta Dışişleri Bakanı değil de Maliye Bakanı yapar? İlk bakışta meselenin parasal mesele olmadığını düşünebilirsiniz. Mantıklı olan da budur. Ne var ki İsrail’in mevcut, verili devlet yapısını incelerken pek mantık aramamak gerekiyor.
Sorunun cevaplarından biri şu olabilir: 7 Ekim 2023’te Hamas’ın bana göre kötü sonuçları önceden belli taarruzunun ardından başlayan İsrail katliamlarının Batı ve İsrail’deki aklı başında kesimler tarafından tevil edilebilir yönünün kalmadığı göz önüne alınırsa Benjamin Netanyahu kabinesinde bu tür şahin açıklamalar yapacak adam kalmadı.
HELİKOPTER AMERİKAN MENŞELİ
İkincisi ve İsrail devlet sistemi açısından daha mantıklısı, bu suikastların istihbari ve askeri yönünden ziyade mali yönünün kuvvetli olmasıdır. Yani iş, bir para meselesi. Maliye Bakanı bu yüzden sazı eline almış konuşuyor.
İmdi… Düşen helikopterin teknik özelliklerine de bir bakalım.
Helikopterin üreticisi Bell Helicopter (Bell Textron) Amerikan menşeli bir şirket. 1960’lı yıllarda Bell 212 modelini üretti. Bir genel maksat helikopteri olarak geliştirilen 212 helikopterleri, önceleri sivil kullanım için yararlanılan bir helikopter oldu. Bununla birlikte çok sayıda ülke tarafından, personel ve kargo taşıma, yangın söndürme ve keşif faaliyetleri için kullanılmaya başlandı.
Bell firması, 1980’li yılların başında çift rotorlu 4 pervaneli Bell 412 modelini geliştirdi. Bu helikopter çok önemli kişi (VIP) taşımacılığı için ilk tercih edilen helikopterlerden biri oldu. Helikopterin teknik özellikleri şunlar:
Rotor: Bell 412, dört pilli bir rotor sistemine sahiptir.
Motor: Bell 412 modelleri genellikle çift turboşaftlı.
Performans: Azami hızı 259 kilometre olan helikopterin menzili 650 kilometre. Azami uçuş yüksekliği de 6 bin metre.
Boyut: Uzunluğu 17.1 metre, yüksekliği 4.6 metre ve rotor çapı 14 metre.
Kapasite: İkisi pilot olmak üzere 13 yolcu kapasitesine sahip.
Toparlarsak… Eğer NİLİ, Nuh’u Nebiden kalma, askeri bir Amerikan malı helikopteri sabotajla düşürdü ise İran, bunu resmiyette asla kabul etmeyecektir. Aslında İran’ın eski tip helikopter kullanmasının sebebinin de siber müdahale imkânlarının önüne geçmek olduğunu düşünüyorum. Ancak Rus bile değil Amerikan malı kullanmaları büyük bir hata idi.
Son dakika haberleri hakkında bilgi almak için hemen tıklayın!
Gündem haberlerini takip etmek için hemen tıklayın!
Spor haberlerini kaçırmamak için hemen tıklayın!